Uzmanlar, sağlıklı beslenme uygulamalarını benimseyerek ve yağ içeriği yüksek gıdaları sınırlandırarak kolorektal kanser riskinizi azaltabileceğinizi söylüyor. Obezite, özellikle kolorektal kanser için bilinen bir risk faktörü. Aynı zamanda yapılan yeni araştırmalar, yağ oranı yüksek bir beslenme sisteminin sindirim sisteminde iltihaplanmayı artırdığını, bu durumun da kolorektal kanseri riskinde de yükselişe neden olduğunu gösteriyor.
Cell Reports dergisinde yayınlanan çalışma, yağ oranı düşük bir beslenme sistemine geçmenin kolorektal kanseri önlemeye yardımcı olabileceğini öne sürüyor. Ayrıca bağırsakta kanser karşıtı tedavilerde hedef alınabilecek önemli bir proteini de tanımlıyor.
Çalışmanın başındaki bilim insanı Dr. Anton Bilchik; bu durumun bağırsak mikrobiyomunu değişiminin ve iltihaplanmanın artışının neden ortaya çıktığına dair daha ayrıntılı bir açıklama elde ettiklerini belirtti. Böylece kolorektal kanserin gelişimine dair de açıklamalar getirebildiklerini söyledi.
Salk Enstitüsü ve Kaliforniya Üniversitesi San Diego'daki araştırmacılar, yaptıkları çalışmada kolorektal kansere genetik yatkınlığı olan laboratuvar farelerini yüksek yağlı bir diyetle beslediler.
Bağırsak bakterilerindeki değişiklikleri ve karaciğer tarafından üretilen, yiyeceklerin sindirilmesine ve kolesterolün, yağların ve besin maddelerinin emilmesine yardımcı olan safra asitleri adı verilen sindirim moleküllerindeki değişiklikleri izlediler.
Araştırmacılar, yağ oranı yüksek bir beslenme sisteminin, belirli bağırsak bakterilerinin düzeylerini artırdığını, bunun da safra asitlerini inflamasyonu artıracak şekilde değiştirdiğini ve vücuttaki hücresel hasarın onarılmasına yardımcı olan bağırsak kök hücrelerinin yenilenmesini engellediğini bildirdi. Salk'ın Gen İfade Laboratuvarı yöneticisi Ronald Evans ve meslektaşlarına göre bu değişiklikler kolorektal kanser riskini artırabilir.
Evans, yaptığı açıklamada; yüksek yağ oranına sahip beslenme sisteminin neden iyi olmadığını çözdüklerini ve bu beslenme sisteminde artışa geçen belirli bakteri türlerini belirlediklerini söyledi. Ayrıca bu sayede sorunun ne olduğunu çözerek, kansere karşı neleri tersine çevirebileceklerini, problemin ortadan kaldırılmasına dair de çok daha iyi fikirleri olduğunu belirtti.
SAFRA ASİTLERİ VE KOLOREKTAL KANSER ARASINDAKİ BAĞLANTI NEDİR?
2019 yılında yapılan bir çalışmada Evans liderliğindeki bir araştırma grubu, safra asitlerindeki artışın bağırsakta lipit ve enerji metabolizmasında rol oynayan ve inflamasyonu azaltan farnesoid X reseptörü (FXR) adı verilen bir proteini kapattığını bildirdi.
Yeni çalışma, safra asitlerindeki değişikliklerin bağırsaklardaki kök hücrelerin çoğalmasını da etkilediğini gösterdi. Çalışma, daha yavaş yenilenen kök hücrelerin mutasyona uğrayabileceğini ve sıklıkla kök hücrelerden kaynaklanan kolorektal kanserlerin büyümesini teşvik edebileceğini belirtti.
Araştırmacılar, safra asitlerini etkilediği gösterilen iki tür bağırsak bakterisinin, Ileibacterium valens ve Ruminococcus gnavus'un, yağ oranı yüksek şekilde beslenen farelerin bağırsaklarında çok daha yaygın olduğunu bildirdi.
YÜKSEK ORANDA YAĞ TÜKETİMİ KANSER RİSKİNİ NASIL ARTIRIYOR?
Araştırmacılar, yüksek yağlı bir diyetin, bağırsak mikrobiyomu ve safra asitleri üzerinde, fareleri kolorektal kansere karşı daha duyarlı hale getiren genetik mutasyondan daha derin bir etkiye sahip göründüğünü söyledi.
Southern Gastroenteroloji Tıbbi Direktörü Dr. Jesse P. Houghton, "İşlenmiş et tüketiminin ve yağ oranı yüksek bir beslenme sisteminin bağırsaklarda polip oluşumu ve kolon kanseri riskini artırma eğiliminde olduğunu biliyoruz" dedi.
Houghton, yapılan bu yeni araştırmanın yüksek yağ içeriğine sahip beslenme ile bağırsak mikrobiyomunda zararlı bir ilişkili olduğunun tespit edildiğini, safra asitlerinde artış ortaya çıktığını ve bunun da FXR reseptöründe aşağı regülasyona yol açtığını söyledi. Ayrıca bu araştırmanın kolorektal kanser konusunda yeni bir yol haritası olabileceğini de sözlerine ekledi.
KOLOREKTAL KANSER RİSKİ NASIL AZALIR?
Evans ve meslektaşları, FXR reseptörünün kolorektal kanseri önlemek için gelecekteki müdahalelerde hedef alınabileceğini öne sürdü. Bilchik, çalışma bulgularını doğrulamak ve muhtemelen yeni tedaviler geliştirmek için insan klinik çalışmalarına hâlâ ihtiyaç duyulduğunu ancak "sağlıklı bir yaşam tarzı, egzersiz ve dengeli beslenme yoluyla kolorektal kanserin yüzde 70'e kadar önlenebileceğini" söyledi.
JAMA Network Open dergisinde yayınlanan başka bir çalışma, D vitamini takviyesi almanın, kolorektal kanser de dahil olmak üzere sindirim sistemi kanserlerinin belirli bir alt kümesinde nüksetme veya ölüm riskini azaltmaya yardımcı olabileceğini öne sürdü.
Tıp Profesörü Dr. Michael F. Holick; normal kilo aralığında olmanın ve D vitaminine yeterli düzeyde sahip olmanın kansere karşı korunma yeteneğini artırdığını belirtti. Fakat aynı zamanda genetik yapının da önemine dikkat çeken Holick, hastaların D vitaminini nasıl kullandığının da faktörlerden biri olduğunu söyledi.