Ateroskleroz, bir diğer tabirle damar kireçlenmesine bağlı kalp ve damar hastalıkları tüm dünyada ölüm sebeplerinin en başında geliyor.
Vücutta yaklaşık 100 bin kilometre uzunlukta bir damar ağı bulunuyor. Tüm bu damarların iç yüzeyi, endotel denilen muhteşem özelliklere sahip 100 trilyon hücre ile kaplanmış durumda. Bu 100 trilyon hücrelik kaplama, kanın pıhtılaşmasını engelliyor, ateroskleroza gelişimine karşı koyuyor, damarda genişleme ve daralma fonksiyonlarını sağlıyor.
Prof. Dr. Arda Özyüksel, kalpte görülen risk faktörlerine ilişkin, sigaranın akılda kalması gereken en önemli risk faktörü olduğunu belirterek, "Sigara ve tüm benzer ürünler (puro, nargile, ve benzeri) risk faktörleri arasında yer alıyor. Sigaranın damar sağlığı üzerindeki öncelikli zararı 100 trilyon hücrenin devamlılığını bozmak. Bu upuzun bariyerin arasında gedikler oluşturmak.
Sigaranın bazı zararlı etkileri birkaç duman ile de ortaya çıkabilmekte. Bu sebeple bizlerin hekim olarak 'azalttım hocam sigarayı bu aralar' cümlesini kabul etmemiz mümkün değil. Hepimiz tuzlu ayranın tansiyonu yükselttiğini limonlu suyun tansiyonu düşürdüğünü biliyoruz ve tıbbi bir bilgi gibi sahipleniyoruz ama sigaranın zararlarını duymak hoşumuza gitmiyor. Bırakmak sizin elinizde." ifadelerini kullandı.
Özyüksel, diğer risk faktörlerini şu şekilde sıraladı:
"Şeker hastalığı (diyabetes mellitus): Kanda şeker düzeyinin sürekli yüksek kalması en başta damar hücrelerinin işlevlerini bozuyor. Özellikle kılcal damar düzeyinde, yani çok küçük çaplı damarlarda zarar söz konusu. Kan yağlarının yüksekliği (hiperlipidemi): Dünyada en son kabul edilen kılavuzlara göre 20 yaşın üzerindeki her bireyin 5 yılda bir kan yağları açısından taranması öneriliyor. Özellikle kötü kolesterol olarak bilinen LDL düzeyleri çok önemli.
Hipertansiyon: Kan basıncındaki yükseklik başta damar iç duvarındaki hücrelere zarar vermek üzere birçok olumsuz etkiye sahip. Sanılanın aksine, hipertansiyona sahip hastaların çoğunda altta yatan hiçbir sebep bulunamamakta. Bu sebeple hipertansiyon için bildiğimiz risk faktörleri sınırlı kalıyor. Tansiyon düzeyi 12/8 (tıbbi olarak 120/80 mmHg) üzerinde olduğunda dikkate almak gerekiyor.
İleri Yaş: Vücudumuzda her şey gibi damarlarımız da yaşlanıyor ve ileri dönemlerde normal fonksiyonlarını yerine getiremeyebiliyor. Obezite (şişmanlık): 21. yüzyılda dünyanın uğraştığı bir başka sorun. Dünya üzerinde 3 canlı türü bu durumla karşı karşıya biliyor musunuz? İnsanlar, kediler ve köpekler. Sebep? En başta işlenmiş gıdalar.
Fiziksel Aktivite Eksikliği: Kalp ve damarlarımız için en önemli koruyucu unsurlardan biri düzenli hareket etmek, en azından yürüyüş yapmak. Ancak bu aktivite için zaman ayırmanız gerekiyor. Yapılan bir çalışmada, düzenli yürüyüş temposu 25-30 dakikadan sonra damarlarda faydalı etkilerini gösteriyor. Yani 'bütün gün koşuşturuyorum daha fazla hareket etmeme gerek yok' diye bir kavramı vücudumuz kabul etmiyor.
Cinsiyet: Kadın cinsiyette östrojen hormonunun koruyucu etkisi uzun yıllardır biliniyor. Bu durumda erkek cinsiyetin ve menopoz sonrası kadın cinsiyetin istatistiksel olarak daha fazla riskli olduğunu söyleyebiliriz.
Genetik Yatkınlık ve aile hikayesi: Sınırlı sayıda bir hasta grubunda ailevi yatkınlık ve genetik sebeplerle ateroskleroz daha erken gelişip daha agresif ilerleyebiliyor.
Irk: Güney Amerika'da yaşayan halk dünya üzerinde genetik olarak hipertansiyona en yatkın popülasyonların başında geliyor."