Milli Takımımız, Euro 2016 grup elemelerinde çok kötü bir 3 maçlık başlangıç yaptıktan sonra inanılmaz stresli final maçları oynadı. Son 4 maçta zoru başarıp play-off'a kalmak istiyorduk. Bunu da aşıp bir mucizeyi gerçekleştirerek en iyi üçüncülüğü elde edip Fransa'ya direkt adım attık.
Bu moralle artık motivasyonu üst düzey olan Milli Takımımız'ın ilk hazırlık maçında Katar'da özgüvenli, tempolu, organize, seyir zevki yüksek bir futbol sergileyeceğini düşünüyordum. Fatih Terim'in de kenardan futbolcularını keyifle yönetmesini bekliyordum. Ancak bu tahminlerimde tamamen yanılmışım. Daha 10. saniyede gol yiyorduk. Ardından 60. dakikaya kadar ofansif girişimlerimiz etkisiz olurken, takım savunmamız büyük arızalar gösterdi. İleride kaptırılan toplardan sonra defansımız geniş alanda çizgi halinde öne çıkınca sınırlı kapasitelerine göre kontratak futbolunu tahminimin çok üstünde iyi oynayan Katar, gole yakın ataklar geliştirdi. Net pozisyonları kaçırdılar, kontrataklarla elde ettikleri bu pozisyon zenginliğinde tek gol bulabildiler. 60'a kadar Fatih Terim de rahat bir maç yönetmek yerine adeta bir sinir harbi yaşadı.
Son 30 dakikada yapmamız gerekenleri yapmaya başladık. Oyunu tamamen karşı alana yıkıp rakibi baskı altına aldık.
Uyguladığımız yüksek tempolu baskı, yorulan Katar savunmasına da arka arkaya hatalar yaptırdı. Böylece 3 dakika içinde 2 gol bulup öne geçerek maçı galip bitirdik. Tabii ki önemli olan gereken dersleri çıkarmak...
Yunus Mallı'yı Mainz takımında 3 defa izledim. Çok yetenekli bir oyuncu. Milli Takımımıza ciddi katkılar vereceğine inanıyorum. Tabii ki uyum sağlamak için biraz zaman gerekli. Bir önemli görüşüm de şu: Biraz daha kendini geliştirdi, Emre Taşdemir net bir yıldız adayıdır.
Bizim de saha içi organizasyonunda defansif, ofansif rahatsızlıklarımız var. Bunu en aza indirebilmek için bence Fatih Terim'in bundan sonraki hazırlık maçlarında kafasındaki ideal 11'de ısrarcı olmasını çok önemli görüyorum.