Dupuytren kontraktürü olarak bilinen el ve parmak eklemlerindeki sertlik ve parmakların açılamaması hakkında önemli uyarılarda bulunan Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünden El Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kadir Uzel, "Dupuytren kontraktürünün erkeklerde daha çok görüldüğünü ve bu hastalığın avuç içi derisinin hemen altında yer alan ve fasya adı verilen dokunun anormal kalınlaşması sonrasında meydana gelen bir hastalık olduğunu açıkladı. Bu fasyal dokunun anormal kalınlaşması ve kısalması sonucu sertleşmiş gergin bir fibrotik kordon ve nodül gelişir. Sonuç olarak bu fibrotik kordonun uzandığı parmak veya parmaklarda bükülme ve hareket kısıtlılığı meydana gelir. Sıklıkla yüzük parmağı ve serçe parmaklarında görülür ancak diğer parmaklarda da görülebilir. Dupuytren kontraktürü sıklıkla 40 yaşından sonra görülür. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Erkeklerde kadınlara göre yaklaşık 10 kat daha fazla görülür. İskandinav ırklarında, şeker hastalarında, epilepsi öyküsü olanlarda, kronik karaciğer hastalığı olanlarda daha sık görülmektedir" diye konuştu.
Günlük aktiviteleri yaparken zorlanmaya başlayabilirsiniz
Duputren kontraktürünün her iki elde de görülebildiğine değinen Uzel, "Dupuytren kontraktürü gelişen hastalarda semptomları şu şekilde sıralayabiliriz; erken dönemde avuç içinde nodül denilen ağrısız, sert şişlikler görülür. Hastalık ilerledikçe avuç içinde fibrotik kordonlar oluşur. Bu fibrotik kordonlar etkilediği parmağın bükülmesine ve tam açılmamasına neden olur. Hasta avuç içi düz bir zemin üzerine koyduğunda avuç içi zemin ile temas etmez ve kubbe şeklini alır. Parmaklardaki kalıcı bükülme nedeni ile hasta parmağını kaldırmakta zorlanırlar ve el sıkma, alkışlama, elini cebine sokma ve nesneleri kavrama gibi günlük aktiviteleri yapmakta zorlanmaya başlar. Hastalığın tanısı şikâyetler ve fizik muayene ile konulur. Radyolojik görüntüleme nadir olarak diğer hastalıklar ile ayırıcı tanı yapmak için kullanılmaktadır"dedi.
İlerlemiş kontraktürlerde cerrahi işlem uygulanır
Gecikmiş vakalarda cerrahi sonrası başarı oranının düştüğüne dikkati çeken Uzel, " Parmakta bükülmeye neden olmayan avuç içindeki ağrısız nodüller ve parmaklarda hafif bükülme görülen hastalar ameliyat edilmeyerek gözlenir. Bu hastalarda fizik tedavi, germe egzersizleri ve enjeksiyonlar yapılabilir. Ancak parmakta ilerlemiş yani 30 derecenin üzerindeki kontraktürlerde cerrahi işlem uygulanır. Özellikle gecikmiş vakalarda cerrahi sonrası başarı oranı düşer. Birçok cerrahi yöntem mevcuttur. Bu cerrahi yöntemler hastaya ve cerraha göre değişir. Sonuç olarak parmakta bükülmeye neden olan fibrotik kordonlar açık ve kapalı cerrahi yöntemler ile gevşetilip parmağın normal hareketleri kazanılmaya çalışılır. Ameliyat sonrası hastalığın tekrarlama ihtimalini azaltmak için bir süre atel kullanılması gerekir"diye sözlerini sonlandırdı.