Prof. Dr. Çebi, AA muhabirine, Giresun Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçın Tepe ve Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferda Arı ile 2020'den beri "Fındık Bitkisinin Akciğer ve Meme Kanseri Hücrelerindeki Antikanser Etkilerinin Araştırılması" adlı araştırma projesi yürüttüklerini söyledi.
Geçmişte yapılan çalışmalarda fındık bitkisinden paklitaksel (çeşitli kanser türlerini tedavi etmek için kullanılan kemoterapi ilaçlarının içerdiği madde) elde edilebileceğine dair bulgular olduğunu belirten Çebi, kendilerinin de bu doğrultuda yürüttükleri proje ile fındık yaprağının akciğer ve meme kanser hücreleri üzerindeki apoptosis (programlanmış hücre ölümü) etkisini araştırdıklarını ifade etti.
Çebi, araştırmada, fındık yaprağının akciğer ve meme kanseri hücreleri üzerindeki apoptosis etkisine baktıklarını belirterek, "Fındık yaprağının antikansorejen etki ettiğini gösterebilmek için hem akciğer hem de meme kanseri hücrelerinin apoptotik mekanizmasını moleküler yaklaşımla izledik." diye konuştu.
Fındık yaprağının ekstraktını elde edip liyofilize ettiklerini yani dondurarak kuruttuklarını dile getiren Çebi, şu bilgileri verdi:
"Daha sonra bunların apoptotik etkisini göstermek için Bursa Uludağ Üniversitesindeki ekip katkıda bulundu. Kanser hücreleri ve sağlıklı hücrelerde fındık yaprak ekstraktının hücre öldürücü etkisini göstermek için sitotoksik (hücreyi öldüren ya da fonksiyonunu durduran maddeler) testler yapıldı. Florasan ikili boyama ile mikroskobik görüntüleri alındı. Hücre ölüm yolağını daha detaylı tespit etmek için western blot analizi ve M30 antijen testi yapıldı. Hücre metastazına etkisini gözlemlemek hücre migrasyon testi yapıldı. Yaptığımız çalışmadan elde edilen verilere göre, fındık yaprağının içerisinde kemoterapötik bir ajan olan paklitakselin apoptotik etkisini görebildik. İleriki çalışmalarda fındık yaprağından paklitaksel elde edilebilirliğini ve bunun endüstride kullanılabilirliğini sağlamaya çalışacağız."
Prof. Dr. Çebi, akciğer kanserinin dünyada en çok görülen kanser türü, meme kanserinin de kadınlar arasında dünyada en sık rastlanan ikinci kanser türü olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
"Akciğer ve meme kanseri tedavisinde kullanılan bir kemoterapötik ajan olan paklitaksel, Pasifik porsuk ağacı denilen bir bitkiden elde ediliyor. Bu bitkinin yetişmesi uzun sürüyor fakat Türkiye fındık üretiminde dünyada lider konumda. Fındık yaprakları ise atık durumunda. Amacımız, atık durumda olan fındık yaprağından paklitaksel elde etmek ve bunu Türkiye ekonomisine kazandırmak."
"ARAŞTIRMANIN SONUÇLARI UMUT VERİCİ"
Araştırma sonuçlarının umut verici olduğunu vurgulayan Çebi, "Kanser hücrelerine fındık yaprağı ekstresi tedavisinin apoptosis yoluyla hücre ölümüne yol açtığını, akciğer ve meme kanseri hücre hatlarında hücre göçünü inhibe ettiğini yani engellediğini gösterdi. Fındık yaprak ekstraktının meme ve akciğer kanseri hücreleri üzerindeki sitotoksik etkileri, kanser tedavisinde yeni yöntemlerin geliştirilmesi ve hücre ölüm mekanizmalarının aydınlatılmasında umut verici olabilir." ifadelerini kullandı.
Çebi, paklitakselin şu anda akciğer, meme ve yumurtalık kanserlerinin tedavisinde kullanılan popüler kemoterapötik ilaç olduğunu belirterek, "Fındıkta bildirilen paklitaksel miktarı, Pasifik porsuk ağacının yaklaşık 10'da 1'i kadardır. Bununla birlikte, fındık ağaçları Pasifik porsuk ağacından çok daha hızlı büyüdüğü için fındık hala yeni bir alternatif taksan kaynağı olabilir." dedi.
Projenin ilk etabının tamamlandığını ve sonuçlarının uluslararası dergide de yayımlandığını belirten Çebi, "Türkiye'nin dünya üretim lideri olduğu fındık, dünya çapında ekonomik açıdan değerli bir çikolata bileşenidir. Bu çalışmanın sonuçları, aslında atık ürün olan bitkinin yapraklarının biyoteknolojik açıdan umut verici bir antikanser ilaç ham maddesi olabileceğini ortaya koymuştur." diye konuştu.
Prof. Dr. Ayşegül Çebi, projenin devam edeceğini anlatarak, "Yeni ortaklıklar sağlayacağız. Giresun Üniversitesi, fındık konusunda ihtisas üniversitesi olarak seçilmiş durumda. Bu da bizim için büyük avantaj. Çalışmayı devam ettireceğiz." ifadelerini kullandı.