Sadece üç örnek vereceğim. Bunlar dahi net bir şekilde FETÖ'cülerin 15 Temmuz hain darbe girişimini aylar öncesinden bildiklerini ve darbeyi bizzat planladıklarını kanıtlamaya yeter.
Birincisi; FETÖ'cü Profesör Osman Özsoy, darbe girişiminden bir ay önce katıldığı televizyon programında şunları söyledi: "Bu süre çok yakın sürede Allah'ın izniyle sona erecek. Ben profesör olacağıma keşke bir Albay olsaymışım mesela. Bu süreçte daha çok katkım olurdu. Bir albay olacaktım ben bu ülkeye daha çok hizmet ederdim."
İkincisi; İstanbul eski Güvenlik Şube Müdürü FETÖ'cü Mithat Aynacı, 15 Temmuz gecesi Vatan Caddesi'nde bir tank içinde askeri kamuflajlı olarak gözaltına alındı. FETÖ'cü eski polis Aynacı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü binasını detaylı olarak bildiği için FETÖ'cü arkadaşlarına katıldı.
Üçüncüsü; Halen ABD'de olan FETÖ'cü firari Tuncay Opçin adlı alçağın 15 Temmuz'dan bir gün önce Twitter'dan attığı mesaj. Opçin mesajında "Yatakta basacaklar, şafakta asacaklar" diye yazmıştı.
***
Şimdi gelelim CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, "15 Temmuz kontrollü darbedir" ve "Bylokçu olan 120 ile 180 arası AK Parti milletvekili listesi var" sözlerine. Kemal bey, "çarpıtma" ve "yalan" üzerine kurguladığı referandum kampanyasının 16 Nisan'dan sonra "nasıl olsa unutulacağını" düşünerek bunları söylüyor ama ortada hukuken büyük bir problem var.
O da Kılıçdaroğlu'nun, darbeci vatan hainlerinin ismini kamuoyuna açıklamayarak "Suçluları gizlediği" ve "suç işlediği" iddiası. Çünkü Kılıçdaroğlu, devlet tüm kurumlarıyla Fetullahçı Terör Örgütü'ne karşı tarihi bir mücadele sürdürürken elinde FETÖ çetesinin haberleşme uygulaması olan Bylock'u kullandığını iddia ettiği '180 kişilik AK Partili listesi' olduğunu söylüyor.
Kılıçdaroğlu, daha önce de "Daha sonra açıklarım" diyerek tonla iddia atmıştı ortaya. Şimdi de öyle yapıyor, bu konuda bir dosya hazırladığını belirterek "Sırası gelince açıklarım" diyor. Bu açıklama bile aslında Kılıçdaroğlu'nun elinde hiçbir şeyin olmadığını yine 16 Nisan'a yönelik bir "yalan" taktiği olduğunu düşündürtüyor. Öyle geçiştirilecek bir iddia değil. Kılıçdaroğlu, bir an önce yetkili kurumlara bu listeyi verip "terör örgütü üyelerinin ismini gizlemek" suçlamasından aklanmalıdır.
***
"Kontrollü darbe" sözünü darbeden hemen sonra FETÖ elebaşı Gülen söyledi. Sonra Kılıçdaroğlu da birkaç kez bunu 'ima' etti. Ancak son günlerde açık açık FETÖ'nün 17-25 Aralık yargı-emniyet darbesi girişimindeki tezlerini sahiplendiği gibi şimdi de FETÖ'nün bu tezini sahipleniyor.
FETÖ'nün tüm kaset ve montaj tapelerini TBMM çatısı altında naklen yayınla ilan eden isim Kılıçdaroğlu değil miydi? Şimdi de FETÖ'nün "kontrollü darbe" tezini savunuyor. Madem 15 Temmuz "Kontrollü darbe" idi o zaman Kılıçdaroğlu Yenikapı'daki darbe karşıtı mitinge niçin katıldı? Darbeden sonraki günlerde niçin bu girişimin "senaryo" olduğunu söylemedi?
***
CHP'den, bir süre önce de Avrupa'daki 'hayır' kampanyasının da "danışıklı döğüş" olduğunu arkasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın olduğunu 'ima' eden açıklamalar olmuştu. Şimdi de "Darbenin arkasında da AK Parti var" demeye getiriyor. Arkasını getirmedikleri bu iddialar ve komplo teorileriyle bence CHP yönetimi, en başta kendi tabanında inandırıcılığını kaybediyor.
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan Muhtarlar Toplantısı'nda Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" iddiasına sert çıkarak, "15 Temmuz kalkışmasına 'örtülü bir darbedir' diyor. Şehitlerimize hakaret ediyor. Bu yetkiyi nereden buldun. Zerre kadar haysiyetin varsa çık dosyalarını belgelerini ortaya koy" dedi.
Evet, Kılıçdaroğlu bir kez daha "baltayı taşa vurdum" demek istemiyorsa elindeki dosyayı biran önce açıklamalı. Tabi varsa…