Sultan onun isteğini uygun bulup Mısır nâibliğine yeğeni Takıyyüddin Ömer'i getirdi. Ertesi yıl Selâhaddin tarafından çıkarılan bir menşurla el-Melikü'l-Efdal, Takıyyüddin'in atabegliğinde Mısır'da sultanın nâibliğine tayin edildi. Fakat el-Melikü'l-Efdal, Takıyyüddin'le iyi geçinemiyordu; sultan da Mısır'ın idaresinden memnun değildi. 582'de (1186) Harran'dan Dımaşk'a dönünce el-Melikü'l-Efdal ile yeğeni Takıyyüddin'i Mısır'dan Dımaşk'a çağırdı ve Takıyyüddin'i Hama'ya gönderdi. el-Melikü'l-Efdal Suriye (Şam) nâibi ve sultanın veliahdı oldu. Mısır nâibliğine de el-Melikü'l-Âdil'in atabegliğinde ikinci oğlu el-Melikü'l-Azîz tayin edildi.
Bundan sonra el-Melikü'l-Efdal daima babasının yanında bulundu. 583 (1187) yılında Kudüs Krallığı topraklarının fethine ve Hittîn Savaşı'na katıldı (25 Rebîülâhir 583 / 4 Temmuz 1187). Kudüs'ün fethinde, Akkâ müdafaasında ve sonraki savaşlarda görev aldı. Takıyyüddin ölünce sultan başta Harran olmak üzere Fırat'ın doğusundaki toprakları el-Melikü'l-Efdal'e verdi (587/1191). Fakat el-Melikü'l-Efdal, toprakların idaresini ele almak için 588'de (1192) doğuya giderken sultan bu kararından vazgeçip Fırat'ın doğusunda yer alan Takıyyüddin'e ait toprakları kardeşi el-Melikü'l-Âdil'e verdi. Bu sırada Dımaşk'a varmış olan el-Melikü'l-Efdal, Haçlılar'ın Beyrut'a hareketi üzerine Beyrut'un yardımına gitti ve Haçlılar'ı caydırdı. Haçlılar'la anlaşma imzalanması üzerine Dımaşk'taki görevine döndü. Babası ölünce sultan olarak Eyyûbî ailesinin başına geçti (27 Safer 589 / 4 Mart 1193).
el-Melikü'l-Efdal yumuşak huylu olmasına ve halk tarafından sevilmesine rağmen devlet idaresinde gerekli tecrübeye ve otoriteye sahip değildi. Zayıf karakterli olup bazan kendini içkiye ve eğlenceye kaptıran bazan da dindarlaşan bir kişiliğe sahipti. Ayrıca kendini beğenmiş entrikacı bir kişi olan veziri ve kâtibi Ziyâeddin İbnü'l-Esîr'in etkisinde kalıyor, babasının döneminde devlet idaresinde görev almış değerli kişilere karşı kırıcı oluyordu. Kendisinin ve vezirinin kötü tutumu yüzünden çok geçmeden babasının veziri Kādî el-Fâzıl, İmâdüddin el-İsfahânî, Bahâeddin İbn Şeddâd gibi âlimler ve bazı kumandanlar onu terkederek Mısır'daki kardeşi el-Melikü'l-Âdil ile Halep'teki kardeşi el-Melikü'z-Zâhir'in yanına gittiler. Yanından ayrılan emîrlerin ve devlet adamlarının yardımıyla el-Melikü'l-Azîz Mısır'dan gelerek Dımaşk'ı kuşattı (590/1194). Bunun üzerine el-Melikü'l-Efdal amcası el-Melikü'l-Âdil'den ve diğer akrabalarından yardım istedi. Yapılan anlaşmaya göre Dımaşk, Taberiye ve Gavr bölgelerinin el-Melikü'l-Efdal'e verilmesi kararlaştırıldı. Buna rağmen el-Melikü'l-Efdal'in durumu gün geçtikçe kötüye gitti, çünkü emîrleri el-Melikü'l-Azîz'in tarafına geçiyordu. Bu emîrlerin teşvikiyle el-Melikü'l-Azîz 592'de (1196) Dımaşk'ı yeniden muhasara etti. Bu defa da el-Melikü'l-Âdil'in yardıma gelmesi ve el-Melikü'l-Azîz'in kumandanları arasına nifak sokması üzerine muhasara yine sonuçsuz kaldı. Filistin, Ürdün ve Dımaşk el-Melikü'l-Efdal'e verildi (İbnü'l-Esîr, XII, 482, 483; Makrîzî, I, 228-230).
el-Melikü'l-Âdil Mısır'da el-Melikü'l-Azîz'in yanında kaldı. Bu ikisi Dımaşk'ı el-Melikü'l-Efdal'in elinden almaya karar verdi. el-Melikü'l-Efdal'in kumandanlarından birinin yardımıyla Dımaşk'a girdiler. Yapılan müzakerelerden sonra Dımaşk'ın el-Melikü'l-Âdil'e, Ürdün'deki Sarhad bölgesinin el-Melikü'l-Efdal'e verilmesi ve Mısır'ın yine el-Melikü'l-Azîz'in elinde kalması kararlaştırıldı; el-Melikü'l-Efdal sultanlıktan uzaklaştırıldı. el-Melikü'l-Azîz'in 27 Muharrem 595'te (29 Kasım 1198) ölümü üzerine kumandanları Mardin'i kuşatan el-Melikü'l-Âdil'i Mısır'a çağırdılar. Onun gecikmesi üzerine bazı kumandanların yardımıyla el-Melikü'l-Efdal Sarhad'dan gelerek el-Melikü'l-Azîz'in küçük yaştaki oğlu el-Melikü'l-Mansûr'un atabegi olarak Mısır'ı idare etmeye başladı. Kudüs ve civarı da el-Melikü'l-Efdal'in idaresi altına girdi. Fakat el-Melikü'l-Efdal başta Emîr Fahreddin olmak üzere bazı kumandanları gücendirince bunlar Filistin'e giderek Kudüs ve civarının idaresine el koydular.
Diğer taraftan Halep sahibi el-Melikü'z-Zâhir, ağabeyi el-Melikü'l-Efdal'i amcası el-Melikü'l-Âdil'in elinde bulunan Dımaşk'ı kuşatmaya teşvik ediyordu. Hama ve Humus beylikleri de bu ittifaka katıldı. el-Melikü'l-Âdil oğlu Kâmil'i Mardin muhasarasının başında bırakarak Dımaşk'a döndü ve müttefikleri gelmeden şehre girdi. Kudüs ve etrafına sahip olan Emîr Fahreddin ve arkadaşlarının da katılmasıyla el-Melikü'l-Âdil'in durumu kuvvetlendi. Ardından Kâmil, el-Cezîre askerlerinin başında babasının yardımına geldi. Müttefikler başarısızlığa uğradı (İbnü'l-Esîr, XII, 121-123, 140-145, 148-150; Ebû Şâme, II, 234-236). Bunun üzerine yeni takviyeler alan el-Melikü'l-Âdil Mısır'a yürüdü. 596 (1200) yılında el-Melikü'l-Efdal'i yenerek Mısır'a hâkim oldu. el-Melikü'l-Efdal'e Meyyâfârikīn, Hani ve Çapakçur (Bingöl) verildi. Fakat Meyyâfârikīn ve ona bağlı yerleri idare etmekte olan el-Melikü'l-Âdil'in oğlu Necmeddin Eyyûb bu yerleri el-Melikü'l-Efdal'e vermeye yanaşmadı (İbnü'l-Esîr, II, 236-238; XII, 155-156). el-Melikü'l-Efdal'in elinde sadece Sarhad kaldı. el-Melikü'l-Âdil ise Mısır'da el-Melikü'l-Azîz'in oğlu el-Melikü'l-Mansûr'u tahttan uzaklaştırarak ülkenin idaresini bizzat eline aldı. el-Melikü'l-Âdil'in bu hareketine kızan bazı emîrler el-Melikü'l-Efdal ile Zâhir'i Dımaşk'ı kuşatmaya teşvik ettiler. Bu sırada şehirde el-Melikü'l-Âdil'in oğlu el-Melikü'l-Muazzam vardı. Babasının emriyle Bâniyâs'ı kuşatan Emîr Fahreddin ve arkadaşlarını yardıma çağırdı. Fakat onlar karşı tarafla anlaşmışlardı. Müttefikler şehri kuşattılar, şehir düşmek üzereyken el-Melikü'l-Âdil, yeğenleri el-Melikü'l-Efdal ile el-Melikü'z-Zâhir'in arasını açmayı başardı. Yapılan müzakerelerden sonra 598 Muharreminde (Ekim 1201) Dımaşk'ın yine el-Melikü'l-Muazzam'ın elinde kalması, el-Melikü'l-Efdal'e Samsat, Serûc, Kal'atünecm ve Re'sül'ayn'ın verilmesi hususunda anlaşmaya varıldı. el-Melikü'l-Âdil'in sultanlığı herkes tarafından tanındı (İbnü'l-Esîr, XII, 160-163). Öyle anlaşılıyor ki el-Melikü'l-Efdal bu yerlerden sadece Samsat'a sahip olabildi. Veziri Ziyâeddin İbnü'l-Esîr ile bu şehre yerleşti. Bir müddet sonra Anadolu Selçukluları'ndan II. Süleyman Şah'a, ardından I. İzzeddin Keykâvus'a tâbi olarak burada yaşadı. 613'te (1216) Halep sahibi kardeşi el-Melikü'z-Zâhir ölünce Şehâbeddin Tuğrul'un atabegliği zamanında 615 (1218) yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykâvus'un yardımıyla Halep Beyliği'ni ele geçirmeye kalkıştı. Fakat el-Melikü'l-Âdil'in oğlu ve el-Cezîre sahibi el-Melikü'l-Eşref'in şiddetli müdahalesi sonucu bu teşebbüsünde muvaffak olamadı. Bundan sonraki hayatını Samsat'ta geçirdi. Safer 622'de (Şubat 1225) bu şehirde öldü ve Halep'e götürülerek Meşhedü'l-Herevî yanındaki türbesine gömüldü. el-Melikü'l-Efdal kültürlü ve âlimlere karşı ilgi gösteren bir kişiydi. Güzel yazı yazar ve şiir söylerdi. Bir rivayete göre Dımaşk'taki el-Medresetü'l-Azîziyye'nin inşaatını o başlatmış, daha sonra kardeşi el-Melikü'l-Azîz tamamlatmıştır (İbn Şeddâd, s. 239).
Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ