Tam da referandum sürecinde meydanlar ısınırken, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bir radyo programında söylediği sözler gündeme oturdu. Dedi ki Kılıçdaroğlu, "Düşünün yeni modeli kurduk. Halk seçti cumhurbaşkanını, başbakan da başkası oldu. Cumhurbaşkanı başka partinin genel başkanı, başbakan da başka bir partinin genel başkanı. Asıl kavga o zaman çıkacak. Niye söylemiyorlar bunu millete?"
Kılıçdaroğlu'nun sözleri, tam da kurtulmaya çalıştığımız şimdiki sistemin zaaflarını çok güzel özetleyen bir cümle idi. Bazıları "gaf" dedi ama Kılıçdaroğlu'nun sözleri kesinlikle gaf değil bir doğruyu işaret eden çok güzel bir laf. Hepimiz gaf yapıyoruz. Aklımız bize oyun oynadığında veya söyleyeceğimiz kelimeyi hatırlamayınca başka anlama gelen bir sözcük kullandığımızda "gaf" oluyor. Ama böyle dört başı mamur dakikalarca bir savunulan bir argüman için "gaf" demek kesinlikle doğru olmaz.
***
Başbakan Yıldırım, "Ne kadar güzel söylemiş değil mi? Kılıçdaroğlu'na teşekkür etmeliyiz. Garibim belli ki değişiklikten haberi yok. Değişiklik de onun dediği bu problemi çözmek için yapılıyor. Bu sistemde başbakan, cumhurbaşkanlığı birleştiriliyor. Aslında bizim anlatmaya çalıştığımızı Allah söyletmiş. Bu sistem geçmişte sorun çıkardı. Ecevit ile Sezer anayasa kitaplarını birbirlerine fırlattılar, hakaret ettiler. Türkiye yerle bir oldu" ifadelerini kullandı.
Terör örgütlerinin, vatandaşları referandumda "hayır" vermeye çağırmasını dile getirince CHP kızıyor. Ama terör örgütleri de "hayır" diyor, biz ne yapalım? Bunu halktan gizleyelim mi? Gazetecilerden, politikacılardan doğruları sansürlemesini istemek ne kadar demokratik olur? Aynı şekilde Kılıçdaroğlu'nun bu dosdoğru tespitini destekleyince de kızıyorlar. Gene aynı cevabı vereceğim. E biz ne yapalım? Bunu da mı gizleyelim?
***
Kılıçdaroğlu'nun işaret ettiği gerçekler gibi anayasa değişikliğiyle ilgili milletin kafa karışıklığı da yavaş yavaş yerini netliğe bırakıyor. Mesela artık, "Hayırlar önde" balonunu şişirmeyi bıraktılar. Çünkü onlar da "Evet"in önde olduğunu biliyor. Hatırlarsanız CHP, teklifin Meclis'te görüşüldüğü esnada da sürekli "AKP'li vekiller hayır oyu verecek" diyordu. Sonra ne olduğunu gördüler.
CHP'nin, "Akepe değil AK Parti diyelim. AK Partili kararsızları 'hayır' oyu vermeye yöneltelim" taktiği de boşa çıkacak.
***
16 Nisan tarihine doğru ilerledikçe muhalefetin anayasa değişikliği ile ilgili daha pek çok yalanı yerle yeksan olacak. Kılıçdaroğlu'nun da dikkat çektiği "çift başlılık" tehlikesi yeni sistemle ortadan kalkacak.
Yeni sistemde başbakan olmayacak, bir tek cumhurbaşkanı olacak. Millet sandıkta cumhurbaşkanıyla birlikte Cumhurbaşkanının seçeceği başkan yardımcılarını ve onun bakanları da onaylamış olacak.
Meclis'in, hem yasama hem de yürütme organı olmasının önüne geçilecek. Yasama ve yürütme birbirinden net çizgilerle ayrılacak. Meclis yasama organı olarak kanun ve denetleme yaparken yürütmeyi ise halkın seçtiği cumhurbaşkanı kendi kabinesini oluşturarak gerçekleştirecek.
Millet doğrudan ülkeyi kim yönetecekse ona karar verecek ve bunun süresi 5 yıl olacak. Eğer Cumhurbaşkanı ve kabinesi ülkeye iyi hizmet ederse vatandaş 5 yıllığına bir kez daha devam kararı verebilecek ama ötesi yok.
Dünyanın en büyük siyasetçisi veya hizmet adamı da olsa 2 dönemden fazla ülkeyi idare edemeyecek. Türkiye'de liderler bildiğimiz gibi kolay kolay koltuktan ayrılmaz. Geçmişten bu yana bu böyledir. Bu sistemle bu sorun da bitmiş olacak. Bunları bize tekrar hatırlattığı için ben de Sayın Kılıçdaroğlu'na teşekkür ediyorum…