İltihaplanmanın püf noktası ile ilgili olarak Robin Foroutan, iltihabın dağılmadığında, "kaynayan bir alev" haline geldiğini belirtti. Kontrolsüz bir şekilde devam eden iltihaplanma; sürekli yorgunluk, sağlıklı dokularda hasar, astım, tip 2 diyabet, bağışıklık rahatsızlıkları ve kanser gibi hastalıkların riskini artmasına neden olabilir.
İltihaplanma seviyesini düşürmek için mutlaka beslenme sistemine dikkat etmeniz gerekiyor. Uzman Diyetisyen Ginger Hultin; kronik iltihaplanmayı, kısmen belirli gıdaların aşırı miktarda kronik tüketiminden kaynaklandığını, mükemmel bir şekilde yemek zorunda olmadığını dile getiriyor. Bir tane çikolata yemek, iltihaplanmaya sebep olmasa da genel düzen ve beslenme kalitesini bozabilecek düzeyde sürekli kötü beslenme, kronik hale hale getirebilir. İşte iltihaplanmayı tetikleyen o besinler…
MANGALDA IZGARA ET
Mangalda pişirilen et, kömür izleri ve yanmış kenarlarla birlikte yiyecekte, heterosiklik aminler (HCA), yağ ve proteinin oksitlenmesine neden olarak oksidatif strese ve hücresel hasara neden olan bileşikler içerdiğine dair ipuçları bulunur.
Herhangi bir hayvansal proteini yüksek sıcaklıkta pişirmek HCA'lar oluşturabilir, ancak kırmızı et, bu noktada en büyük tehlikedir. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı, kırmızı eti, insanlar için bu nedenle "kanserojen" olarak nitelendiriyor.
Yüksek ateşte pişirilen etler, genellikle yağlarla birlikte oluşan ve yemeğinizin yüzeyine tutunan bir dumana neden olan hidrokarbonlar (PAH) içerir. PAH, aynı zamanda sigara dumanı ve araba egzoz dumanlarında da bulunur.
Eğer mangalda pişmiş et seviyorsanız, limon suyu, taze otlar ve baharatlarla birlikte marine ederek pişirebilirsiniz. Karabiber, kekik, fesleğen, adaçayı gibi baharatlar, iltihaplanma riskini azaltan faydalı antioksidanlar yönünden oldukça zengindir.
İŞLENMİŞ ET
Salam, sosis veya sucuk tüketmeden önce mutlaka iki kez düşünmeniz gerekiyor. İşlenmiş et, yüksek doymuş yağ içeriğinden başlayarak birkaç nedenden dolayı iltihap oranını yükseltir.
Doymuş yağ, vücuttaki yağ dokusunu daha iltihaplı hale getirir. Bu gıdalar ise ayrıca nitrozaminlere dönüşebilen ve mide kanseri riskini de artırabilen bir bileşik olan yüksek düzeyde sodyum nitrit içerir. Ayrıca, özellikle yüksek ısıda pişirildiklerinde gelişmiş glikasyon (AGE) adı verilen bir sürece neden olurlar. AGE ise oksidatif strese ve iltihaplanmaya neden olarak maküler dejenerasyon adlı görme kaybıyla sonuçlanan bir hastalığın yanı sıra Alzheimer gibi yaşa bağlı hastalıkları da hızlandırır.
International Journal of Epidemiology'de yayınlanan 2020 tarihli büyük bir araştırma, yüksek miktarda kırmızı ve işlenmiş et alımının daha yüksek kolorektal kanser riski ile güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu tespit etti.
KIZARMIŞ YİYECEKLER
Trans yağlar, bu noktada en önemli noktalardan biridir. Fakat her ne kadar trans yağın kullanılması kısıtlansa da, bir patates kızartması, sizin için sağlıklı hale gelmez. Foroutan, yiyeceklerin kızartıldığında ve özellikle çoğu restoranda olduğu gibi aynı yağın tekrar tekrar kullanılarak üretilen bu yemeklerin, iltihaplı moleküllere sebep olduğunu belirtiyor.
ŞEKERLİ YİYECEK VE İÇECEKLER
Hultin, şekerin her zaman iltihaba neden olmadığını, ancak yüksek miktarda ilave şeker tüketiminin iltihaplanmayı artırabileceğini belirtti.
Araştırmalar, günlük kalorilerinin %20'sini şekerli içeceklerden alan kişilerin, iltihaplanma belirtisi olan C-reaktif protein düzeylerinin yüksek olduğunu ortaya koydu. Eklenen şekerin kalorisi yüksek, ancak besin değeri düşük olduğu da biliniyor. Bu nedenle çok fazla şeker tüketimi, kilo almayı kolaylaştırırken obezite ve kronik iltihaplanma sürecini de tetikler.
Amerikan Kalp Derneği, günlük ilave şeker alımının erkekler için günde 9 kaşığı, kadınlar için ise 6 kaşığı geçmemesi gerektiğini vurguluyor.