İnsanı, diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği hiç şüphesiz ki aklı. Aklını kullanabilme yetisi insana, eşsiz bir medeniyet kurma imkanını da sunmuştur. Her milletin kendine has kültürel ve medeniyet birikimi vardır. Fakat, tıp alanındaki birikim ve gelişim insanlığın ortak aklının bir sonucudur. 21. Yüzyıl insanı olarak hepimiz, tıptaki olağanüstü gelişmelere şahitlik ediyoruz. İmkansız denilen nice şey, insana bahşedilen akıl sayesinde, 'mümkün' hale gelebiliyor. Son dönemlerde, 2030 yılından sonra tıpta, çok daha farklı gelişmelerin yaşanacağına dair söylemleri yahut teorileri elbette birçoğumuz duymuşuzdur. Ya da bir vesile ile okumuşuzdur. SABAH Pazar ekibi bu sorunun peşine düştü. İşi uzmanlarına sordu. Tıp alanında gelecekte bizi neler bekliyor? Buyurun hep birlikte okuyalım...
Prof. Dr. Ender Dulundu İstanbul Üniversitesi / Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
UZUN YAŞAM HAYAL DEĞİL!
19. yüzyılda dünya genelinde ortalama yaşam süresi 28-32 yaş aralığındaydı. 1950 yılında 45-48 yaş aralığındayken, Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre 2019 yılında bu değer 73.4'e ulaşmış ve yakın zamanda yapılan çalışmalarda yaşam süresi 80 yılı aşmış durumdadır. Bilim insanları 2050 yılına kadar dünya çapında yaşam beklentisinin erkeklerde beş, kadınlarda ise dört yıl artacağını öngörüyor.
KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ TIP
Kanser ilacının bazı kişilerde daha iyi sonuçlar verirken bazı kişilerde etkisiz kalabildiğini görmekteyiz. Oysa artık genomik ve biyoteknolojik gelişmeler, bir bireyin genetik yapısına ve tümörün biyolojik karakterine göre uyarlanmış kişiye özel tedavi planlarına olanak sağlamaktadır. Bu şekilde daha az yan etkiye sahip daha etkili ve hedefe yönelik tedaviler mümkün hale gelmektedir. Özellikle COVID- 19 salgını sonrasında daha çok benimsenmeye başlayan hastaların uzaktan takip edilmesine ve tıbbi verilerinin alınıp buna göre müdahale edilmesi olarak tanımlanabilecek telemedikal ve uzaktan izleme programları yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Bu amaçla uzaktan izleme cihazları, giyilebilir teknolojiler ile kişilerin hayati belirtilerini, fiziksel aktivitelerini, diğer sağlık ölçümlerini; örnek vermek gerekirse bazı kalp hastalıklarının gerçek zamanlı kontrolünü mümkün hale getirmekte ve gerektiğinde sağlık hizmeti sağlayıcılarına veri aktarımı sağlayarak acil durumlarda hızlı ve etkin müdahaleye imkan tanımaktadır.
YAPAY ZEKANIN TIPTA KULLANIMI
Uygulamalarıyla yapılan çalışmalarda bu teknolojiler büyük miktarda veriyi hızlı ve doğru bir şekilde analiz ederek klinikte uygulamaların planlanmasına destek olmaktadır. Hızlı analiz teşhise yardımcı olacağı için sonuçları tahmin ederek tedavi planlarını kişiye ve hastalığa en uygun şekilde planlamak mümkün hale gelebilecek. Yine aynı şekilde sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklikle tıbbi eğitim, cerrahi planlama ve hasta rehabilitasyonu için kullanılabilmekte ve bu teknolojiler hastaların tedavilerini ve sonuçları olumlu yönde etkilemektedir.
GEN TEKNOLOJİSİ
Genetik bozuklukların tedavilerinde devrim yaratma potansiyeline sahip CRISPR teknolojisi ile kişinin DNA'sında hassas düzenlemelerle ekleme ve çıkarma yaparak DNA dizilimini değiştirme yolu ile daha önce tedavisi mümkün olmayan genetik hastalıkların tedavisini mümkün hale getirebilmektedir. Mikrobiyom olarak adlandırdığımız ortam vücudumuzda bulunan, hem yararlı hem de potansiyel olarak zararlı mikroplardan oluşur. Son zamanlarda insan mikrobiyomu ve sağlık üzerindeki etkisi üzerine yapılan çalışmalarda da sindirim sistemi bozukluklarından ruh sağlığı sorunlarına kadar pek çok rahatsızlık için yeni tedavilerin gelişmesine ışık tutacak sonuçlar elde edilmiştir.
REJENERATİF TIP
Rejeneratif tıp; sıklıkla kök hücre tedavisi yöntemi ile hasarlı doku ve organların onarımı veya yenilenmesi için umut vadediyor. Bu yaklaşım özellikle kalp hastalıkları, omurilik yaralanmaları ve dejeneratif hastalıklar başta olmak üzere organ nakli de dahil pek çok hastalığın tedavisinde çığır açma potansiyeline sahiptir. Gelişmiş protezler, implantlar ve hatta üç boyutlu yazıcılarla elde edilen biyo baskılı doku ve organlar hasar görmüş veya kullanılamaz haldeki doku ve organların yerini alabilir. Hatta doku ve kültürleriyle veya genetiği değiştirilmiş farklı canlı türlere ait organların insanda organ nakillerinde kullanılması mümkün hale gelecektir. İmmunoterapi ile vücudun bağışıklık sisteminde görevli hücreler kanserle savaşmak için kullanılmakta ve kanserle tedavide büyük umutlar vadetmektedir. Halen bu alanda süren araştırmalar ve gelişmeler çeşitli kanser türleri için daha etkili tedaviler sağlamakta geleceğe dönük umut vaat etmektedir. Tıbbi teknoloji, cerrahi ve medikal alandaki gelişmeler ışığında kısaca değinmeye çalıştığım tüm bu yenilikler son yıllarda yaşam beklentisinin artmasına katkıda bulunduğu gibi gelecekte de insan ömrünü uzatmak için umut vaat etmektedir.
Op. Dr Ali Yeniocak
DAHA GÜZEL VE UZUN YAŞAM MÜMKÜN
Estetik cerrahi ve müdahalelerin tüm dünyada çok hızlı bir şekilde arttığı bir dönemdeyiz. Hem operasyon sayısı açısından hem de ilk kez küçük müdahale adını verdiğimiz botoks- dolgu gibi işlemlerini uygulayan kişi sayısı gitgide artıyor. Küçük müdahalelerde ise botoks uygulaması zirvedeyken, özellikle yüze yapılan kök hücre uygulamalarının artacağı on görülebilir. Her şeye rağmen hastalarımızın günübirlik iş ve yaşamlarını aksatmayan küçük işlemlere olan ilgisi hep olacaktır. Tıptaki gelişmelerle insanın ömrü uzarken, daha uzun yaşayanların güzel olma arzusu da devam edecektir.
Prof. Dr. Alper Yurci
HEPATİT B VE C AZALARAK BİTECEK
1960'lı yıllarda fleksibl endoskopinin geliştirilmesinden yapay zekadaki son gelişmelere kadar teknolojideki yenilikler gastroenterolojiyi ileriye taşımaya devam ediyor. Bir kişinin genetik yapısı (genom) ile birlikte, proteinlerin (proteom), metabolizmanın (metabolom) ve bağırsak mikroflorasının (mikrobiyom) analiz edilmesine multiomik profilleme denir. Klinik, görüntüleme ve multiomik veriler yapay zekaya entegre edildikçe siroz ve inflamatuar barsak hastalığı gibi karmaşık hastalıkların teşhis ve tedavisinde iyileşmeleri görebileceğiz. Yine sindirim sistemi kanserlerinin erken tespitini amaçlayan yapay zeka tabanlı modelleri yaygın olarak kullanmaya başlayacağız. Böylece genetik, moleküler veya immünolojik profillere dayalı kişiselleştirilmiş tedavilere olanak tanıyan kişiselleştirilmiş tıbbın gastroenterolojide giderek daha önemli bir rol oynayacağı beklenmektedir. Gastroenterolojinin önemli bir kısmını oluşturan karaciğer hastalıkları (Hepatoloji) perspektifinden bakıldığında ise dünya için büyük problem oluşturmuş, siroz ve karaciğer kanserine ilerleyen bulaşıcı sarılıkların (viral hepatitler) gün geçtikçe azalması beklenmektedir. Bu bağlamda hepatit B'nin aşısının geliştirilmiş olması ve rutin aşılamanın ülkemizde 1998 den beri uygulanması sayesinde hepatit B enfeksiyonu gün geçtikçe azalacak olup hepatit B'ye bağlı siroz ve kanserlerin 2050 ye kadar sorun olmaya devam ettikten sonra artık kaybolması beklenmektedir. Bir diğer sorun hepatit C içinse 2010 dan sonra kullanıma giren yeni antiviral ilaçların kullanımın yaygınlaşması ile artık 8 haftada hastalık tamamen yok edilebilmektedir. Benzer şekilde hepatit C sorunu da azalarak bitecektir.
Prof. Dr. Meral Günaldı
HASTALIKLARA BAĞLI ÖLÜMLER AZALIYOR
Ortalama yaşam süresi giderek artmaktadır. Diyabet, hipertansiyon, kalp hastalıkları gibi kronik hastalıkların büyük oranda tedavi edilebilir olması, bu hastalıkların komplikasyonlarının artık daha az görülmesi, ölüm oranlarında azalma ile son yüz yılda ortalama yaşam süresini uzatmıştır. Neyse ki onkolojik tanılarda gelişmiş görüntüleme teknikleri (düşük dozlu CT taramaları, MRI) sayesinde tarama yöntemleri ile erken tanı konulup, erken dönemde tedavi şansının yakalanmasını sağlamıştır. Diğer taraftan ileri evrede tanı konulan vakalarda ise yine ileri moleküler genetik ve patolojik testler sonucunda hedefe yönelik tedavilerle uzun sağ kalımlar elde edilmektedir.
KİŞİYE ÖZGÜ TEDAVİ ARTACAK
Tüm kanserlere bağlı ölüm oranları 1991'den bu yana yüzde 33 azalma göstermiştir. Burada en önemli faktörlerin meme, kolon ve prostat kanserinde kullanılan tarama yöntemleri ile erken dönemde teşhis edilmesi ve sonrasında uygulanan koruyucu tedavilerin faydası olarak bildirilmiştir. İnsan genetik yapısının gizemlerinin her geçen gün daha büyük oranda çözüme kavuşturulması nedeniyle gelecekte kişiselleştirilmiş tıp, genetik mühendislik, CRISPR gibi gen düzenleme teknolojileri daha fazla kullanılacak yöntemler olacaktır. Standart tedavilerin yerini kişiye özgü tedaviler alacaktır. Farmakogenomik testler sonucunda hastaların genetik profillerine dayalı yöntemlerin, tedavinin etkinliğini artırılacağı ve yan etkileri azaltılacağı düşünülmektedir. Yakın gelecekte beklenen bir diğer gelişme, biyoteknoloji, hücresel tedaviler ve kök hücre tedavi teknolojileri ile hasarlı dokuların ve organların yeniden oluşturulması olacaktır. Ayrıca nanoteknolojide hızlı gelişmeler baş döndürmekte ve gelecekte ulaşılacak yeni nanoteknoloji yöntemleri sayesinde hızlı, dengeli, hedefe yönelik ve daha öngörülebilir tedavilerin uygulanabileceğini göstermektedir. Nanoteknolojinin sadece tedavide değil, teşhis yöntemlerinde de kullanımının artacağı beklenmektedir.
2030'A BUGÜNDEN BAKIŞ
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı ve Dijital İletişim Araştırmacısı Prof. Dr. Ali Murat Kırık da, tıp alanındaki gelişmelerin dijital dünyaya yansımalarını anlattı: "2030 yılına dair perspektifler, teknoloji ve sağlık alanında önemli değişimler öngörmektedir. araştırmaları yaşam süresini uzatma potansiyeli sunmaktadır. Şimdi bunlara biraz bakalım.
Neuralink: Elon Musk'ın öncülüğünü yaptığı Neuralink projesi ise birçok tartışmayı beraberinde getirdi. insanların beyin ve bilgisayar arasında doğrudan iletişim kurmalarını sağlayacak çip teknolojilerini geliştirmeyi amaçlıyor. Bu tür beyin-çip arayüzleri, potansiyel olarak sağlık alanında devrim niteliğinde olabilirken, beraberinde önemli etik ve güvenlik endişelerini de getiriyor.
Derin Öğrenme ve Tanı: Yapay zeka, büyük veri analizi ve derin öğrenme algoritmaları kullanılarak tıbbi görüntülerden (örneğin, MRI, CT gibi) hastalıkların erken teşhisi yapılabilir. Bu teknolojiler, kanser gibi ölümcül hastalıkların daha erken aşamalarda teşhis edilmesine ve tedavi süreçlerinin daha hassas planlanmasına olanak tanır.
Genetik Mühendislik: CRISPR-Cas9 gibi yeni nesil genetik düzenleme teknolojileri, insanların genetik kodlarında doğrudan değişiklik yapabilme yeteneği sunar. Bu teknoloji, kalıtsal hastalıkların kökten çözümüne yönelik büyük umutlar vadeder. Örneğin, kanser gibi kompleks hastalıkların genetik seviyede tedavi edilmesi artık mümkün olabilir.
Anti-Aging Araştırmaları: Yaşlanma sürecinin moleküler düzeyde anlaşılması ve müdahale edilmesi, telomer uzunluğunun korunması ve hücresel yenilenme mekanizmalarının optimize edilmesi gibi çalışmalar, sağlıklı yaşlanmanın teşvik edilmesi için kritik öneme sahiptir. Bu alandaki ilerlemeler, yaşlanma belirtilerinin geciktirilmesi ve yaşam kalitesinin artırılmasına yönelik yeni stratejiler geliştirilmesini sağlar.
Robotik Cerrahi ve Tedavi Planlaması: Robotik cerrahi sistemleri, cerrahi müdahalelerin hassasiyetini artırırken, yapay zeka destekli tedavi planlama yazılımları ise hastaların bireysel sağlık verilerini analiz ederek özelleştirilmiş tedavi planları oluşturabilir. Bu teknolojiler, cerrahi süreçlerdeki hata oranını düşürür ve iyileşme süreçlerini hızlandırabilir.
Biyo-mühendislik ve Organ Üretimi: İnsan dokularının ve organlarının 3D biyobaskı ile üretilmesi, organ nakli bekleyenler için büyük bir umut kaynağı oluşturur. Bu teknoloji, özellikle organ bağışı sıkıntısı yaşayan ve uzun süre organ bekleyen hastalar için yaşam kalitesini artırabilir ve organ reddi riskini azaltabilir. Biyo-mühendislik teknolojileri genellikle yüksek maliyetlidir.