Milli Takımımız en iyi 3. olarak direkt EURO 2016'ya katılma hakkı elde edince büyük bir sevinç yaşadık. Bundan sonra ülke çapında Fatih Terim ve futbolcularımızdan büyük beklentilerimiz var. Önce Avrupa Şampiyonası'nda başarılı olmak, sonrasında da çok iyi bir kura çektiğimiz dişimize göre rakiplerle eşleştiğimiz Dünya Kupası grup elemelerinde Rusya vizesini almak. Bütün bunlar için de futbolun içindeki tüm birliklere büyük iş düşüyor. Tabii ki medyaya da. Fatih Terim ve aday kadromuzu destekleyip eleştirilerimizi de hazırlık maçlarının neticelerine bakmadan objektif olarak yapmalıyız.
Genelde çok kimsenin bir görüşü var. Hazırlık maçları önemli değildir. Resmi maçlar için ölçü sayılmaz... Ben aynı görüşte değilim. Hazırlık maçları, bilhassa bizim gibi oturmuş sistemi ve de kadro istikrarı olmayan bir takım için çok önemlidir.
Bu konuda bir örnek vereyim, bu örneği üst düzey takımlardan seçmiyorum. İsveç-Danimarka play-off ilk maçını izledim. Danimarka eski günlerinden uzak, İsveç kendi sahasında tempolu ve agresifti. Ama Danimarka oturmuş sistemiyle topa sahip olma oranında deplasmanda lehine önemli bir fark yarattı. İşte bizim bu tarz oturmuş bir pas trafiğimiz yok. Fatih Terim'in Katar maçını titizlikle analiz etmesi lazım. İdeal 11'den 4-5 kişi yoktu. Rakip, kapasitesi sınırlı, sıradan bir takım. Bu takım bize bir gol attı. En önemlisi de 4 çok net pozisyona girdiler. Ve bunların hepsi de ilk 60 dakikada gerçekleşti. Peki neden böyle oldu?
Yeri geldikçe vurguluyorum, sistemi oturmamış, kadro istikrarı sağlanmamış, kopuk kopuk futbol oynayan bir takım için, olmazsa olmaz, oyun disiplini ve yüksek motivasyondur. Ve de kimliğimizle bağdaşan takım halinde coşkulu futbol.
Bana göre; Fatih Terim Haziran'a kadar hazırlık maçlarında bilhassa en az ilk 45 dakika kafasında düşündüğü ideal 11'i sahaya sürmelidir. Bu şekilde futbolcularımızın birbirleriyle uyumları artacaktır. Doğru olduğuna inandığım bu konuda da bir örnek vereyim. Senelerdir sayısız başarılara imza atan Almanya, güçlü ve ekol bir takım. Buna rağmen Löw 2010 Dünya Kupası öncesinde ve sonrasında hazırlık maçları dahil taşlarla fazla oynamadı. Ben Fatih Terim'in de bundan sonraki hazırlık maçında aynı yolu izleyeceğini tahmin ediyorum. Çünkü Katar'daki rotasyonun sakat futbolculardan kaynaklandığını düşünüyorum. İki futbolcu için de görüş bildirmek istiyorum: Birincisi, Yunus Mallı'yı bu sene Mainz takımında 3 defa izleme fırsatı buldum. Yetenekli ve zeki bir futbolcu. En önemli özelliklerinden bir tanesi de dar alanda adam eksiltme özelliği, ayrıca da golcü. Bu oyuncudan çok yararlanacağımızı düşünüyorum. Emre Taşdemir çok yetenekli bir sol bek. Biraz daha kendini geliştirirse bir yıldız adayı olur. Ofansif girişimlerde zamanlamalı koşularla ve de zaman zaman da içe kat ederek çok etkili oluyor.
Bir çarpıcı örnek vermek istiyorum; Bursaspor-Beşiktaş karşılaşmasını dikkatle izledim. Bursaspor'un 3 tane milli takımlarında oynayan yabancı forveti var. Ama bu maçta bütün gol kokan ataklar Emre'den geldi.
DÜNYANIN EN İYİSİ AMA...
Spor yazarlığına başladığım 1989 senesinden itibaren, hakemlerle ilgili bir konu gündeme geldiğinde hep aynı genel görüşümü bildirdim. Ülkemizde dünyada benzeri olmayan bir büyük takımlar olayı var. Aynı zamanda yine hakemler üzerinde, dünyada benzeri olmayan bir medya, yönetici ve taraftar baskısı var. Bu şartlarda hakemlerimizin zihinsel açıdan sağlıklı maç yönetmeleri mümkün değil. Cüneyt Çakır çok kritik Polonyaİrlanda maçını yönettikten sonra köşe yazımda "Şu anda dünyanın en iyi hakemi Cüneyt Çakır" iddiasında bulundum. Bu yazımdan 5 gün sonra da zorluk derecesi çok yüksek bir maçtan çıkmış bir hakem, bu kadar kısa sürede yine çok kritik bir maça atandı: Arsenal-Bayern Münih. Bu gece de Slovenya-Ukrayna maçını yönetecek. Köşemdeki bu iddialı yazımı da şöyle bitirmiştim: "Çakır bana göre de bizdeki yönetimlerinde Avrupa'daki standartları tutturamıyor. Tutturması da şartlar gereği mümkün değil. Çünkü dışarıda yönettiği maçlar gibi burada kafası rahat değil. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük hakemi Collina'nın bile bizim ligde sağlıklı maç yönetmesi mümkün değil."