Bilinenin aksine aşıların MS riskini artırmadığını belirten Yalap, "Genetik yatkınlık, Epstein Barr virüs (EBV) enfeksiyonu, D vitamini eksikliği güneşe az maruz kalma, sigara kullanımı gibi durumların MS riskini artırdığı düşünülse de, hastalığın nedeni henüz tam olarak bilinmiyor. Tek veya iki taraflı görme kayıpları, yüzde-kollarda veya bacaklarda bir günden uzun süren uyuşmalar, kuvvet kayıpları, denge bozuklukları, çift görme, aşırı yorgunluk ve idrar/gaita kaçırma gibi nörolojik semptomlar MS hastalığını düşündürebilecek yakınmalar arasında yer alıyor." bilgisini paylaştı.
Yalap, MS hastalığı tanısında en önemli tetkikin beyin ve omurilik MR görüntülemeleri olduğunu belirtti.
MR incelemeleri sonunda nöroloji doktorunun MS hastalığından şüphelenmesi durumunda ileri inceleme olarak "VEP" adlı görme testi, detaylı kan tetkikleri ve beyin omurilik sıvısı incelemesi için "lomber ponksiyon" adlı işlemin önerildiğini anlatan Yalap, belden iğne ile girilerek beyin sıvısı örneği alma işlemiyle elde edilen beyin omurilik sıvısında MS hastalığına yönelik çeşitli incelemelerin yapılabildiğine dikkati çekti.
MS hastalığında erken tanı ve tedavinin atak sıklığını ve uzun vadeli engelliliği azalttığını, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde artırdığının bilimsel olarak kanıtlandığını ifade eden Yalap, şunları kaydetti:
"Başlangıçta 'miyelin' adı verilen sinir kılıf proteininde kayıp ile seyreden MS, tedavi edilmezse beyin hücrelerinde kayba ve zamanla engelliliğe yol açabiliyor. Bu nedenle MS'in erken tanı alması ve tedavi edilmesi çok büyük önem arz ediyor. MS şüphesi olan hastaların en kısa sürede bir nöroloji doktoruna muayene olmaları gerekiyor. MS hastalığını tamamen ortadan kaldıran bir tedavi yöntemi bulunmasa da günümüzde hastalığı kontrol altına almak, atak sıklığını ve engellilik gelişim riskini azaltmak mümkün oluyor. MS tanısı konulan hastalarda, hastalığın şiddetine göre çeşitli tedavi yöntemleri bulunuyor."