Doktorlara ve son araştırmalara göre öfkelenmek sadece ruh sağlığına değil aynı zamanda kalbe, beyne ve sindirim sistemine de zarar veriyor. ABD'de yapılan bir araştırma da bu yönde tespitleri ortaya koydu. Araştırmada, geçmiş bir olayın hatırlanmasıyla tetiklenen öfkenin, kan damarlarının gevşeme yeteneğini olumsuz yönde etkileyebildiği ortaya çıktı. Uzmanlar kan damarlarının kısılmasıyla kan akışının kısıtlandığını, bunun da kalp hastalığı ve felç geçirme riski yarattığını bildirdi. Araştırmanın baş yazarı olan Columbia Üniversitesi Irving Tıp Merkezi'nden Prof. Dr. Daichi Shimbo, "Damar fonksiyonundaki bozulma, kalp krizi ve felç riskinin artmasıyla bağlantılıdır. Çalışmamız, kin tutma ve öfkelenme gibi olumsuz duyguların damarların fonksiyonunu bozabildiğini gösterdi. En yaygın olumsuz duygunun öfke olduğunu düşünürsek kin tutmaktan vazgeçip, olumlu duygulara odaklanmalıyız" dedi.
Kardiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Mert Palabıyık kin ve öfkenin insan bedenine ve ruhuna olan zararları belirterek önemli tavsiyelerde bulundu. "Öfkelenmenin ve kin tutmanın ani stres hormonlarının yükselmesiyle beraber adrenalin, kortizon gibi ani kan basıncında yükselmelere sebep olup, onun dışında damarlardaki genişlemenin özelliğinin geçici olarak kaybolmasına ani daralmalara sebebiyet vererek kalp krizi, ani inme gibi hayatı tehdit eden olayları yaşama riskini artırmaktadır." diyen Mert Palabıyık, kin tutmak, öfkelenmek ve stres gibi durumlarla daha güçlü başa çıkılabilmesi için hayati önerilerde bulundu.
Mert Palabıyık ilk şartın düzenli olarak 7 saat uyku olduğunun altını çizdi. Palabıyık şöyle devam etti: "Uykumuzun uyunması, özellikle stres hormonumuzun azaltılması açısından, kortizonun azaltılması açısından faydalıdır. Bunun dışında iş dünyasında çalıştığımız dönemde, özel hayatımızı yaşadığımız kısımlarda, mesai saatleri dışında çok fazla iş ile ilgili irtibatı keserek kendi stres yükümüzü azaltmak açısından bazı önlemleri alabiliriz. Onun dışında hobiler ile ilgilenmemiz, doğa ile iç içe olmamız daha çok stres hormonuyla başa çıkmak açısından faydalıdır. Yine Akdeniz diyetiyle beslenmek, ağır yemeklerden uzak durmak stres, kortizon gibi bazı stres ile beraber tetiklenebilecek hormonların salınmasını engellemesi açısından faydalıdır."
"Sinirlendiğimiz zaman ani olarak adrenalin ve kortizon deşarjı olur, ani nefret patlamalarında ani beyin kanaması, kalp krizi gibi ani bilinç kapanması gibi durumlar olabilir. Bunun için de altta yatan hipertansiyon gibi tansiyon yüksekliğini eşlik eden durumlarda tuz tüketimimizi belli bir miktarın altında tutmakta fayda vardır. Bu da günlük 2 gramın altıdır. Ani tansiyon yüksekliklerinden korunmak için de olabildiğince açık havada, temiz hava alabileceğimiz durumlarda olmamız faydalı olacaktır. Derin bir stres yaşadığımız durumda derin bir nefes alıp, gerekirse stresle başa çıkabileceğimiz bazı yöntemler geliştirebiliriz. 1'den 10'a kadar saymak olabilir. O anda sinirlendiğimiz ortamda kendimizi dışarı çıkartmak, ortamdan ayrılmak olabilir. Buna rağmen kalp sağlığımızda problem yokken stres patlamaları, kin tutmaları ve ani öfkelenmeler yaşıyorsak, bunları kendimiz yönetemiyorsak uzman hekim yardımı almakta fayda olacaktır.''
Ani stres altında kaldığımızda vücudumuzda neler oluyor? En aza indirmek için ne yapmak gerekiyor?
''Ani bir stres atağı yaşadığımızda, ani bir kan basıncında yükselme olur damarlarımız Vazokonstriksiyon dediğimiz ani daralmalar olabilir. Bu aşamada en erken yapacağımız şey derin bir nefes almak. Derin nefes almamız damarlarımızdaki daralma ihtimalini bir miktar azaltıp, kan basıncımıza Vagal Tonus'umuzu yükseltip bir miktar azaltmamıza katkı sağlamakla beraber bir saniye de olsa düşünme vaktimiz olur ve düşündüğümüz zaman da yapacağımız tepkiyi daha net şekilde değerlendirip kıracağımız kişileri veya kaybedeceğimiz bazı zararları telafi etmek açısından kısa bir düşünce sonrası tekrar bir düşünüp, konuşacağımız şeyi ona göre konuşmak kan basıncımız üzerinde de daha büyük bir olumsuz etkilerin olmasını engelleyecektir.''