Soğuk hava koşullarının ardından hava sıcaklıklarının yükselmesi sonrası insanların doğayla teması artarken, havaya yayılan polenler vatandaşlarda çeşitli semptomları meydana getirdi. Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü İdari Sorumlusu Doç. Dr. Müge Bilge ise burun akıntısı, hapşırma, göz kızarması, öksürük, nefes tıkanması ve cilt kaşınmasından yakınan vatandaşlara yönelik uyarılarda bulundu.
"ASTIM, ALERJİ GİBİ ÖYKÜSÜ OLAN BİREYLERDE ÇOK ÇEŞİTLİ KLİNİK TABLOLARA YOL AÇAN BİR DURUM"
Özellikle ilkbahar ve sonbahar gibi dönemlerde alerjenlere dikkat edilmesi gerektiğini ifade ederek, yapılması gerekenler noktasında bilgi veren Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü İdari Sorumlusu Doç. Dr. Müge Bilge, "Çiçeklerin açması, havaların ısınmasıyla, özellikle açık havaya salınan polenler ve birden fazla alerjenin özellikle yatkınlığı olan bireyler başta olmak üzere kişileri etkilemesi ve bağışıklık sistemindeki aşırı bir yanıtın neden olduğu birtakım yakınmalarla kendini gösteren bir tablo. Polenler daha çok üst solunum yolu mukozasıyla bireylere ulaştığı için ilk karşılama bölgesi olan burun, ağız, gözlerde olmak üzere öncelikle yakınmalar baş gösteriyor.
Gözlerimiz sulanabiliyor, hapşırabiliyoruz, boğazımızda, damağımızda, kulaklarımızda kaşıntı, gözaltlarımızda şişlik, yoğun öksürük olabilir. Astım, alerji gibi öyküsü olan bireylerde daha yoğun olmak üzere çok çeşitli klinik tablolara yol açan bir durum. Halk arasında saman nezlesi olarak da biliniyor. Polenlerin çok yoğun olduğu rüzgarlı havalarda pencerelerimizi çok açık bırakmamak, açık alanlarda spor, yürüyüş yapmamak, daha izole olmak gerekiyor. Astım gibi kronik akciğer sorunları olan, alerjiye yatkın olan bireylerin özellikle korunması gerekiyor. Bu mevsim geçişlerinde, polenlerin uçuştuğu dönemde çamaşırlarımızı dışarıda kurutmaktan bile imtina ederek biraz daha kapalı ortamlara, ev içine yönelmemiz gerekiyor" diye konuştu.
"MARUZİYETİN AZALTILMASI ÇOK ÇOK ÖNEMLİ"
Son günlerde kendilerine başvuran hastalardaki şikayetler üzerine konuşan Doç. Dr. Bilge, sözlerini şöyle sürdürdü: "Genellikle poliklinik ortamına hastalar alerjik rinit semptomlarıyla, konjonktivit dediğimiz gözlerinde yaşarma, burun akıntısı, hapşırma ve bunun yaşam kalitesini düşürmesiyle başvuruyorlar, ataklar halinde hapşırmaları olduğundan bahsediyorlar. Sıklıkla başvurular bu yönce ve tam da mevsimi. Eğer korunarak bu önerilerle, şikayetler, yakınmalar kontrol altına alınamıyorsa hekime başvurmalarını ve gerekli tedavilerini almalarını öneriyoruz. Tedavi noktasında birinci basamak yaklaşımımız; korunma önerileri şeklinde, basit anti alerjik ilaçlarla, burun içine uygulanan birtakım spreylerle gayet güzel yanıtlar alıyoruz. Kişide semptomatik rahatlama sağlıyoruz. Maruziyetin azaltılması çok çok önemli. Her geçen gün hava kirliliğinin artması, diğer buna benzer faktörlerin de bir araya gelmesiyle birlikte kimyasallar, kozmetik ajanlar ne kadar çok temas, bireylerde o kadar çok alerjiyi tetikleyen faktörler olarak karşımıza çıkmakta. Her geçen gün alerjiyle karşılaşan hasta sayısı, katlanarak karşımıza gelmekte."