Bazen bir nedene bağlı olarak bazen ise sebepsiz bir şekilde kendimizi eskisi gibi hissetmediğimizi fark ederiz. Durduk yere ağlamalar, sinirlilik veya uyku sorunları en sık yakındığımız belirtiler olarak karşımıza çıkar.
Peki hangi koşullarda veya yakınmalarda bunun bir hastalık olduğunu veya psikolojik bir destek almak gerektiğini anlamalıyız? Pek çok kişinin aklını bu sorular kurcalamaktadır.
Öncelikle yaşadığımız bu yakınmanın duruma uygunluğu, sürekliliği, şiddeti ve sosyal veya mesleki anlamda yaşadığımız kayıp irdelenmelidir. Örneğin haksızlık karşısında yaşanılan sinirlilik ve ya önemli bir kayıp sonrası yaşanan üzüntü hali eğer ki süreklilik göstermiyor veya da kişinin sosyal ve mesleki alanda işlevselliğini etkilemiyorsa biz bu durumu hastalık olarak tanımlamamaktayız.
Başlıca belirtiler ise genellikle mutsuzluk, sinirlilik, tahammülsüzlük, uyku bozuklukları bazen de bedensel belirtiler dediğimiz ağrı ve uyuşmalar olabilmektedir. Burada yine unutulmaması gereken beden ve ruh sağlığının bütünlüğüdür. Yani hem bedensel hastalıklarla hem de psikolojik hastalıklarla bu şikayetlerin açıklanabilmesidir.
Tüm bunlar göz önüne alındığında, yaşadığımız yakınmaların her birimizin başına gelebileceğidir. Özellikle olumsuz duygu ve yaşantıları kimse tercih etmez ancak bunların da insan olmanın doğasında olduğu anımsanmalıdır.