Vitor Pereira'nın bizlere anlattığı takım ve oyun ile henüz tanışamadık. Bekliyoruz, elbette olacaktır. Ama nasıl ve ne zaman bunu bize seyrettirecek genç Portekizli, endişelerimiz artıyor. 8 transfer yapıldı. Dün sadece Van Persie yoktu. Ve baktığımızda O'nun girmesiyle birlikte oyunda çok şey değişeceği işaretlerini de alamadık. "Endişeler" dedik. Genç Hoca'nın alacağı Türkiye ve Fenerbahçe dersleri var. Titizliği ve çalışkanlığı konusunda henüz lafımız yok. Ama hissettiğimiz kendi transferlerine takımda yer aradığı yönünde. Fabiano ve Ba'da ısrarcı olma şansını kaybetti elbette. Ama De Souza için ısrarını gördükçe, biraz beyhude bölümünde kelimelendirmesi gerekiyor. Mehmet Topal veya Meireles'in, bildiğimiz performanslarının önüne geçemediği gibi, yanına da yaklaşamadı Brezilyalı. Vaatler arasında, önde baskı, tempolu ve pozisyonlu bir oyun vardı. Dünkü orta saha veya maç formasyonunda bu yok. Fakat, karşısında Nani'yi, Diego'yu Sow'u gören, sıradan bir Portekiz takımının aşırı tedbiri ve korkusu var. Pereira, sahaya çıkarken rakibe, "Biz bunları yenemeyiz" mesajı veren, oyunculara sahip. Yani elinde dört ası olan bir pokerci olarak, flosh peşinde koşuyor aslında. Kafasında korkular olan her rakibe karşı oyun üstünlüğünü korucaktır Fenerbahçe. Ama oyunundaki akıl, uyum, organizasyon ve formasyon eksikliği, belirttiğimiz endişeleri dillendirecek, kelimelendirecek.
Peki çözüm nedir?
Pereira, Shaktar maçına 10 gün kala on birini belirlemeli ve takımının karakterini oluşturmalı. Sesi gür olan bir yetkili de Ertuğrul'un, Fabiano kadar kaleci olduğunu, Hakan Cinemre'nin de Ba kadar papucunu bağlayabildiğini belirtmeli.