Norveç karşısında rüya gibi bir akşam yaşadık. Karşılaşma öncesinde maçın önüne geçen Haaland ve Sörloth hikâyesini dün gece hiç görmedik. Zorlu bir rakip olarak görülen bu iki oyuncu üzerinden birçok şey yazılan Norveç'i büyük bir hayal kırıklığıyla evine yolladık.
Uyguladığımız taktik mükemmeldi. Buna oyuncuların mükemmel uyumu da eklendi. Bu iki yüksek oyuncunun ceza sahası içinde buluşmalarına müsaade etmedik. Yüksek toplara izin vermedik. İlk yarıda Sörloth'un direkten dönen topu dışında Uğurcan ile hiç karşılaşmadılar. Çok zor görünen bir maçta 'Uğurcan terlemeden 90 dakikayı bitirdi' tabirini kullansak yerinde olur.
Bu tür maçlarda taktik, sistem, pozisyon gibi şeyler elbette önemli. Ama en önemli şey, güncel performanslar. Maçın içinde öne çıkan, skoru değiştirebilen oyuncular. Ozan dün gecenin kahramanı olarak harika iki gole imza attı. Ama attığı ilk gol maçın stratejisi açısından çok önemliydi. Bu golle bütün dengeyi elimize aldık. Attığı ikinci golle de maçı Norveç adına bitirdi. Belki zaman vardı ama psikolojik anlamda bu gol Norveç'i yerle bir etti.
Çok iyi bir jenerasyon yakaladık. Avrupa Şampiyonası'ndan sonra Dünya Kupası hayalimizi de bir adım ileriye taşıdılar. Birçok oyuncumuz önemli liglerde forma giyiyor. Bunun güzelliği şurada, eskiden yalnızca yurt dışında yetişen oyuncuların Milli Takım'a katılımı olurdu. Şimdi ülkemizden yurt dışına gönderdiğimiz oyuncularımızın gelişimleri Milli Takım'ı yukarılara taşıyor. Norveç karşısında bunu çok net gördük. Biz Avrupa derken Ozan, 'Hocam ben daha buradayım' diyebilir. Ama bu performansla onun da Avrupa için eli kulağında.