Vücudumuz karmaşık bir sistemdir ve açlık hissi, sadece mide boşluğunun dolu olup olmamasına bağlı değildir. Yemek yediğimizde, midemiz doymuş olmasına rağmen hala açlık hissiyle karşılaşabiliriz. Bu durum birçok kişi için oldukça rahatsız edici olabilir ve genellikle anlam verilemeyen bir durum olarak algılanabilir. Siz de yemek yediğim halde aç hissediyorum diyorsanız, tokken aç hissetmek ve doymama hissinin sebeplerini bilmeniz yardımcı olabilir.
Normal durumlarda, yemek yedikten sonra doyum hissi yaşarız. Bu doyum hissi, açlık hissinin azalmasıyla birlikte ortaya çıkar ve vücut, yeterli besin aldığını ve enerji depolarının dolduğunu hisseder. Yemeğin ardından aç hissetmek, vücudun bazı sinyallerini yanlış yorumlaması veya belirli faktörlerden dolayı ortaya çıkabilir. Bu hissiyatın ardında birden fazla neden olabilir. Bunlardan ilki, yediğimiz yiyeceklerin besin değeridir. Aldığımız yiyecekler yeterince besleyici değilse, vücut gereksinimlerini karşılayamayabilir ve bu da daha fazla yemek arzusuyla sonuçlanabilir. Özellikle işlenmiş gıdalar veya yüksek oranda şeker ve yağ içeren besinler, kısa süreli doyum hissi verirken daha sonra tekrar açlık hissi oluşturabilir. Yemek yerken yeterince çiğnememek veya yeme sürecini hızlandırmak, mideye zaman tanımamak ve doyum hissi oluşturamamak anlamına gelebilir. Bu nedenle hızlı yemek yemek doymama hissine sebep olabilir. Duygusal durumlar da açlık hissiyle karıştırılabilir. Stres, endişe, üzüntü gibi duygusal durumlar bazen gerçek açlık hissiyle karıştırılabilir ve bu da ihtiyaç duyulmadığı halde yeme isteğine yol açabilir. Bu durumları yaşamamak adına, yeterli sıvı alımına dikkat etmek önemlidir. Susuzluk hissi, açlık hissiyle karışabilir ve bu da daha fazla yemek yeme isteği uyandırabilir. Yemek yedikten sonra aç hissetme durumu genellikle birkaç değişiklikle düzeltilebilir. Daha sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıkları geliştirmek, besin değeri yüksek yiyecekleri tercih etmek gibi adımlar bu durumu önlemeye yardımcı olabilir.
Leptin direnci de sürekli açlık hissiyle yakından ilişkilendirilir. Vücuttaki leptin seviyelerindeki dengesizlik veya beyindeki leptin sinyallerine karşı duyarsızlık, tokluk hissinin oluşmasını engelleyebilir. Normalde, leptin hormonu, yedikten sonra tokluk hissi oluşturarak yiyecek tüketimini durdurur. Leptin direnci durumunda, beyin bu sinyalleri doğru şekilde alamaz ve kişi sürekli aç hisseder. Leptin direnci olan kişiler, vücutlarındaki leptin seviyeleri normal olsa bile tokluk hissi yaşamakta zorlanabilirler. Bu durum, beyindeki leptin algılayıcılarının etkinliğinin azalmasından kaynaklanabilir. Leptin direncinin yol açtığı sürekli açlık hissi, kişinin kilo alımını etkileyebilir ve kilosunu dengede tutma çabalarını sabote edebilir. Bu nedenle, leptin direncinin yönetilmesi, tokluk hissi ve açlık kontrolünün sağlanması için önemlidir. Doğru beslenme, düzenli egzersiz ve düzenli uyku gibi yaşam tarzı değişiklikleriyle bu durum kontrol altına alınabilir ve leptin direncini azaltılabilir.