Ortaköy saldırısında 39 insanın vahşice katledilmesini, Fırat Kalkanı Harekatı ile ağır darbe alan DEAŞ terör örgütünün ilk kez Türkiye'deki bir eylemini sahiplenmesini bile konuşamadık neredeyse. Daha ateşin dumanı tüterken sosyal medya merkezli bir "yaşam tarzı" tartışmasına boğuldu her şey. DEAŞ terör örgütünün eylemlerini bile Diyanet'in hutbesine veya trollerin provokasyonuna bağladılar.
İnsanları diri diri yakan vahşi bir örgütten bahsediyoruz. DEAŞ terör örgütü Diyanet'in açıklamasına veya kimliksiz provokatörlerin söylemlerine göre mi saldırıyor? DEAŞ, Gaziantep'te garibanların düğününe içkili diye mi saldırdı? İşin içinde ne yılbaşı kutlaması var ne içki ne de yasam tarzı. DEAŞ, PKK ve FETÖ gibi bir terör örgütü ve Türkiye'ye saldırıyor. Bu kadar net!
***
Kendi uydurdukları bir yalanla yaşıyor bazıları. Laiklik karşıtı tek ama tek bir müeyyide veya hareket gösterin. Yok! Ama "Laiklik elden gidiyor"muş(!) Gezi kalkışması sırasında da "Kürtaj" dediler, "Alkol" dediler. Hepsi boş çıktı. Kendileri bile yalanlarına inanmadı.
Ellerinde neredeyse tek sermayeleri kaldı. O da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakan iken söylediği bazı bireysel düşünceleri. Sürekli çarpıta çarpıta bunu dillendiriyorlar.
Sen devlete, millete, yöneticilerine ağız dolusu küfrederken, terörü-teröristi överken bunun "düşünce özgürlüğü" olduğunu iddia edeceksin ama Cumhurbaşkanı'nın veya Başbakan'ın bireysel olarak kendi düşüncesini ifade etme özgürlüğü olmayacak öyle mi?
Sen çarşaflıya "karaböcek", başörtülüye "cahil kezban", sakallı-sarıklıya "Işidçi", AK Partiye oy verene "çomar", Yenikapı mitingine gidene "G.. kılı", diyebiliyorsun.
Gezi süreci sırasındaydı. Bir arkadaşımla mesele üzerinden sohbet ediyorduk. Gezi'ye destek veren arkadaşım "Yaşam tarzımıza müdahale ediliyor" derken elinde de şarap bardağı vardı. "Müdahale edildiğine dair bir örnek verir misin" dediğimde ise tek bir örnek sunamadı.
"Yaşam tarzına müdahalenin ne olduğunu öğrenmek istiyorsan 'başörtüsü yasağı'na bakabilirsin" diyerek sohbeti sonlandırdık.
***
Dünkü Muhtarlar Toplantısı'nda Cumhurbaşkanı Erdoğan, "yaşam tarzı" yalanına son verecek çok net açıklamalar yaptı. Türkiye'de kimsenin hayat biçiminin tehdit altında olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan "Aksini iddia eden bunu ortaya koymalı. Ezana tahammül edemeyenlerin müezzinin üzerine yürümesine ne kadar yanlışsa, namaz kılmayana baskı da yanlıştır. Herkesin aynı hayat biçimine sahip olma mecburiyeti yoktur… Her birimiz kendi mahallemizi savunurken, diğer tarafta olanlara 'Oh olsun' mantığıyla yaklaşırsak, arzu ettiğimiz toplumsal huzur ve barışı tesis edemeyiz" diye konuştu.
Belediye Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı dönemlerini hatırlatan Erdoğan; "Buradan milletime soruyorum. Yaptığım her işin, attığım her adımın, ağzımdan çıkan her sözün kamuoyunun gözü önünde cereyan ettiği bu uzun sorumluluk döneminde, hayat tarzı baskısı altında kalan acaba tek bir kişi var mıdır? 'Ben şu şekilde yaşamak istiyordum da yaşamadım, veya şöyle giyinmek istiyordum da giyinemedim' diyen var mı? Bütün bunlar ortadayken birileri sosyal medyayı kullanıyor. Birileri Facebook'tan, birileri gazetelerinde köşelerinde hala utanmadan sıkılmadan bunları yazabiliyorlar. Bu yalanı, iftirayı, istismarı yapanların kendileri en başta olmak üzere, kimin yediğine, gezdiğine, içtiğine, giydiğine, aldığına sattığına karışılmıştır?" diye sordu.
Erdoğan, geçmişte ifade ettiği bireysel düşüncelerini sürekli gündeme getirenlere de şöyle yanıt verdi; "Herkes gibi ben de tasvip etmediğim görüntüleri, ifadeleri eleştirmişimdir. Bunları da bireysel ifade özgürlüğümün sınırları dahilinde söylemişimdir. Ama asla temsil ettiğim kamu gücünü kullanarak, kimsenin hayat tarzına müdahale sayılabilecek bir yola başvurmadım..."
***
PKK YIKTI, DEVLET YAPIYOR
NOT: PKK'lı teröristlerin saldırıları sonucu ağır hasar gören Diyarbakır'ın tarihi Sur ilçesini yeniden inşa edecek projelerin temeli dün törenle atıldı. Geleneksel Diyarbakır Evleri ile Dicle Vadisi Peyzaj ve Rekreasyon Projesi 1. Etabı resmen başladı. Bir Diyarbakırlının elindeki dövizde "Yıktıkları yerden doğuyoruz. Çünkü biz ümmetin torunlarıyız" yazıyordu…