Manisa Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Sevil Sapmaz Karabağ, maymun çiçeği virüsüne dair açıklamalarda bulundu. Hastalığın yeni olmadığını, 1970'li yıllarda Afrika'da tespit edildiğini belirten Karabağ, "Bu hastalık yeni bir hastalık değil. İlk olarak 1958 yılında maymunlarda tespit edilmiş. Daha sonra ilk kez 1970 yılında Afrika'da Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde saptanmış, sonra yine Batı ve Orta Afrika ülkelerinde günümüze kadar devam etmiştir. Her sene yüzlerce vakanın bildirildiği bir hastalık" dedi.
Hastalığın 1980'lerden bu yana görülmeyen çiçek hastalığıyla akraba olduğunu söyleyen Karabağ, "Hastalığın etkenini biliyoruz. Hastalığın etkeni bizim çiçek hastalığı diye bildiğimiz artık 1980'den beri görmediğimiz çiçek mikrobuyla akraba bir mikrop. Bir DNA virüsü bu hastalığın Afrika'da görülen Orta Afrika ve Batı Afrika'da görülen 2 farklı tipi var" diye konuştu.
"İNSANDAN İNSANA BULAŞ İÇİN BİRAZ DAHA UZUN SÜRE VE TEMAS GEREKİR"
Hastalığın bulaşma yollarını anlatan Uzm. Dr. Sevil Sapmaz Karabağ, "Hastalık insanlara hayvanlardan bulaşabilir bir de hasta insanlardan bulaşabilir. Hayvan eğer hasta ise bu hayvan daha çok bize maymun çiçeği olarak geçmesine rağmen maymun bir ara konaktır aynen insan gibi. Asıl taşıyıcılar kemirgenler dediğimiz sıçanlar, fareler, sincaplar yani bu kemirgen hayvanlardan bize bulaşır. Bu hastalık hayvanların ısırması ya da tırmalaması ile olabilir. Yine hasta hayvanların etleriyle ya da vücut sıvıları ile temas edilmesiyle bulaşabilir. Bir diğer bulaş yolu da insandan insana bulaşır. İnsandan insana bulaşma daha çok salgına sebep olan durumdur. Yine aynı şekilde hasta insanların vücut çıkartılarıyla kirlenmiş elbiseleri olabilir, giysileri, havlusu, çarşafı gibi cansız nesneler yoluyla insanlara bulaşabilir. Sağlıklı insanların ciltlerinde gözle göremediği çizikler, çatlaklar olabilir bu yolla bulaşabilir. Ya da ağız yolu mukoza dediğimiz ağız burun ve göz mukozalarıyla bulaşabilir ya da solunum yoluyla bulaşabilir. Bu şekilde hasta insanların yakın temas gerekir. Mesela bu hasta insanların vücutlarında döküntüler vardır, bu döküntülerin uzun süreli temas yakın temasla bulaşır. Yani insandan insana bulaş için biraz daha uzun süre ve temas gerekir" dedi.
Hastalığın belirtileri hakkında da bilgiler veren Karabağ, "Virüs sağlıklı insana bulaştıktan sonra yaklaşık 1 gün ile 21 güne kadar uzayan bir kuluçka süresi vardır. Bu kuluçka süresinde maksimum 21 güne kadar sürebilir ama ortalama 6 ila 13 gün arasında tanımlanabilir. Bu kuluçka süresinin tamamlanmasının ardından 5 gün süreyle yüksek ateş, halsizlik, şiddetli baş ağrısı görebiliriz. Bu bulgular bizim birçok enfeksiyon hastalığında görülebilen bulgulardır. Bunlara eşlik eden diğer hastalıklardan ayırt edilmesini sağlayan lenf bezleri yani hastanın eline bezeler gelebilir. Bu bezeler boyunda, kol altında ve kasıklarda olabilir. Daha sonra ateşle beraber 3-4 gün sonra döküntü dediğimiz cilt lezyonları çıkar. Bu cilt lezyonları en çok yüzde, el ayak avuç içlerinde ve genital bölgede ağız içinde de görülebilir. Lezyonlar önce deriden hafif kızarık kabarık gibi daha sonra biraz daha sivilce gibi kabarık şekline gelip içi sıvı dolar. Bu sıvı daha ileriki günlerde biraz daha sarımtırak renk alıp en son üzeri kabuklanır ve kabuk kalktıktan sonra iyileşir. Bu süreç yaklaşık 2 ile 4 hafta kadar devam edebilir. Bu süre içinde de kabuklar tamamen üzerinde kuruyup kalkana kadar da kişiler bulaştırıcıdır. Bu yaklaşık 3 haftalık süre içinde de hastanın izole edilmesini öneriyoruz" ifadelerini kullandı.
"COVİD-19 GİBİ BİR PANDEMİYE NEDEN OLMASINI ŞU AN İÇİN BEKLEMİYORUZ"
Korona virüs salgını gibi bir salgın beklemediklerini ifade eden Karabağ, "Böyle bir durum beklenmiyor. Nedeni Covid-19 hastalığı solunumla bulaşıyordu ve kısa süre bir arada kalmak bile hastalığın bulaşması için yetiyordu o nedenle hızlı yayıldı ve bir pandemiye sebep oldu. Mpox hastalığı daha çok hastayla belirtileri olan hastayla yakın temas ve uzun süreli temasla bulaşır. Bu nedenle bu hastalığın bu kadar sık bulaşmasını ve Covid-19 gibi bir pandemiye neden olmasını şu an için beklemiyoruz. Şu anda Afrika'da görülen vakalarda ölüm oranı yüksek değil. Çok ölümcül bir hastalık olduğunu söyleyemeyiz hastalığın. Virüslere karşı kullanılan ilaçlar var ama çok yaygın bir tedavi şekli değil bu. Genellikle bizim diğer virüs hastalıklarında yaklaştığımız semptomatik tedavi veriyoruz. Aşıya gelecek olursak çiçek aşısı aynı aileden olduğu için bu virüste etkili. Çiçek hastalığı ülkede ve dünyada eradike çiçek aşısı 1980'den beri uygulanmıyor, 1980 öncesi aşılanmış kişiler şu an 40-50 ve üzeri yaş olan insanlar. Bu aşıyı olan insanlar bu hastalığa karşı daha korunaklı diyebiliriz" dedi.