kaliteli protein, demir, çinko, fosfor ve magnezyum gibi mineraller ile B1, B6, B12 ve A vitamini kaynaklarıdır. Balık etindeki protein miktarı tavuk, hindi gibi kanatlı etlerindeki protein miktarına eşittir. Deniz ürünleri, vücudumuz için çok önemli olan ve diğer besinlerde çok az bulunan selenyum, iyot gibi mineraller açısından da zengindir. Ayrıca deniz ürünleri omega-3, EPA, DHA yağ asitlerinden de zengindir. Bu yağ asitleri özellikle yağlı balıklarda bol miktarda bulunur.
Omega-3 yağ asitleri başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere romatoid artrit gibi iltihabi hastalıkların, astım, kanser, Alzheimer gibi pek çok hastalığın önlenmesinde önemlidir. Omega-3 yağ asitlerinin çocuklarda retina ve beyin gelişiminde de önemli rolü vardır. Mevsim değişikliği ile düşen bağışıklığımızı da güçlendirmek için balık tüketimine özen göstermeliyiz. Bunca faydası varken üstelik aynı miktardaki kırmızı ve beyaz ete göre daha az kaloriye sahipken sizce de balık etini hayatımıza daha fazla eklemenin zamanı gelmedi mi?
Balık alırken mevsimine uygun ve taze balığı tüketmek çok önemlidir. Uygun koşullarda saklanmayan balıklar içerisinde toksin denen zararlı maddeler oluşur ve zehirlenmelere sebep olabilir.
Eylül ayında en lezzetli balıklar sardalya ve kılıç balıklarıdır. Ayrıca bu ayda palamut balığı da irileşir. Palamut severler yavaş yavaş bu seçeneğe de yönelmeye başlayabilir. Kolyoz, İstavrit ve Kırlangıç balıkları da bu ayda bolca çıkar ve tüketilmeye uygundur. Balığımızı zevkimize göre seçtik peki alırken nelere dikkat edelim?
Taze balığın;
Balığımızı da bu kriterlere uygun ve taze olarak seçtikten sonra sıra pişirme aşamasına geliyor. Burada önemli olan nokta bol yağda kızartma gibi işlemlerle her ne kadar lezzetli olsa da besin kayıplarının çok fazla olması. Ayrıca kızartma sırasında pek çok hastalığın sebeplerinden olan trans yağ asitleri ortaya çıkıyor. Sonuç olarak balığın zengin içeriğinden gerçekten faydalanmak istiyorsak buğulama, ızgara, fırında pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemlerini tercih etmeliyiz.
