Bilim insanları, kemoterapiye başladıktan bir gün sonra alınan bir kan örneğinin , kanser hastalarının hayatta kalıp kalamayacağını söyleyebileceğini keşfetti.
"KEMOTERAPİNİN İŞE YARARLILIĞINI DAHA HIZLI ÖLÇÜYOR"
Doktorlar, kemoterapinin işe yaramayacağını erken öğrenirlerse, hastaları daha uzun yaşama şanslarını artırabilecek başka ilaç ve tedavilere geçirebileceklerine dair önemli bir umut ışığı doğduğunu belirtiyor.
Araştırmacılar, tedavinin ilk 24 saatinde kemoterapiye iyi yanıt vermeyen hastaların vücutlarında bir protein miktarının arttığını söylüyor.
"ARTAN PROTEİN MİKTARINDAN TESPİT EDİLEBİLİYOR"
Akademisyenler, vücudun ürettiği ERK1/2 adlı kimyasalın miktarının, bir kişinin beş yıl içinde hayatta kalıp kalamayacağını tahmin etmeye yardımcı olduğunu da sözlerine ekledi.
Norveçli ekip, 32 kişilik bir çalışmadaki keşfin, doktorların ilaçlara iyi yanıt vermeyen hastaları erken tedavi edebileceğini, bu keşif sayesinde daha fazla insanın kanserle mücadele edebileceğini belirtiyor.
"DÜŞÜK HAYATTA KALMA ORANLARINI TERSİNE ÇEVİREBİLİR"
Yöntem, düşük hayatta kalma oranlarına sahip olan akut miyeloid lösemi adı verilen özellikle agresif bir kan kanseri türü üzerinde önemli sonuçlar elde etti. Bu hastalık, genetik değişikliklerle karakterize kök hücre kaynaklı bir miyeloid malignite şeklinde ortaya çıkıyor.
Kemoterapi başlangıçta işe yarama eğiliminde olsa da, vücutlarında lösemiye dirençli hücreler ortaya çıktığı için hastalık sıklıkla nüksediyor. Bu durum için bilinen standart tedavi, daunorubisin, idarubisin ve sitarabin ilaçlarının bir kombinasyonundan oluşuyor.
"HASTALIĞIN TEKRAR ETMESİNİ ÖNLEYEBİLİR"
Hastaların yüzde 60 ila 80'i iyileşiyor, ancak yüzde 40'ında hastalığın tekrar ettiği görülüyor.
Bir hastanın tedaviye yanıtı genellikle haftalar veya aylar sonra belirlenebiliyor, ancak oluşturulan bu yeni yöntem, kanserli hücrelerin fonksiyonel özelliklerine bakarak kemoterapinin işe yarayıp yaramadığını hemen değerlendirebilme potansiyeline sahip.
"KANSER TEDAVİSİNDE BÜYÜK BİR UMUT"
Bergen Üniversitesi'nden baş çalışma yazarı Benedicte Sjo Tislevoll;
"Lösemili hastaları tedavi ederken, hastanın tedaviye yanıt verip vermediğini hızlı bir şekilde takip etmek zordur. Sonuçlarımız, tedaviye zayıf yanıt veren hastalarda kemoterapinin ilk 24 saati içinde ERK1/2 proteininin arttığını gösteriyor. Bu proteinin, kanser hücrelerinin kemoterapiye direncinden sorumlu olduğuna ve yanıt verenleri yanıt vermeyenlerden ayırmak için kullanılabileceğine inanıyoruz" diyerek zorlu bir kanser türüyle mücadelenin yeni bir yolunu keşfettiklerine dair umutlarını dile getirdi.