Hürriyet Mahallesi'nde oturan Ömer ve Murat Arıcan kardeşler de evleri hasar görmemesine rağmen depremin büyüklüğünün yaşattığı tedirginlik nedeniyle evlerine giremiyor.
Arıcan kardeşler, mahalledeki Millet Parkı'na kurulan çadır kent alanına konuşlandırdıkları karavanda aileleriyle birlikte yaşıyor. Ömer Arıcan (48), AA muhabirine, depreme 5. kattaki evlerinde yakalandıklarını ve çok korktuklarını söyledi.
Sarsıntıyla çatı katına koştuklarını aktaran Arıcan, "Zeminde duramıyorduk artık. Kızım birkaç defa düştü. Eşim düştü, ben düştüm. Bir şekilde çatıya vardık. Çatıya vardığımızda kızım dam kapısına tutunmuştu ben de eşimi ona doğru itekledim. Bu sefer ben ortada kaldım. Şiddetten damın ortasından onlara ilerleyemiyorum, iki adım atamıyorum o kadar şiddetli. Ya eşim ya kızım kolumu tuttu. Ondan sonra kapandık. Biz 'Artık bu bina yıkılacak, sağa mı düşeceğiz, sola mı bina yıkılacak' diye düşündük." ifadesini kullandı.
Arıcan, depremin ardından geçtikleri bahçeli evde ikinci sarsıntıya yakalandıklarını ve burada da kalamadıklarını anlattı.
"ARABA RÜZGARDA SALLANINCA BİLE DEPREM OLMUŞ HİSSEDİYORSUN"
En büyük şanslarının tatil amaçlı yaptırdıkları karavan olduğunu vurgulayan Arıcan, şunları kaydetti:
"Devlet bize tüm imkanlarımızı sağladı. Şu an 7 gün 24 saat yemek ihtiyacı karşılanıyor. İmkanları dahilinde de çadır kentte burada hayatımızı devam ettiriyoruz ama bizim büyük bir şansımız pandemi döneminde kendimize yaptırdığımız karavanımız. O dönemde kendimize bir karavan yaptık. İki aile olduğumuz için sürekli kullanırız diye düşündük. Bu karavan bizim hayatımızın şansı oldu. İlk günden itibaren karavanda ocağımız var, banyomuz var, tuvaletimiz var, güneş enerjisi ile 200 volt üretebiliyoruz. Isıtıcısı var kendine ait. İlk hafta çok soğuktu, İskenderun'un en soğuk dönemiydi. Dışarıda elektrik yok ısınamıyorsun. Odun yok yakamıyorsun. Bir şekilde kendini ısıtamıyordun yani. O zorlukları bu karavan sayesinde yaşamadık."
Depremin korkusunu hala atamadıklarını belirten Arıcan, "Bu şekilde 30 gündür idare ediyoruz. Hala çekiniyoruz, korkuyoruz. Evimiz var mı, var. Hemen karavanın karşısında 10 metre ilerisinde ama o evin içerisinde hala yatmaya kendimizi hazır hissetmiyoruz. Araba rüzgarda sallanınca bile kendin dönünce sallanınca bile deprem olmuş hissediyorsun. Biz o korkuyu atamadık. Kolay değil yaşadığımız şey yüzyılın felaketiydi. Bunu otuz gün sonra fark ediyorsun artık yavaş yavaş. Ne yaşadığını ne yaptığını anlayabiliyorsun." diye konuştu.