Başlangıcın en önemli iki maçını da, "hazırlık" kıvamına getiren hırs ve isteğe sahipti Galatasaray. Gaziantep karşısında da kazanacaklarını bilerek, hissettirerek başladılar maça, dün Neftçi karşısında da bundan vazgeçmediler.
Önde baskının, birbiri ardına girişimlerin, sağlı-sollu bindirmelerin yarattığı tedirginlikten yararlandılar. Diagne, golü atmadan önce bir de direkten dönen şutun sahibiydi. Azeri takımı ancak mücadele etmenin peşine düşmüştü ki, şakası olmayan bir takıma karşı oynadığını anladı.
Beraberlik golünün sevincini bile yaşamalarına izin vermedi Galatasaray takımı. Bir anda Galatasaray'ı seyredenlerin keyifleri de yerine geldi, yeni bir "dertleri" de oldu.
Ligden iki gol bir asist ile gelen Falcao ile, Azerbaycan'dan iki gol ile dönen Diagne... Ön tarafın kendi içindeki rekabetinden maksimum fayda takıma olacak elbette. Burada "kim oynasın?" tartışması yapılacak. Fatih Hoca'ya da sorular gelecektir. Tecrübe; takımın kimi seçtiğini bekleyip, görmeyi gerektirir.
"Ne demek?" demeyin. Galatasaray kadrosu en rahat olduğu, en iyi anlaştığı, takımı sırtlanacak santrforu seçecektir. Bunu nasıl yaptıklarını da hep birlikte göreceğiz. Diagne'nin gol sevinçleri ile Falcao'nunkileri karşılaştırıp da, anlayabilirsiniz seçimi. Küçük bir tüyo size...
11 günde oynayacağı dört maçın ilkini bitirdi Galatasaray. Fatih Hoca net, direkt ve yardımlaşan bir takımla oynuyor, rotasyonu da ciddi kullanıyor. Gerçek gösterisine pazar günü başlayacak, ön sunumu bitirdi artık.