Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Harmancı, atrofik gastrit belirtilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Doç. Dr. Harmancı, atrofik gastritin, "gastrit" teriminin altında bulunan alt bir tür olduğunu belirterek, yüksek doz ağrı kesici ile oluşan akut gastrit tablosunun çok şiddetli mide ağrısı, yanma, ekşime ve hatta ülser ve kanamalarla kendisini belli ettiğini aktardı.
Atrofik gastrit olarak adlandırılan ve midenin iç doku katmanında incelme ile seyreden durumda ise mide salgılarının bozulmasıyla uzun vadede gelişen ve hastanın kanıksayarak artık anormal saymadığı bazı klinik bulguların saptanabildiğini vurgulayan Harmancı, sadece sindirim problemlerinin atrofik gastrit belirtisi olmadığına işaret etti.
Harmancı, "Pek çok kişi halsizlik, yorgunluk, dalgınlık, unutkanlık, uyku problemleri, psikiyatrik sorunlar ve hatta sinir problemleri gibi şikayetler ile pek çok dahili branşa gitmekte ve yapılan tetkikler neticesinde demir, folik asit ve B12 eksikliği tanısı aldıktan sonra bu eksikliklerin araştırılması amacı ile bölümümüze yönlendirildiği zaman tanı almaktadır." ifadelerini kullandı.
Harmancı, atrofik gastritin oluşumuna ilişkin de bilgi vererek, şunları kaydetti:
"Mide dokusunun incelmesi neticesinde mide içerisinde sindirilmesi gereken gıdaların ilk olarak karşılaşması gereken mide asidi ve çok önemli sindirim faktörleri salgısında bozulmalar olmaktadır. Genellikle az asit salgılanması söz konusu iken bazı insanlarda da mide asit kontrol mekanizması da etkilendiğinden asit salgısı kontrolsüz hale gelip zaman zaman artmış asit salgısı da olabilmektedir. Asit salgı düzensizliği nedeni ile özellikle ağır proteinli ve yağlı yiyeceklerle ortaya çıkan ciddi rahatsızlık, midede yanma, hazmedememe hissi ve kusunca rahatlayacakmış hissi çok sık görülmektedir. Hastaların çoğu bu durumu keşfettiği için az ve sık öğünler tüketmekte ve bazı gıda türlerinden kaçınmaktadır. Peki neler atrofik gastrite neden olmaktadır? En önemli iki neden vücudun kendi kendine oluşturduğu (otoimmün) atrofik gastrit ve mide mikrobu olarak bilinen helicobacter pylori enfeksiyonudur."
KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR
Cinsiyete özgü olarak kadınlarda daha çok otoimmün atrofik gastrit görüldüğünü belirten Harmancı, "Ancak ülkemizde halen en önemli etken mide mikrobu, yani helicobacter pylorinin oluşturduğu kronik iltihaplanmadır. Ancak bu enfeksiyon genç kuşaklarda artık hayat standardının artması nedeni ile azalmaktadır. Buna karşın giderek değişen diyet ve hayat stili yüzünden artış gösteren tüm otoimmün hastalıklar gibi otoimmün (atrofik) gastrit oranı da her iki cinsiyette artış göstermektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Doç. Dr. Harmancı, atrofik gastritle mücadelede yapılması gerekenlere de değinerek, şöyle devam etti:
"Otoimmün gastritin maalesef bir tedavisi yoktur. Vücudun kendi kendine yaptığı tüm otoimmün hastalıklar böyledir. Ancak ortaya çıkan sonuçlarla mücadele ve takip önemlidir. Örneğin, eğer bir hastada atrofik gastrit var ise eksikliği saptanmış olan demir ve vitamin B12'nin mutlaka damar yolundan veya iğne olarak verilmesi gerekir. Midede kalıcı değişiklikler yapan bu durum neticesinde demir ve diğer vitaminlerin hap olarak alınmasında pek fayda sağlanamamaktadır.
İkinci önemli bir husus da zamanla midedeki incelmenin yerini alan ince bağırsak dokusu ile onarılan doku değişimleridir. Mide içerisinde oluşmuş doku kaybı vücut tarafından midede normalde olmaması gereken bir doku olan ince bağırsak dokusu ile onarılmaktadır. Bu da zamanla mideye aşılanmış yabancı bir doku gibi davranarak midede et beni veya polip gibi büyümelere neden olabilmektedir. Bu durumun gelişip gelişmediğini tespit etmek için de belli aralıklarla endoskopi takibi ve biyopsi alınması gereken bir klinik tabloyu ortaya çıkarmaktadır."