Cumartesi sabahı 08.30'da telefon çalar. Baba iş gereği Ankara dışındadır. Ahizeyi anne Adalet Hanım kaldırır. Telefonun ucundaki ses, günaydın bile demeden "Kızınız nerede?" diye bağırmaya başlar. Evet, aslında o hafta sonu beş yaşındaki kızlarının katılacağı bir yarış vardır ama evdeki herkes unutmuştur. Adalet Hanım "Hemen geliyoruz" derken arabanın anahtarını cebine, yataktan kaldırdığı kızını da adeta kapının önüne atar. Evinin kapısının önündeyken elinde, son anda yanına aldığı mayo vardır.
Arabayı sürerken daha önce gitmediği Anıttepe'deki salonu bulmaya çalışırken, bir yandan da uyanmak için gözlerini ovuşturan kızına "Hemen mayonu giy" diye seslenir. Bu arada navigasyondan Anıttepe'deki salonu bulmaya çalışır. Salonu bulunca da krizler bitmez. Panikle sporcu girişi yerine seyirci kısmından salona giriş yaparlar. Adalet Hanım, çareyi kızı tribünden aşağı, yarış alanına sarkıtmakta bulur. Arabada giydiği mayosuyla ısınmadan kendini bir anda havuzda bulan genç kız, katıldığı ilk il çapındaki yarışta üçüncü olup kürsüye çıkan Merve Tuncel'den başkası değildir. Merve o gün salondakilerin bildiği bir isimdi ama öyle kalmayacaktı. Yıllar içinde tüm Türkiye adını öğrenecekti.
Babası Sulhi Bey Maraş Elbistanlı, annesi Adalet Hanım Kırıkkaleli olan 17 yaşındaki Merve'yi yaşadığı Ankara'da değil İstanbul'da buluyoruz. Bir panel için geldiğini duyunca antrenmanı öncesi, sporcusu olduğu ENKA kulübünün tesislerinde yakalıyoruz. Fotoğraf çekimi öncesi Merve tedirgin, "Havuza girip çıkarsam üşüyebilirim" diyor. Usta fotoğrafçımız İlhami Yıldırım'ın yılanı deliğinden çıkaran tatlı dili sayesinde Merve şu an baktığınız sayfadaki pozlarını veriyor. Sorularımı yanıtlarken de düşünüp öyle konuşuyor, özgüveni yüksek. Bunu size hissettiriyor. Aklı fikri Paris'te yapılacak 2024 Olimpiyatları'nda. Aralık ayında ilk kez Melbourne'de büyükler kategorisinde uluslararası arenada boy gösterecek Merve Tuncel ile dünü, bugünü ve geleceğini konuştuk.
YÜZMEYE 4 YAŞINDA BAŞLADI
"Yüzmeye dört yaşında iken başladım. Annem suyu çok sevdiğim ve biraz da enerjik bir çocuk olduğum için beni yüzmeye yollamış. Benim için 'Düz duvara tırmanıyor' derlermiş. Hemen yüzmeyi öğrenince beni hemen altyapıda dört tekniğe de (serbest, kelebek, kurbağalama, sırt üstü) alıştırmışlar. 10 yaşına geldiğimde İtalyan antrenörüm Gjon Shyti ile çalışmaya başladım. Yedi yıldır da beraberiz. Bana inanılmaz bir disiplin kazandırdığını söylemeliyim. Çalışmalarımı Ankara'da Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi'nde (TOHM) sürdürüyorum. Okul ve yüzme -hatta bunu tüm sporlar için söyleyebiliriz- bir arada gitmiyor. Çok zorlayıcı oluyor. Ancak okulum Nermin Mehmet Çekiç Anadolu Lisesi'ndeki tüm hocalarım ve yönetim bana yardımcı oluyor. Onlara spor kariyerime katkıları için teşekkür ediyorum."
Peki ya gelecekte ne olacak? Merve Tuncel'in hedefi net: "Olimpiyatlar her sporcunun hayali olduğu gibi benim de en büyük hedefim. 2021 yılında düzenlenen Tokyo Olimpiyatları'nda yer alma şansım oldu. Yani Olimpiyatlar'ın nasıl bir heyecan olduğunu yaşayarak tatmış oldum. Yüzme branşı özelinde konuşursak ülkemizde henüz final görmüş bir sporcu yok. Eğer kota alıp katılabilirsem benim Paris'teki hedefim ilk sekize girip finale kalmak olacak. Paris'te kürsü olabilir mi? Çok çalışıp şansımı zorlayacağım." Başkent Ankara, hepimizin için önemli bir şehir. Peki hayatı suda geçen bir sporcuya göre, içinde deniz olmayan bir kentte yaşamak nasıl bir his? "Ankara'yı seviyorum ama bir esprisi yok" diyerek söze giriyor Merve Tuncel: "İstanbul'u da seviyorum, güzel bir şehir. Denizi görmek bile bu şehrin en cezbedici yani."
"SUYUN İÇİNDE NEFES ALIYORUM"
"Su bu kadar önemli mi peki senin için?" diye soruyorum: "Su artık benim hayatım. Herkes suyun dışında nefes alır ama ben suyun içinde nefes alıyorum. Yaşadığımı hissediyorum. Suyla temas etmediğim bir gün bana çok boş, anlamsız geliyor. Başarımın sırrı yok. Tek bildiğim çok çalışmak. Eğer iki gün suya girmezseniz, su hissi denen hassasiyetinizi kaybediyorsunuz. Bu da bizi gelecek antrenmanlarımızda olumsuz etkiliyor" diye cevap veriyor soruma. Peki hiç "Yeter artık bu sabah da biraz uyuyacağım, bu kadar madalya aldım, buna hakkım var" diye düşünmüyor mu? Gülüyor Merve Tuncel "Böyle bir şey, bir yerden sonra aklınıza gelmez. Hiç antrenmana gitmediğim olmadı. Çünkü bunu yaparsanız fiziki kaybınızdan önce motivasyon konusunda zarar görür, kendinizi suçlarsınız. Bu da bir sporcunun asla yaşamaması gereken bir süreçtir. Benim sezon arası tatilim bile 10 gün. O günlerde yüzmesem de mutlaka suyun içinde olurum. O aradan sonra hemen tekrar başlarım. Haftada 11 tane su antrenmanı oluyor. Sabah beşte kalkıp antrenmana gidiyorum. Okuldan sonra tekrar çalışmak için havuza gidiyorum. Günümün altı saati havuzda geçiyor."
SABAH 5'TE BENİ KARAKIZ MUTLU VE KELEBEK UĞURLUYOR
Kalktığında ilk işi ne oluyor Merve'nin? Anlatıyor: "Uyuduğum odamın mutlaka hiç ışık olmayan karanlık bir ortam olmasını isterim. Bu karanlık, uykunun kalitesini belirler çünkü. Bu yüzden uyanınca ilk işim perdeleri açmak olur ama genelde beni kapkara bir ortam bekler. Ama bu karanlıkta evde çıkarken günümün en güzel kısmı, sokak köpeklerinin beni selamlamasıdır. Hemen ayaklarıma dolanır, boynuma sarılırlar. Mutlu, Karakız ve Kelebek; bana arabaya kadar eşlik edip uğurlarlar."
MADDİ DESTEK KADAR PSİKOLOJİK YARDIM DA ÖNEMLİ
Merve Tuncel'in şu an ilk hedefi aralık ayında Avustralya'da düzenlenecek Dünya Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası... Bu şampiyonanın önemi, Merve'nin ilk kez büyükler kategorisinde katılacağı yarış olması: "Ülkemizde yüzme hâlâ çok destek gören bir spor değil. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nin (TMOK) her daim eli üzerimizde. Her türlü sorunumuzla yakından ilgileniyorlar. Sponsorumuz İş Bankası da sadece maddi destek vermekle kalmayıp psikolojik olarak da yanımızda duruyor. Bu da yoğun şampiyona takviminde biz sporcular için çok önemli. İlk kez büyükler kategorisinde yarışacağım için Melbourne'deki yarışmalar büyük önem taşıyor. Ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek için elimizden geleni yapacağız."
18 MADALYA KAZANDI
Son iki ayda katıldığı beş uluslararası organizasyon için üç kıtada beş farklı şehre seyahat edip 27 bin kilometre yol kat eden Merve Tuncel; 13'ü altın toplam 18 madalya kazandı.
MERVE'DEN KISA KISA
Sporcu olarak kendi branşımda dünya ve Avrupa şampiyonu İtalyan Simona Quadarella'yı çok beğeniyorum. Yüzme bir takım işi. Ailem, hocam, antrenörüm olmasa ben bu yola asla çıkamazdım. Çocuğumun sporcu olmasını düşünür müyüm bilmiyorum ama yüzücü olmasını istemem sanırım, çünkü çok zor. Normalde kendi ruh halime göre Kenan Doğulu, Yalın, Hadise dinlerim ama yarışlardan önce tek tercihim Adele oluyor. Takım sporlarında olmaktansa bireysel sporu daha çok seviyorum. Bir hatam olduğunda bedelini kendim ödemek isterim çünkü. Yarışmalar, şampiyonalar nedeniyle çok sık uçtuğumuz için artık uçuş korkusu falan kalmadı. Türbülanslar karadaki kasisler gibi geliyor artık. En son okuduğum kitap Psikolog Ayşe Bilge Selçuk'un yazdığı Her Koşulda İnsan'dı. Yüzme sporu yapmasam yine bir su sporu olan atlama dallarıyla ilgilenirdim. Atletizmi izlemeyi çok seviyorum. Ara sıra voleybol oynuyorum iyi bir tekniği olduğunu düşünmüyorum. Mutfakla aram fena değildir, her türlü yemeği yapıyorum. Ama benim yumuşak karnım tatlı. Sabah akşam tatlı yiyebilirim.