29 Eylül Dünya Kalp Günü Sempozyumu gerçekleştirildi. Sempozyumda kalp rahatsızlıklarının büyük bir bölümünün önlenebilir olarak sınıflandırıldığına dikkat çekilirken, sağlıklı beslenme ve egzersiz yapmanın kalp sağlığını korumak için önemli noktalar olduğuna vurgu yapıldı.
"20 milyon insanın aslında hayattan kopma sebebi; kalp ve damar hastalıkları"
Kalp sağlığını korumanın hastalıklarla mücadeleden daha kolay olduğunu ifade eden ve tüm vatandaşları kalp dostu bir yaşam sürmeye davet eden Prof. Dr. Nurettin Yiyit, "Dünyada şu an insanların sevdiklerinden ayrılma nedenlerine bakarsanız en önde kalp ve damar hastalıkları geliyor. Yaklaşık 20 milyon insanın aslında hayattan kopma sebebi kalp ve damar hastalıkları ve bunlar ağırlıklı olarak önlenebilir. Genetik yatkınlık var ama 4'te 3'ü önlenebilir. Kalp sağlığına sahip çıkılarak, özen göstererek, engelleyebileceğimiz bir durumdan bahsediyoruz. Sigaranın hayatımıza girmesiyle kalp ve damarlarımıza yapılabilecek en büyük kötülük hayatımıza girmiş oldu. Diğer bir konu da beslenme, özellikle değişen ve dönüşen hayatta işlenmiş gıdalar hayatımıza girince istesek de istemesek de şeker, kolesterol vb. değerlerimiz çok rahat yerinden oynamaya başladı. İşlenmemiş gıdaların tüketildiği, özellikle paketli ürünlerden uzak durulduğu mutlaka hayatımıza sebze ve meyvenin girdiği bunun dışında da hareket, yürüyüş, sporla kalbe şefkat gösterilen bir hayat tarzını şiddetle öneriyoruz" dedi.
"Kalp hastalıklarının yüzde 80'e yakınının önlenebildiğini görüyoruz"
Kalp sağlığını koruyacak bir yaşam sürmenin yanı sıra kontrollerin de ihmal edilmemesi gerektiğine dikkat çeken Kardiyoloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Duygu Genç, "Dünya Kalp Günü; özellikle kardiyovasküler hastalıkları nasıl azaltırıza dikkat çekmek için böyle bir gün belirlendi. Kalp hastalıklarının yüzde 80'e yakınının önlenebildiğini görüyoruz. Mümkün olduğu kadar kapalı gıdalardan uzak durmamız gerekiyor. Haftanın beş günü 30 dakikalık orta düzeyde egzersizler kalp sağlığımızı desteklemek açısından oldukça önemli. Aralıkla kan basıncımızı ölçtürmek, kardiyak muayenemizi yaptırmak, şeker hastalığımız varsa mümkün olduğunca tedavi, takiplerimize, diyetimize uygun beslenmek çok önemli. Covid-19 pandemi döneminde gördük ki virüsün kendisi kalp kasına direkt hasar verebiliyor ya da virüsle savaşırken vücut, oluşan inflamasyonun kalp kasına hasarı olabiliyor ya da pıhtılaşmanın vücutta artışına bağlı olarak yine kalp damar hastalıklarıyla karşılaşabildik. Maalesef dolaylı olarak da etkileri oldu, aktivitelerimizi kısıtladı, kardiyovasküler hastalıkları artırdı. Mümkün olduğu kadar Akdeniz mutfağı gibi beslenmek gerekiyor. Dışarıdan hazır, fast food yiyecekler kardiyovasküler hastalıkların riskini artırıyor. Aslında alacağımız önlemler çok büyük ve zor önlemler değil, hastalığın tedavisinden çok daha kolay. Yapmaya başladığımız küçük değişimlerle aslında kendimizi çok büyük sıkıntılardan koruyor olacağız" şeklinde konuştu.