Bursaspor-Beşiktaş beklendiği gibi mücadeleci bir maç oldu. Şenol Güneş'in her çalıştırdığı takımda olduğu gibi belli bir iskeleti var. Taşlarla oynamayı fazla sevmez. Beşiktaş, kadro yapısı itibariyle sürekli tempolu ve dikine oynadığından araya Avrupa kulvarı da girince Bursa'da doğal olarak bir yorgunluk görüldü. Şenol Güneş devre arasında yerinde bir kararla Sosa'yı çıkartıp Necip'i sahaya sürdü. Bu değişiklik takım savunmasını rahatlattı. Ayrıca maçın kırılma anı; son 15 dakikada skorda denge varken Necip'in müthiş bir çabukluk ve sezgiyle rakibin net bir pozisyonunu kesmesiydi.
Benim de beğendiğim önemli yeteneklere sahip Quaresma, her zaman vurguladığım gibi hem çok istikrarsız bir futbolcu hem de problemli. Bu yüzden sezon başı, transferine karşı çıkmıştım. Lokomotiv maçında ikinci yarıda oyuna grip faydalı oldu, güzel de bir gol attı. Ancak Bursa'da 75 dakika hiçbir şey yapmadı. Neredeyse de ikinci sarıdan kırmızıyı görüyordu. Eğer görseydi Trabzon maçından sonra bu ikinci büyük zararı olacaktı. Şenol Güneş o dakikada uyandı ve onu çıkardı.
Şenol Güneş'in aslında Quaresma-Olcay değişikliğini çok daha önce yapması gerekirdi. Nitekim bu değişiklikten sonra kontrol ve ofansif etkinlik Beşiktaş'a geçti. Geçen haftaki köşe yazımda üstünde titizlikle durduğum bir konu da Beşiktaş'ın kontrollü anlayışı uygulayamayışıydı. Bu günümüz futbolunda ciddi bir eksiklik. Sürekli tempolu, dikine futbol, hem fiziki tahribata neden olur hem de zorluk derecesi yüksek maçlarda handikap teşkil eder. İşte en son canlı örnek Lokomotiv maçı. İlk devre takım, oyunu karşı alana yıkarak, pozisyon zorluyor, ikinci yarı tempo daha yüksek , yoğun da baskı var, gol de geliyor. Bir de bundan sonrası var. Bu golün ardından son 25 dakika, Lokomotiv yüksek tempoyla yükleniyor. İşte bu bölümde rakibin temposunu ve baskısını kırmak için kontrol futboluna acil ihtiyaç var. Ama Beşiktaş bunu yapamadığından beraberlik golü de geldi.