Kardiyoloji Bölümü'nden Dr. Öğretim Üyesi Göksel Güz, kalp çarpıntısı hakkında bilgi verdi. Dr. Güz, "Kalbin belli çalışma prensibi vardır ve kalp hep bir ritimde çalışması gerekir. 60 saniye içinde belirli sayıda kalp atımının, düzenli şekilde gerçekleşmesi hayati anlamda büyük önem taşır. İdeal nabız yetişkinlerde istirahat halindeyken 60-100 atıştır. Bazı durumlarda kalp atım hızı dakikada 100'ün üzerinde olabilmektedir. Kişinin kalp atışlarını hissetmesine çarpıntı denmektedir. Yani kalp atım hızının dakikada 100'ün üzerinde olması durumu çarpıntıyı işaret etmektedir" diye konuştu.
Özellikle stres ve anksiyete durumlarında çarpıntı ile sıklıkla karşılaşıldığını söyleyen Dr. Güz, şöyle devam etti:
"İçinde bulunulan deprem sürecinde de pek çok kişide çarpıntı durumuna rastlanmaktadır. Travmatik olaylar kişilerin kontrolleri dışında gelişen, yoğun korku yaratan olaylardır. Deprem gibi doğal afetler de kişilerde uzun süreli psikolojik etkiler yaratır. Bu etkiler de vücutta tepkilere de neden olabilir. Bunlardan biri de kalp çarpıntısıdır. Ancak bazı kişilerde stres, endişe ve korkuyla oluşan çarpıntının kritik kalp sorunlarından ayrılması gerekmektedir. Ritim bozukluklarını stres ve anksiyetenin yaptığı çarpıntıdan ayıracak bazı kritik noktalar vardır. Özellikle ritim bozukluklarında oluşan çarpıntılar ani başlangıçlı olur."
STRES ÇARPINTI ATAKLARINI TETİKLER
Dr. Güz, "Ritim bozukluğunda genelde göğüs ağrısı, nefes darlığı, bayılma, fenalık hissi, terleme de ek olarak görülebilir. Ayrıca kalp atışlarının yarışıyor gibi hızlanması, atımların aşırı yavaşlaması, kalp atışlarında düzensizlik hissedilmesi de ritim bozukluklarının belirtileri arasında sayılabilir. Stres ritim bozukluklarının da bir tetikleyicisi olabilir. Özellikle yoğun anksiyete dönemlerde patolojik olan taşikardi atakları tetiklenebilir. Bunların dışında devamlı stres durumu, kaygılı ruh hali, korku, uyku bozuklukları kişinin kalp atışlarında hızlanmaya neden olabilir. Bunlar ritim bozukluğunu her zaman işaret etmese de dikkatle takip edilmesi gereken durumlardır" ifadelerini kullandı.
RİTİM BOZUKLUĞU TEŞHİS EDİLMELİ
Aşırı strese neden olan dönemlerde ritim bozukluklarının normal çarpıntılardan ayırt edilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Güz, "Bu nedenle en yakın sağlık merkezlerindeki kardiyoloji birimlerine başvurulmalıdır. Mutlaka kişilere ekokardiyografi, kalp ultrasonu ve 24 saat kalp atışlarını takip eden ritim holter tetkikleri uygulanmalıdır. Eğer tetkiklerle ritim bozukluğu tespit edilirse elektrofizyolojik çalışma yapılarak kalbin elektriksel aktivitesini görmek; akabinde ablasyonla ritim bozukluğu tedavisini gerçekleştirmek gerekmektedir" dedi.
BAZI KİŞİLER RİTİM BOZUKLUĞUNA YATKIN
"Çarpıntı yakınması oluşturan bazı ritim bozuklukları doğuştan gelen bir zemin üzerinde ortaya çıkabilir" diyen Dr. Öğretim Üyesi Göksel Güz, "Doğuştan bir zeminin olması demek doğar doğmaz ritim bozukluğunun görülmesi demek değildir. Zemin varsa başka faktörlerin de etkisi ile ilerleyen yaşlarda ritim bozukluğu ortaya çıkabilir. Diğer taraftan doğuştan bir zemin olmasa bile altta yatan kalp hastalığına bağlı da ritim bozuklukları olabilir. Örneğin, kalp yetmezliğinde, kalp krizi sonrası hasar gören kalpte ritim bozuklukları görülebilir. Özellikle bu zeminde görülen ventriküler aritmiler hayati tehlike oluşturabilir. Sonuçta nasıl olursa olsun, ritim bozukluğu türünün adının koyulması, riskinin belirlenmesi ve tedavi edilmesi gerekir" diye konuştu.
YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ FAYDALI OLUR
Dr. Güz, "Eğer tetkiklerle herhangi bir sorun tespit edilemezse sinüs taşikardisi teşhisi konulabilir. Sinüs taşikardisinden korkulmaz ancak bazı hastalık gruplarında bunun da önüne geçilmelidir. Örneğin kalp yetmezliği gibi hastalıklarda sinüs taşikardileri önem taşımaktadır. Bu tür kalple ilgili hali hazırda sorunu bulunanların mutlaka tedavi edilmesi gerekli çünkü ritim bozukluğu ani kardiyak ölümlere de neden olabilmektedir. Bunun dışında strese bağlı meydana gelen çarpıntılarda stresi yönetmek, bu süreçte uyku düzenine dikkat etmek, kafeini azaltmak, sağlıklı beslenmek de faydalı olabilmektedir. Ayrıca medikal tedaviler de etki olumlu gösterebilmektedir" ifadelerini kullandı.