Doksan senedir "batılılaşmamız" için örnek gösterilen Avrupa'nın son halini görüyorsunuz. ABD'nin yeni Başkanı Trump'ın, ülkeye Müslümanları sokmak istememesine en sert tepkiyi göstermişti Avrupalılar. Şimdi ne oldu? Avrupa'daki Türklerin üzerine atlarını sürüp itlerine ısırttırıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlarının uçağına iniş izni vermiyor, onları Türk toprağı konsolosluklara yaklaştırmıyor, 'sınır dışı' ediyor.
Avrupalı "çağdaş" ülkeler, Trump'ın uygulamalarını mumla aratacak insan hakları ihlalleri, seyahat özgürlüğü ihlalleri, ifade özgürlüğü ihlalleri yapıyor. Biri de değil neredeyse hepsi. AB başta olmak üzere Almanya, Avusturya, İsviçre, Danimarka, Belçika gibi ülkelerin tamamı Hollanda'yı faşist tutumundan dolayı ayakta alkışlıyor.
Yıllarca AB'ye girmezsek "Çağdaş ve modern" bir ülke olamayacağımızı söyleyenlerin bütün tezleri çöktü. Girmek istediğimiz AB'nin tüm yaldızları dökülüyor. Gülen yüzlü maskelerin altından Hitler sureti hortluyor!
***
Gezi'den, FETÖ'ye, PKK'dan DHKP-C'ye ve en son 15 Temmuz'daki alçak darbe girişimine kadar Türkiye'yi çökertme amaçlı her girişime ve her terör örgütüne destek veren AB, son yıllarda milletimizin gözünde çok alçalmıştı zaten.
Almanya'nın emrinde olan, Hollanda, Avusturya, İsviçre, Belçika, Danimarka gibi ülkelerde yükselen Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı da AB'nin ırkçılığa, Nazizme ve faşizme sürüklenişinin son göstergesi oldu.
Avrupa, dönem dönem hortalayan sömürgeci ve ırkçı genlerine doğru hızla yol alıyor. Bazı dönemlerde sosyal demokrasinin yükselişe geçtiği Avrupa son 10 yıldır 70 yıl önceki iğrenç faşist günlerine sürükleniyor.
Genlerindeki İslam düşmanlığını "Erdoğan" karşıtlığında somutlaştıran Avrupa'nın kısa sürede bu hastalıktan kurtulacağını sanmıyorum.
***
İngiltere'deki Brexit kampayalarında da bütün siyasiler Erdoğan ve Türkiye düşmanlığı yaparak seçmeninden oy istemişti. Şu anda Avrupa ülkelerinde devam eden seçimlerde de sürekli Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı kampanyaların ana gündemi. Örneğin Almanya'da, Erdoğan'ın manşet yapılmadığı tek gün yok.
AB, kendi kuyruğunu yiyen yılan figüründeki gibi kendi başını yiyeceği kısır döngüye girmiş durumda maalesef. İslam'ı ve Müslümanları kendilerine bir kez daha "düşman" haline getiren AB, bu şekilde dağılmayacağını, üye ülkeleri konsolide edeceğini umuyor.
Sırf bu nedenle de
Gezi'yle FETÖ'yle PKK terörü ile 15 Temmuz darbesiyle dize getiremedikleri Türkiye'yi referandum bahanesi ile hedefe koyuyorlar. Baktılar Türkiye kamuoyunu hiçbir şekilde ikna edemiyorlar bu yüzden kendi kamuoylarında Erdoğan nefreti pompalamaya başladılar.
***
Bir kez daha söylüyorum. Avrupa Birliği yok oluşa doğru sürüklendiği bu girdapta şu gerçeği fark etmiyor;
AB'nin kaderi Türkiye'nin elindedir. Türkiye, Avrupa'nın "çoğulcu" ve "demokratik" kimliğini pekiştirecek, Ortadoğu barışını sağlayacak en önemli kapıdır.
Bunu göremeyecek kadar ırkçılık Avrupa'nın gözlerini kör etmiş durumda maalesef. Düşünsenize önceki gün AB Adalet Divanı, faşist bir kararla Avrupa ülkelerinde işverenlerin çalışanlarına başörtüsü yasağı getirebileceğine hükmetti. İnanç özgürlüğü gibi en temel bir insan hakkını dahi özel sektörün insafına terk ediyorlar.
***
AB'de, insan hakları, inanç hürriyeti, hukuk, demokrasi, ifade özgürlüğü, seyahat özgürlüğü var diye biliyorduk. Ama yokmuş. Bize düşen, insanlığa, Batı'nın hızla kaybettiği bu değerleri öğretecek medeniyet birikimimizin üzerine demokratik ve insani bir değerler sistemi inşa etmek.
İçimizdeki aşağılık komplekslilerin "Ay Avrupa'ya rezil olduk" şeklindeki ezikliğini ciddiye almayın. Sadece Avrupalıların sınırlarda ve denizlerde ölüme mahkûm ettiği mazlum mültecilere Türkiye'nin nasıl asilce yaklaştığını görmek bile doğru yolda olduğumuzu göstermeye yeter…