Vücudumuzun en önemli organlarından biri olan karaciğerin, kan dolaşımında ve bazı maddelerin vücudumuzda zararsız hale gelecek forma çevrilmesinde önemli rolü var. Protein sentezi, karbonhidratların depolanması, D vitaminin aktif hale gelmesi, demirin ferritin olarak depolanması gibi birçok önemli fonksiyondan sorumludur. Bu yüzden karaciğerle ilgili herhangi bir hastalıkta, bu hayati metabolik fonksiyonların birçoğunda aksaklıklar meydana gelebiliyor. Sağlıksız beslenme koşulları, kötü yaşam tarzı, bazı ilaçlar karaciğeri olumsuz etkiliyor. Karaciğerimizin ve dolayısıyla vücudumuzun sağlığını korumak için toksinlerden uzaklaşmak ve karaciğeri yenilemek önemli. Bu hafta son bilimsel bilgiler ışığında sizlere anlatacağım beş doğal besinle karaciğerdeki minimal hasarları yok etmek oldukça kolay.
DEVE DİKENİ HÜCRELERİ YENİLİYOR: Deve dikeni, faydaları ile Orta Çağ'dan bu yana şifalı bitkiler literatüründe kendisine yer bulmuş ve yüzyıllardır karaciğer hastalıkları tedavisinde doğal bitkisel ilaç olarak güvenle kullanılmıştır. Eski dönemlerde anne sütünü arttırmak için kullanıldığı bilinen deve dikeni, aslen karaciğere iyi geldiği için bu alanda kullanılmaya başlanmıştır. Safra kesesine de iyi gelen bu bitki ayrıca mantar zehirlenmeleri, yılan sokması, böcek ısırıklarının tedavisinde de kullanılmıştır. Yoğun olarak Akdeniz bölgesinde yetişir, sulak alanların çevresinde ve yüksek kesimlerde kolayca bulunabilmektedir. Deve dikeninin etken maddesi olan silymarin, çoğunlukla flavonolignanlar, taksifolin, quercetin gibi flavonoidler ve polifenolik maddeler olarak tanımlanan ve antioksidan özellik gösteren biyoaktif bileşiklerden oldukça zengindir. Bazı kimyasalların karsinojenik etkilerini engelleyerek vücudu toksinlere karşı korur, LDL ve kolesterol düzeylerini düşürür, ultraviyole ışınların tetiklediği oksidatif stres, inflamasyon, DNA hasarı gibi tehlikeli etkileri azaltır. Kemoterapi sırasında karaciğer hücrelerini koruyabilir ve kemoterapide kullanılan bazı ilaçların gücünü arttırabilir. Bir su bardağı suya bir çay kaşığı deve dikeni tohumunu koyun ve 10 dakika dinlendirip süzdükten sonra tüketin.
ŞERBETÇİ OTU KARACİĞER YAĞLANMASINI ÖNLÜYOR: Şekli kozalağa benzetilen sert tüyleri olan şerbetçi otu bitkisi, ülkemizde en çok Bilecik ve Bursa çevresinde yetiştiriliyor. Sağlığa yararları sayesinde son zamanlarda dikkatleri üzerine toplayan bu bitki, bağışıklığı güçlendirmesinin yanı sıra karaciğer üzerinde de olumlu etkileri bulunuyor. Şerbetçi otu, içeriğinde bulundurduğu ksantohumol isimli flavonoid sayesinde karaciğerde yağlanmanın önüne geçerek oluşabilecek karaciğer hastalıklarıyla mücadele ediyor. Kızartmalar, fast-food'lar, hazır yiyecekler, şarküteri ürünlerinin tüketimi gibi sağlıksız beslenme alışkanlıklarının neden olduğu hepatik stetatoz dediğimiz karaciğerde yağ birikiminin oluşumunu ve ilerlemesini engellediği yapılan çalışmalarda kanıtlanmış. Ayrıca fazla miktarda yağ içeren diyetlerin neden olduğu kilo artışını engellediği ve yüksek kan şekeri seviyelerini de düşürdüğü görülmüş. Şerbetçi otu, karaciğer yağlanmasını önlemenin dışında karaciğer hastalıklarında yükselen AST, ALT enzimlerini düşürürken karaciğer dokusunda süperoksit dismutaz, katalaz, glutatyon peroksidaz gibi antioksidan enzim seviyelerini de yükselterek karaciğer hasarını da önlüyor. Bir bardak kaynar suyun içine 1 tatlı kaşığı şerbetçi otunu atıp 15 dakika kadar demledikten sonra karaciğer koruyucu çayınızı içebilirsiniz.
ENGİNAR KARACİĞERİ TEMİZLİYOR
Enginar, geleneksel tıpta yüzyıllar boyunca spesifik bir karaciğer ve safra kesesi ilacı olarak kullanılmıştır. Genellikle bir sebze olarak kabul edilse de deve dikeni türü olan enginarın aktif maddesi sinarindir ve en fazla bulunduğu yer yapraklarıdır. Sinarin de, deve dikeni etken maddesi olan silymarine benzer şekilde karaciğeri koruyucu ve yenileyici etkiler gösterir. Toksinler vücudumuza girdiğinde karaciğere taşınır. Karaciğerdeki birtakım enzimler sayesinde bu toksinler etkisiz hale getirilerek safra tuzu olarak atılır. Sinarin ise koleretik etki dediğimiz karaciğerden safra salgılanmasının hacmini ve miktarını arttıran özellik gösterir ve safranın karaciğerden atımını arttırarak toksin yüklü safranın sindirim sistemine hızla ulaşmasını ve dışkıyla atılmasını sağlar. Karaciğer, akciğer, bronşlar ve safra kesesinde biriken nikotini vücuttan atması nedeniyle sigarayı bırakan kişilerin vücut temizliği için ideal besinlerden biridir. Ayrıca enginar içerdiği sinarin ve kafeik asit gibi fenolik bileşenler sayesinde toksinlerin karaciğerde yarattığı hasarı engelleyerek yüksek düzeyde olan AST ve ALT enzimlerini düşürür.
PROPOLİS HASARI ENGELLİYOR
Arı tutkalı olarak da bilinen propolis, bal arıları tarafından çeşitli kaynaklardan toplanan bitki kaynaklı bir maddedir. Arılar, kovan için savunma mekanizması olarak işlev gören balmumunu kullanarak propolis üretir. Son bilimsel bilgiler propolisin diyabet, yara iyileşmesi, böbrek fonksiyonları, karaciğer hastalıkları gibi çeşitli durumlar üzerinde yararlı etkilerinin olduğunu bizlere gösteriyor. Propolisin karaciğer koruyucu etkisi ile ilgili olarak son yıllarda yapılan önemli çalışmalarda propolisin karaciğerde hasara neden olan karbon tetraklorür dediğimiz bir maddenin vücutta yarattığı oksidatif stresi engelleyerek karaciğer hasarını önlediği görülüyor. Propolisi günde bir çay kaşığı düzenli tüketmenin karaciğer hastalıklarına karşı önleyici olduğunun altını çizmek istiyorum.
KAHVE, KARACİĞER HASTALIKLARINDAN KORUYOR
Dünya genelinde birçok insan kahveyi daha dinç hissetmek için tüketiyor. Ancak kahvenin vücudumuza etkisi sadece bununla kalmıyor. İngiltere'de yapılan bir çalışma kahve tüketen kişilerin tüketmeyenlerle karşılaştırıldığında kronik karaciğer hastalığına yakalanma riskinin yüzde 21 oranında daha düşük olduğunu bizlere gösterdi. Ayrıca günde üç-dört fincan kahve tüketen kişilerin karaciğer yağlanma riski yüzde 19, karaciğer kanseri riski yüzde 21, karaciğer hastalığına bağlı ölüm olasılığı ise yüzde 49 daha düşük olduğu da görüldü. Karaciğer enzimlerinden olan ve karaciğer hasarında seviyeleri yükselen GGT, ALT ve AST enzimlerinin seviyelerini düşürdüğü de yapılan diğer çalışmalarda kanıtlanmış. Ayrıca içerdiği klorojenik asit, kafestol ve kahveol gibi sağlığa yararlı bileşenler sayesinde vücuda zararlı serbest radikalleri azaltıyor, karaciğerde antioksidan özellikteki glutatyonu arttırarak inflamasyonu engelliyor. Siroz, hepatit, karaciğer kanseri, karaciğer yağlanması gibi çeşitli karaciğer hastalıklarından günde 3 fincan kahve içerek korunabileceğinizin altını çizmek istiyorum.