Her türlü ibadetin derin manasını kavramamız konusunda bize yol gösteren değerli isimlerden biri Prof. Dr. Ekrem Demirli. Kendi tabiriyle 'ibadet metafiziği' kavramıyla aslında hangi ibadetin ne için yapıldığını, ne ifade ettiğini anlatıyor yıllardır, yazılarıyla, konuşmalarıyla... Demirli'yle eskilerin Fıtr Bayramı dediği Ramazan Bayramı'nın derin sırlarını, bu süreci nasıl idrak etmemiz gerektiğini konuştuk...
- Hocam, sizin tabirinizle 'ibadet metafiziği' açısından İslam'da bayramların yeri, önemi ve algılanış biçimi nedir?
- Müslümanlıkta iki tane senelik bayram, bir de haftalık olmak üzere üç bayram vardır. Bunlar dinden kaynaklanan bayramlardır. Bir de daha geleneksel kutlamalar, bayramlar, bazen de mersiye günleri vardır. Dinde bayram meselesini insanın Allah ile ilişkisi, ebedi bir kurtuluş vakti gibi düşünmek gerekir. Haftalık bayram olan Cuma da böyledir. Orada da zamanın normal akışının dışına çıkarak özel bir ibadet için insan hazırlık yapar, o günün bereketine binaen gün bayram gibi telakki edilir. İnsanlar ziyaretleşir, günlük hayatın dışına çıkarak dinlenir, belirli bir ölçüde eğlenir vs. Bayramlarda tebrikleşme de algıya göre değişir. Gerçekte bir ibadetin sonucunda insanların birbirlerini tebrik etmeleri Allah'ın lütuf ve ihsanına nail olmaya inanmakla ilgilidir. Buna mukabil geleneksel olarak bayramın tebrikleşmesi ise belirsiz bir kutlama gibi ortaya çıkar. Geleneksel olanı reddetmek doğru değil kolay da değil. Fakat geleneksel olan bayramların dini anlamını daha güçlendirmek gerekir. Her şeyden önce ramazan ve kurban bayramlarının birer ibadet olduğunu, o günlerde bayramlaşmanın bir ibadetin parçası gibi telakki edilmesi gerektiğini akılda tutmak gerekiyor.
- İmsak ve iftarın tasavvufi manada derin anlamı nedir hocam? Bizi bayrama hazırlanma sürecinde bu iki 'vakit' nasıl eğitti?
- Oruç temel itibarıyla niyet ve imsaktır. Niyet bütün ibadetlerde bulunur, bu bakımdan oruça mahsus değildir fakat orucu oruç kılan şey imsaktır, İnsan imsak yani kendini geri çekmekle orucu tutar, iftar yani açmakla da orucu bozar. O zaman imsak başlama iftar ise bırakma eylemi olarak orucun başını ve sonunu bize bildirir. Gerçekte ibadetlerin amacı Allah'ı ve onun fiillerini tanımaktır. Biz imsak ederken bir ismiyle Allah'ı tanır, iftar ederken de başka ismiyle onu tanırız. Birincisinde tanıdığımız isim Masik yani Allah'ın her şeyi tutması, kontrol etmesi anlamındaki ismidir. Allah el-Masik yani tutan diye bir isme sahiptir. Neyi tutar? Her şeyi tutar, her şeyi kontrol eder, daraltır, sıkar, küçültür, azaltır vs. Gökleri ayakta tutar, gökler düşmezler, insanı ayakta tutar vs. İmsak bu bakımdan bir tutma eylemi olarak bir anlamda kabza yakındır. Buna mukabil iftar ise imsak ile tutulanın bırakılması ve açılmasıdır. Bunun ibadet esnasındaki karşılığı insanın yemeksiz kalınca bedenin küçülmesi daralması iken iftarla birlikte bedeninde bir açılmanın ortaya çıkmasıdır. Bu sayede insan Tanrı'nın iki ismini kendi bedenindeki değişimlerle idrak eder. Fakat burada daha ince bir konu daha vardır: O da Tanrı'nın bu iki ismi alemi tedbirinin bir tarzıdır. Alem sürekli daralan ve genişleyen bir şey olarak var olur; bir çok şey kaybolur veya dönüşür başkaları onların yerini alır. İmsak ve iftarın ana fikri bunu idrak etmektir. Bizim hayatımız da böyledir, birçok şeyi gelir birçok şey gider. Oruç tutan insanın hayat düsturu bu nedenle değişim üzere bir hayat, başkalaşan bir dünya anlayışıdır. Bu da geçer yahu tam bunu anlatır.
- Bayramı nasıl geçirmemiz gerekir sizce?
- En iyi bayram en sakin bayramdır. Özel bir tavsiyede bulunabilecek durumda değilim.
- Bayrama kadar olan süreçte, Ramazan boyunca ve bayram boyunca yine ibadet metafiziği açısından Yüce Allah'ın hangi esmaları bize yol gösterir ve nasıl yansır?
- Ramazan'da Allah hakkında düşünmüş olmalıyız, Onu düşünürken de kendimiz hakkında az çok bir bilgi sahibi olmalıyız. Bence Allah'ın isimlerinden ziyade artık insan kendi adını düşünmelidir, daha doğrusu kendi ismini bulup bulmadığın bakmalıdır. B bakımdan dinde insanın müşterek ismi Allah'ın kuludur. Bu tabir çok önemli bir isimlendirmedir. Çünkü bu sayede insan içinde taşıdığı büyük iddianın bütün insanlarda ortak olduğunu fark eder benlik ve üstünlük iddiasından uzaklaşmaya başlar, her insanı kendisi gibi görmekle ezilmek duygusundan veya üstünlük saplantısından kurtulur. Oruç bunu insana öğretmiş olmalıdır. İnsan kibirden uzaklaştığı ölçüde ise iki ahlakla barışır: birincisi merhamet ikincisi ise bunun bir neticesi olmak üzere karşılıksız sevmek. Bayram herhalde bunun bir tatbikatı gibi olacaktır. Bence bayramda her insan kendi ismini tekrar düşünmelidir ve ben kimim sorusuna neyi cevap olarak bulduğunu muhasebe etmelidir.