el-Hıtatü'l Makriziyye kim tarafından yazılmıştır?

Asıl adı el-Mevâʿiẓ ve'l-iʿtibâr bi-(fî) ẕikri'l-ḫıṭaṭ ve'l-âs̱âr olup "hıtat" türü kitapların en ünlüsüdür ve daha sonra bu alanda yapılan çalışmalara örnek ve kaynak teşkil etmiştir. Müellifin verdiği bilgilerden 820-840 (1417-1437) yılları arasında kaleme alındığı öğrenilmektedir (I, 286; II, 463).

Makrîzî eserini, Mısır tarihiyle ilgili dağınık bilgileri bir araya toplamak, Mısır halkının durumunu anlatmak, halen mevcut olan veya kaybolmuş eserlerin bilinmesini sağlamak, Kahire'nin İslâm dünyasının siyasî ve kültürel merkezi olduğu dönemde ulaştığı medeniyet seviyesini yansıtmak amacıyla yazdığını ve yedi bölüm halinde (1. Ülkenin coğrafyası, Nil nehri, dağları, vergi sistemi; 2. Bazı şehirlerin tasviri ve buralarda yaşayan halklar; 3. Fustat'ın tarihi ve burada valilik yapanlar; 4. Kahire'nin tarihi, halifeler ve yaptırdıkları eserler; 5. Kendi zamanındaki Kahire'nin tasviri; 6. Kal'atülcebel; 7. Mısır'ın harap olmasının sebepleri) tertip ettiğini belirtmektedir (I, 3-4). Ancak müellif, İġās̱etü'l-ümme bi-keşfi'l-ġumme adlı risâlesinde yedinci bölümde yazmayı planladığı konuyu daha geniş biçimde ele aldığı için el-Ḫıṭaṭ'ta bu bölümü yazmaktan vazgeçmiş olmalıdır (Müsevvedetü Kitâbi'l-Mevâʿiẓ, neşredenin mukaddimesi, s. 65-66).

Kahire'nin tarihî topografyası hakkında verilen bilgiler çok önemlidir. Şehrin civarı, kapıları, semtleri, mahalleleri, sokakları, geçitleri, pazarları, cami, medrese, han, hamam, köşk, saray, hazine, hapishane gibi sivil ve resmî binaları, çarşı, köprü ve önemli evleri ayrı birer başlık altında anlatılmaktadır.

Eserde Nil nehrinin çıkış yeri, özellikleri, üzerindeki köprüler, oluşturduğu haliçler, ayrıca ehramlar, Fustat, Kahire ve İskenderiye dışındaki diğer şehirler, dağlar ele alınmış; ülkenin arazisi ve şer'î bakımdan taksimi, vergiler, vergi sistemi ve bu sistemin Fâtımîler dönemindeki idaresiyle ilgili hususlar açıklanmıştır. Dinî hayat, cuma ve bayramlar, hac mevsimi ve hac kafileleri, mezhepler ve akîdeler, ülkedeki yahudi ve hıristiyanlar, bunların inançları, ibadet yerleri hakkında bilgi verilmektedir. Fâtımîler, Eyyûbîler ve Memlükler, bu dönemlerdeki halife ve sultanlar, divanlar, daha çok resmî maksatlar için kullanılan çeşitli "kāa" ve "durkāa"lar (bk. EV), kasırlar ve bunların içinde yer alan birimler kendi özel isimleriyle birlikte açıklanmaktadır. Eserde ayrıca Fâtımî halifeleri, çeşitli savaşlar, Fâtımîler devrindeki teşrifat kuralları, hazine ve devlet memurlarına dair bilgiler verilmektedir. Fâtımî eserleri, Fustat valileri, Tolunoğulları ve İhşîdîler hakkındaki bilgiler ayrıntılı olmamakla birlikte önemlidir. Eyyûbî ve Memlük tarihiyle ilgili anlatılanlar ise başka kaynaklara göre çok muhtasardır. Eserde tarihe ve tarihî topografyaya dair konular iç içe ve çok defa da yorum yapılmadan ele alınmıştır. Bu hususlar hakkında bilgi verilirken nisbet bakımından bir ölçü gözetilmediği görülür.

Makrîzî kitabına, konunun akışına uygun bir şekilde bazan uzun, bazan da kısa metinler halinde yaklaşık 200 âyetle 100 hadis yerleştirmiş (Ahmed Abdülmecîd Herîdî, II, 141-181), ayrıca zaman zaman atasözlerine ve deyimlere de yer vermiştir. Bu atasözü ve deyimlerden onun dünya görüşü, konulara ve insanlara yaklaşımı hususunda bir kanaat sahibi olmak, bu arada Mısır halkını oluşturan Arap, mevâlî ve Kıptîler'le Suriye, Mısır ve Anadolu insanlarının karakterleri hakkında bir fikir edinmek mümkündür (I, 50). Makrîzî, geleneğe uygun biçimde sırası geldikçe şiirler vermeyi de ihmal etmemiş, genellikle bunların kimlere ait olduğunu da belirtmiştir.

Müellif mükemmel bir tarih koyma alışkanlığına sahiptir. Çok defa sadece yılları değil ayları da kaydetmiş ve hicretin ilk yılından başlayarak binlerce olayın meydana geliş ve yüzlerce binanın yapılış tarihini vermiştir.

Eserin telifinde Makrîzî, kendi müşahede ve tesbitleri yanında yazılı ve şifahî olmak üzere başlıca iki tür kaynaktan faydalanmıştır. Yazılı kaynakları arasında çeşitli sözlükler, seyahatnâmeler ve edebî eserlerle tarih, coğrafya, hadis, tefsir, fıkıh, tasavvuf, akaid, felsefe, tıp, eczacılık, botanik ve çiftçilik kitapları yer almaktadır (M. Kemâleddin İzzeddin, s. 156-168). A. R. Guest, Makrîzî'nin el-Ḫıṭaṭ'ta zikrettiği ve faydalandığı eserler konusunda 1902'de etraflı bir çalışma yaptığı gibi Herîdî'nin hazırlamış olduğu üç ciltlik indeksin eser isimleri kısmında da bu konuya dair sıhhatli bilgiler bulunmaktadır (Fihristü Ḫıṭaṭi Mıṣr, II, 67-127). Bunlardan anlaşıldığına göre Makrîzî yaklaşık 380 eserden faydalanmış, 180 kadar müellifin ismini zikretmiş, elli civarında kitabın müellifini de belirtmemiştir. Bazan İbn Zûlâk, İbn Saîd el-Mağribî, İbn Killis, İbn Memmâtî, Muhyiddin İbn Abdüzzâhir, Muhammed b. Yûsuf el-Kindî gibi müelliflerin beş altı eserini kullandığı veya adlarını bir münasebetle zikrettiği görülür. Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Belâzürî, Ali b. Hüseyin el-Mes'ûdî, Ebü'l-Ferec el-İsfahânî, Bîrûnî, İbn Hallikân, İbn Hurdâzbih, Mâverdî, Ebü'l-Kāsım İbn Asâkir, İbn Haldûn, İbn Fazlullah el-Ömerî gibi İslâm dünyasının tanınmış müellif ve tarihçileri bunların başlıcalarıdır. Özellikle Mısır'ın erken tarihi ve arkeolojisi konularında Ebü'l-Kāsım İbn Abdülhakem, Cevvânî, İbnü'l-Mütevvec ez-Zübeyrî ve İbn Abdüzzâhir'in eserlerine başvurmuştur.

Makrîzî ayrıca bazı âlimlerle bizzat görüşerek onların bilgilerinden de faydalanmıştır. Bazan okuduğu eserlerle ilgili önemli notlar düştüğü görülür; meselâ Kādî el-Fâzıl'ın (ö. 596/1200) Müteceddidâtü'l-ḥavâdis̱'inin doğrudan müellif nüshasından faydalandığını belirtmektedir (I, 249-250, 281). Fâtımîler dönemi teşrifatı, saray hayatı ve geleneği konusunda İbnü't-Tuveyr el-Kayserânî'ye sık sık atıflarda bulunur. Onun kaynak zikretmedeki dikkati kitabının değerini ve güvenilirliğini arttırmış, bu arada büyük çoğunluğu günümüze intikal etmemiş olan kaynaklar hakkında verdiği bilgiler bu eserlerin muhtevalarının öğrenilmesine imkân sağlamıştır.

Müellifin faydalandığı ve yirmiden fazla yerde adını andığı son hıtat müellifi, Mısır ve Kahire'nin tarihî topografyasıyla ilgili bilgiler aldığı Îḳāẓü'l-müteġaffil ve ittiʿâẓü'l-müteʾemmil adlı eserin sahibi İbnü'l-Mütevvec ez-Zübeyrî'dir (ö. 730/1330). Makrîzî, İbnü'l-Mütevvec'den sonra gelen iki hıtat müellifinin eserlerinden faydalandığı halde isimlerini zikretmemiştir. Bunlar, kitabının sadece bir kısmı zamanımıza ulaşan İbn Dokmak ile (ö. 809/1407) Evhadî'dir (ö. 811/1408). el-Ḫıṭaṭ'ta sayılan kaynakların bir kısmından Makrîzî gibi bu müellifler de istifade etmiştir. Sehâvî (ö. 902/1497), hocası İbn Hacer'in kendilerine, Makrîzî'nin genç yaşta ölen Evhadî'nin geride bıraktığı müsveddeleri bazı ilâve ve değişikliklerle kendi eserine dahil ettiğini söylediğini kaydeder (eḍ-Ḍavʾü'l-lâmiʿ, I, 358; II, 22, 23; el-İʿlân bi't-tevbîḫ, s. 131). Bu itham sonraları pek çok tarihçinin dikkatini çekerek tartışmalara yol açmış, fakat genellikle kabul görmemiştir. Cebertî, Makrîzî'nin eserinde birçok kitabı zikrettiğini, bunların çoğunun isminin dahi duyulmadığını kaydetmektedir (ʿAcâʾibü'l-âs̱âr, I, 6). Eserin telifi ve kaynakları hususundaki çeşitli değerlendirmeleri, kitabın müellif nüshasını yayımlayan Eymen Fuâd Seyyid yeniden ele alıp incelemiştir (Müsevvedetü Kitâbi'l-Mevâʿiẓ, neşredenin mukaddimesi, s. 67-89).

el-Ḫıṭaṭü'l-Maḳrîziyye'nin, otuz beşi İstanbul kütüphanelerinde olmak üzere 170 civarında yazma nüshası tesbit edilmiştir. Eserin birden fazla telif safhası geçirdiği anlaşılmaktadır. Birinci telif safhasına ait bir müellif nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndedir (Hazine, nr. 1472). Eser ilk defa Bulak'ta iki cilt halinde yayımlanmış (1270/1853; tıpkıbasımı: Bağdad 1970; Beyrut, ts. [Dâru Sâdır]; Kahire 1987), daha sonra Fransız şarkiyatçısı Gaston Wiet, Bulak baskısını çeşitli nüshalarla karşılaştırarak kitabın tahkikli neşrine başlamışsa da tamamlayamamış, sadece beş cüz halinde I. cildinin 1-322. sayfaları arasını yayımlayabilmiştir (Mémoires de Institut Français d'Archéologie Orientale, nr. XXX, XXXIII, XLVI, XLIX, LIII [1911-1927]). el-Ḫıṭaṭü'l-Maḳrîziyye yine Kahire'de, Bulak baskısı esas alınarak 1324-1326 (1906-1908) yıllarında iki cilt ve 1963'te üç cilt halinde yeniden basılmıştır; fakat her iki baskı da çok hatalıdır. Eser ayrıca bir defa da Beyrut ve Kahire'de yine üç cilt olarak yayımlanmıştır (1967-1968). Şarkiyatçılar, el-Ḫıṭaṭ'ta yer alan Mısır ve Kahire'nin coğrafî ve tarihî tasviri, Kahire-Şam arasındaki yol, Mısırlı Kıptîler'in Hıristiyanlığa girmesi, havralar ve kiliseler gibi bazı kısımların metinlerini ayrı ayrı yayımlayıp Batı dillerine çevirmişlerdir (Müsevvedetü Kitâbi'l-Mevâʿiẓ, neşredenin mukaddimesi, s. 89-94). Son olarak 1995 yılında Eymen Fuâd Seyyid, eserin Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunan, müellifinin ilâve, çıkarma ve notlarının da yer aldığı ilk müsveddeyi uzun bir mukaddime ile birlikte tenkitli olarak neşretmiştir (bk. bibl.). Bu orijinal nüsha sayesinde Bulak baskısındaki bazı yanlışlar da düzeltilebilmiştir. Kitabın I. cildinin (s. 2-397) büyük bir kısmı Urbain Bouriant ("Description topographique et historique de l'Egypte", Mémoire de la mission archéologique français au Caire, XVII/1-2, Paris 1895-1900) ve Paul Casanova ("Description historique et topographique de l'Egypte", Mémoires de l'Institut Français d'Archéologie Orientale, III-IV, Paris 1906-1920) tarafından Fransızca'ya tercüme edilmiş, K. Stowasser tarafından da Brill Yayınevi adına İngilizce tercümesine başlanmıştır. Ahmed Abdülmecîd Herîdî, Makrîzî'nin el-Ḫıṭaṭ'ı ile İbn Dokmak'ın Kitâbü'l-İntiṣâr'ında (Bulak 1310/1893) geçen şahıs isimleri, tarihler, kitaplar, çeşitli metinler, âyetler, hadisler, atasözleri-deyimler, şiir kafiyeleri ve yer isimleri için bir indeks hazırlamış, bu çalışması Institut Français d'Archéologie Orientale du Caire tarafından üç cilt halinde yayımlanmıştır (Fihristü Ḫıṭaṭi Mıṣr, Fihrisün taḥlîliyyün li-Kitâbey İbn Doḳmâḳ ve'l-Maḳrîzî ʿan Mıṣr [Kitâbü'l-İntiṣâr, Kitâbü'l-Ḫıṭaṭ], Index des Ḫıṭaṭ index analytique des ouvrages d'Ibn Duqmāq et de Maqrīzī sur le Caire, Institut Français d'Archéologie Orientale du Caire, Textes Arabes et Etudes Islamiques, Tome XX, I-III [Kahire 1983-1984]).

el-Ḫıṭaṭü'l-Maḳrîziyye daha sonraki hıtat türü eserler için bir model teşkil etmiştir. Meselâ Ali Paşa Mübârek'in el-Ḫıṭaṭü't-Tevfîḳıyyetü'l-cedîde adlı yirmi ciltlik eseri (Bulak 1304-1306) bunlardan biridir. Çağdaş tarihçilerden Muhammed Kürd Ali Ḫıṭaṭü'ş-Şâm adlı üç ciltlik (altı cüz) eserinde (Dımaşk 1343-1347) Suriye, Sâlih Ahmed el-Ali Ḫıṭaṭü'l-Baṣra (Bağdad 1406/1986) adlı kitabında Basra için aynı planı uygulamışlardır (diğer kitaplar ve müellifleri için bk. Müsevvedetü Kitâbi'l-Mevâʿiẓ, neşredenin mukaddimesi, s. 24-31).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA