Fizik ve matematikteki üstün yeteneği ve "beyin felci" olarak da bilinen SP'nin neden olduğu fiziksel engelinden ötürü 2018'de vefat eden dünyaca ünlü fizik profesörü Stephen Hawking'e benzetilen 27 yaşındaki İlerisoy, kariyerini de ünlü bilim insanının izinden devam ettiriyor.
Bebekliğinde SP teşhisi konulan, 4 yaşına geldiğinde babasını kaybeden İlerisoy'un yaşamdaki en büyük destekçisi annesi oldu. Genç dahi, maddi imkansızlıklar içerisinde geçen yaşamında karşısına çıkan tüm engelleri tek tek aştı.
Üniversite sınavında tek tercihi olan Bilkent Üniversitesi Fizik bölümünü yüzde 100 bursla kazanan ve Boğaziçi Üniversitesi'nde "Matematiksel Fizik" alanında yüksek lisansına devam eden İlerisoy, hobi olarak ilgisini çektiği için açık öğretim üzerinden lisans düzeyindeki tarih ve sosyoloji bölümlerini de bitirdi.
Ankara Kent Konseyi Engelliler Meclisi ve Serebral Palsili Çocuklar Derneği'nin (SERÇEV) aktif üyeleri arasında yer alan İlerisoy, üniversitede fikir kulüplerinde tanıştığı hayat arkadaşı Merve Pehlivan ile temmuzda dünya evine girdi.
Türkiye'nin fizik alanında önde gelen bilim insanlarından olma hedefine emin adımlarla ilerleyen İlerisoy, SP'ye inat sıfırdan zirveye taşıdığı yaşamını AA muhabirine anlattı.
İLKOKUL ÖĞRETMENİ DÖNÜM NOKTASI OLDU
Çocukluğunun fizik tedavi süreçleriyle geçtiğini, bir türlü kabul edilmediği anaokuluna annesinin mücadelesiyle başlayabildiğini söyleyen İlerisoy, ilkokul öğretmeninin ise yaşamını değiştirdiğini vurguladı.
"İlkokul öğretmenim Zeki Karadağ, benim eğitime tutunmamı sağlayan en önemli kişilerden biriydi. Bendeki cevheri fark ederek onu ışıldattı." diyen İlerisoy, ortaokulun ardından lise sınavlarında ilk 5 bine girerek İstanbul'un başarılı okullarından Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesini kazandığını belirtti.
Fizik ve matematik sevgisinin, her bilgiyi sorgulama merakının da ilkokul öğretmeni tarafından kendisine aşılandığını, küçük yaşlardan itibaren bu alanlarda eğitim almayı ve akademisyen olmayı hedef belirlediğini anlatan İlerisoy, "Fizik benim hayatıma eğlence katan en önemli unsur." ifadesini kullandı.
"SEVGİ KELİMESİ, EŞİME DUYGULARIMI ANLATMAK İÇİN AZ GELİR"
Yusuf Samet İlerisoy, Bilkent Üniversitesini kazanmasıyla annesinden ayrılıp ilk kez tek başına farklı bir şehre geldiğini, öğrencilik hayatı boyunca yurtta kaldığını belirterek, bunun kendisine çok büyük tecrübe kazandırdığını dile getirdi.
Üniversitenin fikir kulüplerinde tanıştığı eşiyle uzun süren arkadaşlıklarının ardından temmuz ayında evlendiklerini aktaran İlerisoy, eşinin de yüksek lisansına devam ettiğini, ortak noktalarının çok olduğunu söyledi.
İlerisoy, "Eşimi çok seviyorum ve her şeyden önce ona çok saygı duyuyorum. Aynı şeylere aynı anda gülebiliyoruz, beraber operaya, baleye gidebiliyoruz. Birlikte takip ettiğimiz İngilizce diziler var. Sevgi kelimesi ona olan duygularımı anlatmak için az bile gelir. Onu çok sayıyorum, değer veriyorum. Evde birbirimize 'hoca hanım-hoca bey' diyoruz. Birlikte doktora yapma, üniversitede hoca olma hayalleri kuruyoruz." dedi.
"HER BİREYE KENDİ BİRİCİKLİĞİYLE BAKMAYI ÖĞRENİRSEK ENGEL KALKAR"
SP'yi "mavi gözlü" olmak kadar doğal bir özellik olarak gördüğünü dile getiren İlerisoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Serebral palsi iyi, kötü, zor, kolay ve hatta farklı bile değil; bu benim bütünümün bir özelliği. Serabral palsinin bu kadar farklılaştırılmasının sebebini de 'standardizasyon' olarak görüyorum. Şu anda en çok mücadele ettiğimiz şeylerden biri bu.
Eğer bir gün her bireye kendi özellikleriyle, kendi biricikliğiyle bakmayı öğrenirsek, her bireyi kendisi olarak değerlendirip, ona kendisi olarak muamele edersek bütün engellerin kalkacağına inanıyorum. 2 metrelik bir insan 4 metrelik bir yere ulaşamaz ama bu onun ayıbı değil, doğanın kanunudur. Kimse ona 4 metrelik bir yere ulaşamadığı için 'engelli' diyemez. Toplumda engelli bireyler var ama bunun müsebbibi bireyin kendisi değil, toplumun ona sunamadığı olanaklar."
İlerisoy, "Bir serebral palsili birey çok iyi doktor, çok iyi CEO, çok iyi cumhurbaşkanı, çok iyi parti yöneticisi olur. Yani bizim olabileceklerimiz, olamayacaklarımızdan bin kat daha fazla ve verimli. Benim durumumdaki çocuklar, gençler de asla umutlarını yitirmesinler. Önlerini açan abileri, ablaları da var. Herkes potansiyelinin farkında olsun." şeklinde konuştu.
"ANNEMİN MÜCADELESİNİN ÜRÜNÜYÜM"
Samet İlerisoy, annesine duyduğu sevgiyi ise "Annem benim her şeyim. Beni bugünlere getiren insanlardan biri değil; beni bugünlere getiren insanın ta kendisi. Onun mücadelesinin bir ürünüyüm ben. Annem olmasaydı ben olmazdım." sözleriyle dile getirdi.
Annesinin kendisine dürüstlüğü, adabı, kararlı olmayı, mücadele azmini aşıladığını vurgulayan İlerisoy, annesinin küçük yaşlardan beri söylediği "Senin yapabileceğin tek bir iş var; okuyup büyük adam olmak." nasihatini aklından çıkarmadığını, o yolda ilerlemek için çabaladığını söyledi.
"İYİ Kİ BENİM OĞLUM OLMUŞ"
Yusuf Samet'in annesi İstemihan İlerisoy da oğlunu 29 yaşında dünyaya getirdiğini, eşini kaybetmesinin ardından İstanbul gibi bir şehirde, yalnız başına çocuğuyla mücadeleye başladığını anlattı.
İstemihan İlerisoy, engellilerle ilgili toplumda farkındalığın eskiye göre çok arttığını, devletin engellileri daha fazla desteklediğini belirterek, "İyi ki hayatımızdaki bütün olumsuzluklara rağmen çok mücadele etmişiz. Bütün herkese de tavsiyem ne olursa olsun mücadeleyi bırakmamaları. Oğlumla gurur duyuyorum, iyi ki var, iyi ki dünyaya gelmiş, iyi ki benim oğlum olmuş." diye konuştu.
"YUSUF SAMET HAYATIMI ÇOK FARKLI BİR BOYUTA TAŞIDI"
Yusuf Samet İlerisoy'un 24 yaşındaki eşi Merve Pehlivan İlerisoy da şu an TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde Güvenlik Çalışmaları alanında yüksek lisans yaptığını dile getirdi.
İlerisoy, şöyle konuştu:
"Yusuf'la aramızda çok farklı bir iletişim var. O benim hayatımı çok farklı bir boyuta taşıdı. Evliliğimiz yakın çevremizde yadırganmadı ama illa ki toplumda farklı tepkilerle karşılaştık. Bindiğimiz metroda, gittiğimiz hastanede böyle olaylarla karşılaşıyoruz. Bence ilişkimizin en güzel tarafı da bu. Karşılaştığımız yadırganmalarla, tuhaf tepkilerle, birlikte dalga geçip, birlikte gülebiliyoruz.
İnsanların 'eşim' dediğimde bir süre duraksaması açıkçası bize tuhaf ve komik geliyor. Bana nasihat vermeye çalışan da 'cenneti garantiledin' diye avutmaya çalışan da çok oldu. Biz bunlara birlikte gülüyoruz, birlikte eğleniyoruz. Çünkü çok şükür ben de Yusuf da belli bir farkındalık düzeyini aştık, ne eksiğiz ne de nasihat edilecek durumdayız. Sadece ilişkimizin farklı dinamikleri var ki her ilişki böyle aslında."