Galatasaray bu ülkenin en önemli dünya markalarından biriydi. UEFA Kupası vardı. Süper Kupası vardı ama hayaller birer birer öldüler. Tıpkı Mustafa Kemal'in dediği gibi; dahili hainler Galatasaray'ı içten içten soyup ekmeğe muhtaç hale getirip ve son olarak da büyük bir ihtimalle UEFA'dan men edilmesine neden oldular. Dün geceki maç bahane... Aslında çöküntü sahada her dakika kendini belli etti. Lazio, İtalya'nın vasat takımlarından biri. İlk yarıda da oyunu kilitlediler. Son yıllarda dar alana sıkışmış böylesine sıkıcı bir maç görmedim. Bu yarıda her iki takım da pozisyon üretemediler ama ikinci yarı Galatasaray'ın kronik hastalığı bir kez daha ortaya çıktı. Bir kornerden, yani duran bir toptan golü yiyiverdiler. Hemen 2 dakika sonra da yine çizgi halinde yakalanıp ikinci golü yediklerinde her şey bitiyordu ki yalnızca birkaç dakika sonra Yasin'in durumu 2-1 yapan golü geldi.
Golün pasını Yasin'e atan oyuncu Sabri'ydi. Maçın da iyilerinden Sabri, bu golden hemen sonra ceza olarak kenara alınıverdi, oyuna Umut Bulut girdi. Profesör doktor Mustafa Denizli böyle düşünmüş demek ki... Daha 20 dakika vardı, Galatasaray biraz umutlandı çünkü atacağı bir gol, yani 2-2'lik beraberlik Galatasaray'a turu getirecekti ama bu sefer de sahneye ünlü yıldız Klose çıktı ve her şey o golle bitiverdi. Galatasaray'da hedefler birer birer yok oluyor. Şampiyonluk gitti, lig ikinciliği gitti, dün gece de UEFA Avrupa Ligi gitti. Kala kala bir Türkiye Kupası var ama Galatasaray, ruhu gitmiş, depresyonda bir dev gibi mücadele etmeye çalışıyor. UEFA'yı bazı konularda anlamak mümkün değil. Ülke olarak Ruslarla problem yaşarken, bu maça bir Rus hakemini, Vladimir Bezborodov'u göndermesini anlayamıyoruz. İlk yarının son dakikasında Laziolu oyuncu bence ceza alanı yan çizgisi üzerinde elle oynadı. Karar penaltı olmalıydı. Galatasaray devreye 1-0 önde girse sonuç değişir miydi bilemiyorum ama işin kötüsü devre arasına 1-0 önde girseler bile Galatasaray yine turu geçecek ışığı veremiyordu.
Galatasaray'ın sezonunun özeti budur.