Ulusal düzeyde ilgi gören olay Ellen'in 11 yaşında bakıcı olarak çalışmasıyla başladı. Bu süreçte sürekli kendini yorgun ve uykulu hisseden Ellen, aynı sebepten dolayı işinden de oldu.
Yerel bir hastaneye başvuran aile Ellen'in sorununa karşı doktorların bile cevapsız kaldığı 4 aylık bir süreçle sonuçlandı. Bu süreçte başının arkasında apse ve omurga hastalığını işaret eden semptomları bulunsa da kesin bir tanı konulamadı.
Dönemin hekimlerinin tedavi edilemez olarak nitelendirdiği Ellen, taburcu edilerek evine gönderildi. Ancak evdeki ikinci gününde daha uykulu hissetmeye başlamasının yanı sıra bir dizi nöbet geçirdi.
1871 yılının Mart ayında hastaneden taburcu edilen Ellen, aynı ayın 17'sinde daha fazla uyanık kalamayarak sol tarafına dönüp uykuya daldı. Yıl içerisinde küçük kızı evinde ziyarete gelen doktor ise her seferinde hiç kımıldamadan aynı şekilde uyuduğunu gözlemledi.
Ellen'in annesi de uyuduğu süre boyunca hiç hareket etmediğini iddia etti. Ülkenin dört yanından gazeteciler, tıp uzmanları ve daha birçok kişi de ziyarete geldi ve köy de Ellen ile alınmaya başladı.
Mart 1873'te Ellen'ın açlıktan öldüğünü düşünülse de annesi günde üç kez verdiği çay ve sütle büyük ölçüde beslenmesini sağlanmıştı. Yaklaşık 15 ay sonra annesi ararot vermeye çalışırken Ellen'ın çenesi kilitlendi. Bu durumun ardından ise annesi iki kırık dişinin arasında yerleştirdiği oyuncak bir çaydanlığın ağzıyla kızını beslemeye devam etti.
Başta öldüğü düşünülen kızın sürekli uyumasına karşın sağlıklı görüntüsü ve atan nabzı doktorların komaya girdiğine karar kılmasına neden oldu.
Ellen 21 yaşında uykusundan uyandığında ise maalesef annesini 5 ay önce kalp krizinden kaybetmişti. Narkolepsi tanısı konan Ellen, her ne kadar genç bir kız gibi görünse de uyuduğu süre boyunca akranlarından geride kalması ve eğitim alamaması hiç değişmemesine yol açtı. Bu nedenle 21 yaşında uyandığında aslında 11 yaşında gibi davranıyor ve konuşuyordu.
Ardından geçen yıllarda hayatını kuran ve evlenen Ellen'in 6 çocuğu oldu ve 1901 yılında hayatını kaybetti.