Kemik erimesinin yaygın görülen ilk belirtisi kemiklerin ani ve kolay bir şekilde kırılması. Bu kırılma en ufak bir kaza veya yaralanma sırasında bile gerçekleşebiliyor. Peki, bu hastalığın teşhisinde ve tedavisinde nasıl bir yol izleniyor? Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ela Keskin, kemik erimesi ve kemik yoğunluğu ölçümü hakkında bilgiler verdi.
KALSİYUM EKSİKLİĞİ ETKİLİYOR
Boyda kısalma, kemiklerin kolay kırılması ve bel ağrısının yaygın görülen kemik erimesi belirtileri olduğunun altını çizen Prof. Dr. Keskin, şöyle dedi: "Kemiklerde meydana gelen bu bozukluğa neden olan durumların başında kalsiyum eksikliği gelir. Kalsiyum eksikliğinin yanında cinsiyet, yaşlılık, genetik, sigara, hareketsizlik, menopoz, kronik hastalıklar, D vitamini eksikliği, hormon seviyeleri, kanser ve kullanılan bazı ilaçlar da kemik erimesine yol açar."
T SKORUNA BAKILIYOR
Kemik erimesi tanısı için kemik yoğunluk ölçümü ile kemik kaybı tespiti yapıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Keskin, şunları söyledi: "Kemik yoğunluğunda çıkan değerler genç erişkin değerleri ile karşılaştırılır ve normalden sapmalar T skoru değerini verir. Bu verilere göre Dünya Sağlık Örgütü kemik erimesini sınıflamıştır. T skoru değeri; 2,5 değerinin altında ise kemik erimesi teşhisi konulmaktadır. 1 ile -2,5 arasında ise kemik erimesinin başlangıcı tanımı kullanılmaktadır. T skoru -1'in üzerinde ise kemik erimesi değeri normaldir."
MENOPOZA GİREN HER KADIN ÖLÇÜM YAPTIRMALI
Kemik yoğunluğu ölçümünü, menopoza giren tüm kadınların yaptırması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Keskin, başka kimlerin bu ölçümü yaptırması gerektiğini ise şöyle sıraladı:
Risk faktörleri olan gençler ve erkekler.
Kemik yoğunluğu düşük çıkan kişilerde ve tedavi görenlerde ölçümü yılda bir kez yenilemek uygundur. Fakat risk yok ise ve kemik yoğunluğu ölçümü normal değer aralığında ise o zaman 2-3 yılda bir kez yenilenebilir.
Kemik kaybını artıran steroid ilaçları kullanmış olanlar veya kullananlar.
Ailesinde kemik erimesi hastalığı olan, omurga kırığı veya kalça kırığı hikâyesi bulunan, karaciğer, böbrek veya tip 1 diyabet hastalığı ve hipertiroidi olan hastalar
Geçirdiği bir travma sonucu kırığı oluşan, röntgen filminde omurga kırığı veya kemik erimesi şüphesi görülenler
Yanlış beslenmeye bağlı kalsiyum değeri düşük olan, alkol veya sigara kullanan, egzersizden uzak bir yaşantı sürenler.
KEMİK YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜ NASIL YAPILIR?
Kemik yoğunluğu ölçümünün ortalama 20-30 dakikada tamamlanabildiğini belirten Prof. Dr. Keskin, "Kemik ölçümü sadece tanı koymak amaçlı değil, aynı zamanda tedaviyi değerlendirmek ve tedaviye yanıtı ölçmek için de kullanılır. Bu takipler sırasında kanda da kalsiyum, fosfor, D vitamini gibi kemik formasyonunun etkili parametreleri tekrar gözden geçirilmelidir" diye konuştu.
BU BESİNLERİ TÜKETMEYE ÖZEN GÖSTERİN
Kemik erimesini engelleyen besinleri ise Prof. Dr. Keskin şöyle sıraladı: "Kalsiyum ve D vitamini açısından zengin besinler tüketilmeli. Bu besinler arasında süt, peynir, süt ürünleri, brokoli, yeşil yapraklı sebzeler, soya fasulyesi, fındık, sardalya-somon gibi balıklar, incir, portakal, mantar, yulaf ezmesi ve diğer tahıllar yer alır. Bu besinleri tüketmek vücuttaki kalsiyum ve D vitamini miktarını artırarak kemik sağlığına destek olur. D vitamini ihtiyacımız ise günlük 800- 1000 ünite kadardır. Günlük besinlerimizle D vitamini alımının yeterli olmayacağı görülmektedir. Yumurta sarısı, somon balığı D vitamininden zengin olsa da, her gün tüketilse de yeterli D vitamini ihtiyacını karşılamaz. En önemli D vitamini kaynağı güneştir. Fakat güneşten de yeterli ölçüde yararlanılamayabilir. Bu nedenle doktorunuza danışarak D vitamini takviyesi kullanabilirsiniz."