30 yaşından itibaren vücudumuzda ortaya çıkan değişimler, aynı zamanda kendimizi tanımanın en önemli yollarından biri. İşte bağışıklık sisteminden tat duyusuna kadar ortaya çıkan o değişimler.
BEYNİNİZ KÜÇÜLMEYE BAŞLAR
Yaşlandıkça beynin belirli kısımları küçülür. 30 yaşından sonra günde yaklaşık 50.000 nöron kaybeder. Ancak paniğe kapılmak için bir neden yok çünkü beynimiz nasıl adapte olacağını biliyor. 40 yaşından sonra beynin hacminin yaşla birlikte her on yılda yaklaşık% 5 oranında azaldığı da tespit edildi. Bunlar hafızayı, özellikle de epizodik hafızayı etkiler.
DAHA AZ TERLERSİNİZ
Kadınların yaşla birlikte farklı şekilde terlemeye başladığını bilmek oldukça ilgi çekici. Bazı değişiklikler menopozla, yani sıcak basmasıyla ilgilidir, ancak aynı zamanda ter bezlerinin (çoğunlukla kol altında olanların) yaşla birlikte küçüldüğü ortaya çıktı. Sonuç olarak, daha az hassas hale gelirler ve ter üretimini azaltırlar.
DAHA SEYREK SOĞUK ALGINLIĞI YAŞARSINIZ
Yaşlandığımızda hapşırma ve öksürük daha az olur. Orta yaşa geldiğinizde, zaten birçok hastalığa yakalandınız ve bağışıklık tepkiniz daha gelişmiş hale geldi. Bu nedenle vücudunuza girecek birçok virüs ve bakteriye karşı tanıdık hale gelen bağışıklık sisteminiz, daha az soğuk algınlığı geçirmenizi sağlıyor.
TAT DUYUSU ZAYIFLAYABİLİR
Tat alma duyunuz yaşla birlikte azalabilir ve bu nedenle yemeye daha az ilgi duyabilirsiniz. Çoğu insan, özellikle 60 yaşından sonra tat alma tomurcuklarının bir kısmını kaybeder. Bu nedenle, yaşlı insanlar genellikle şeker ve tuz oranı yüksek yiyecekleri daha fazla yerler. Aynı şey koku alma duyunuzda da meydana gelir.
KAS YOĞUNLUĞUNUZ AZALIR
Yaşlanmanın en belirgin etkilerinden biri kas kütlesi kaybıdır. 30 yaşından sonra her on yılda yaklaşık% 3-8 azalır. Bu oran 60 yaşından sonra daha da azalır. Fakat yaşam stili, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ile kas oranını ve iskelet yapısını daha sağlıklı olarak muhafaza edebilirsiniz.
METABOLİZMANIZ YAVAŞLAR
Araştırmacılar, metabolizmamızın yaşla birlikte stabilize olduğunu ve en kritik dönemin 50-60 yaş civarında olduğunu öne sürüyorlar. Metabolizma, 80'den sonra yavaşlar ve sonunda stabilizasyon sürecini bitirir. Bu durum, kilomuzun büyük değişikliklere uğramayacağı anlamına gelir. Daha az kalori yakacağız ama aynı zamanda yaşlandığımızda gençlere göre daha az yemek yiyecek olmamız sayesinde kilomuzu koruyabileceğimiz anlamına geliyor.
KİŞİLİĞİNİZ OTURUR VE OLDUĞUNUZ KİŞİ HALİNE GELİRSİNİZ
Ergenlik yıllarınızı çok duygusal bir durumda geçirdiyseniz ve 20'li yaşlarınız dünyaya bir şeyler kanıtlamaya çalıştığınız bir dönemse, 30 yaşından sonra tüm bu süreci atlatmış olur ve kendinizi çok daha iyi hissetmeye başlayabilirsiniz. Araştırmacılar, kişiliğimizi stabilize etme sürecinin 30 ila 50 arasında gerçekleştiğini öne sürüyor.
TIRNAKLARINIZ DAHA YAVAŞ UZAR
Araştırmacılar, gençken tırnaklarımızın hızlı uzadığını keşfettiler. Bu, ilk olarak tırnakları günde 0.123 mm oranında büyüdüğünü gözlemleyen Dr. William Bean tarafından fark edildi. 67 yaşından sonra bu oran günde 0.095 mm'ye düştü. Tırnakların uzama hızındaki değişikliklere kan dolaşımının yavaşlaması neden olabildiği düşünülüyor.
DİŞLERİNİZ DAHA AZ HASSAS HALE GELİR
Dişleriniz de daha az hassas hale gelir ve bunun nedeni dentin (sert iç doku) yaşla birlikte, bir dişin diş minesi ile merkezi sinir arasında güçlenir. Bu güçlenme, hassasiyet kaybına neden olur.
DAHA MUTLU HİSSEDERSİNİZ
İyi bir çocukluk geçirdiğimizde genellikle hayat hakkında iyi hissedebiliriz. Daha sonra bu his azalır ve bu da sizi kriz moduna sokabilir. Geleneksel olarak yaşlanma, fiziksel ve psikososyal durumda bir düşüş dönemi olarak görülmüştür, ancak araştırmacılar aslında yaşlandığımızda daha mutlu ve daha memnun hissedebileceğimizi keşfettiler. Daha az depresyon ve daha fazla iyimserlik hali de kayıtlar altına alındı.