Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Yelda Ertürk, güneş ışınlarının, göremediğimiz dalga boyları sebebiyle insan sağlığı için bazı riskler barındırdığına dikkat çekerek, insan gözünün 400-700 nanometre arası dalga boylarını ayırt etme yeteneğine sahip olduğunu, mor ötesi anlamında UV ışınlarının görülemeyeceğini ve dalga boyunun büyüklüğüne göre UVA, UVB ve UVC olarak üçe ayrıldığını ifade etti. Bunlardan UVC'nin en tehlikelisi olmasına rağmen atmosferde tutulduğu için insanlara zarar vermediğini, hatta yapay olarak üretilerek mikrop öldürücü fonksiyonu ile mekan ve alet sterilizasyonu için kullanıldığını belirten Dr. Ertürk, "UVA ve UVB ise korunmamız gereken güneş ışınlarıdır ve korunma araçları olarak şapka, siperlik ve güneş gözlüğü kullanılmalıdır" dedi.
Güneş gözlüğü seçerken dikkat edilmesi gerekenlere değinen Dr. Ertürk "Gözümüze gölge yapan tüm camlar bizi UV ışınlarından korumaz. Hatta göz kapağının kısılma ve göz bebeğinin küçülme ile sağlayacağı korunmadan da bizi mahrum bırakarak, büyümüş göz bebeğimizden ışınları alarak göz sağlığımız için tehdit oluşturur. Aksesuar için olarak ucuz güneş gözlüğü kullanmak yerine hiç güneş gözlüğü takmamak daha iyidir. Bu yüzden güneş gözlüğü tercih ederken, yüzde 100 UVA ve UVB blokajı ve cam kalitesine özen göstermelisiniz" diye konuştu.
"Ucuz gözlükler yüzde 40 UV blokajı yapar"
Gözlüğün UV koruma derecesinin, camın koyuluğu, rengi, markası veya fiyatı ile tespit edilemeyeceğini vurgulayan Dr. Ertürk, "UV koruma derecesini camın hammaddesi ve sahip olduğu UV hedefli kaplama belirler. Bu kaplamaya sahip olmayan gözlükler yüzde 88 oranında, kaplamalı camlara sahip olan gözlükler ise yüzde 100 oranında UV blokajı yapar. Ucuz gözlüklerin camı ise triasetat adında bir maddeden yapılır. Bu maddeden yapılan gözlüklerin UV blokajı ise yüzde 40 civarındadır. Bu koruma yeterli değildir" dedi.
Gözlük alındığı zaman mutlaka kalite belgesinin sorulması gerektiğinin altını çizen Dr. Ertürk bu kalite belgesinde de yüzde 99 ve üzerinde UV koruması olup olmadığına ya da 400 nanometre altındaki ışınları geçirip geçirmediğine bakılması gerektiğini söyledi.
Cam kalitesini anlamanın bir başka yolunun ise gözlüğü taktıktan sonra dikey bir çizgiye odaklanmak olduğunu belirten Dr. Ertürk, "Bu bir pencere kenarı da olabilir. Gözlüğü hafifçe yukarı aşağı, sağa sola hareket ettirdiğimizde bu çizgide oynama oluyorsa ya da kırılmalar söz konusu ise o gözlük uygun değil demektir. Bu durumda farklı gözlüklerin tercih edilmesi gerekir" dedi.
"Kaşların üzerine çıkan, yanaklara değmeyen çerçeveler seçilmeli"
Cam rengiyle ultraviyole koruma arasında bir ilişki olmadığını vurgulayan Dr. Ertürk şunları söyledi:
"Her koyu renkli gözlük bizi zararlı ışınlardan korumaz. Güneş gözlükleri uluslararası normlara (EN, ANSI, TSE) uygun olmalıdır. Kolay kırılmayan ve dayanıklı olmalıdır. Güneş gözlükleri spor yaparken veya diğer aktivitelerde kırılarak göze zarar verebilir. Araç kullanırken görüş netliğimizi azaltmayan trafik lambalarını görebileceğimiz özellikte ve koyulukta olmalıdır. Çerçevesinin büyüklüğü ve sapların kalınlığı UV'nin göze ulaşmasına engel olan dizaynlar tercih edilmeli, kaşların üzerine çıkan, yanaklara değmeyen yanlardan da UV'nin girişine engel olacak kalınlıkta çerçeveler seçilmelidir. Camda polarize filtre olması, camın UV filtre etme özelliği olduğunu göstermez. Polarize filtre sadece yüzeyden yansıyan ışınları tutarak görüş netliğini artırır. Bu özellik sürücüler ve denizciler için faydalıdır ancak LED ekran kullanan pilotlara tavsiye edilmez. Çünkü polarize filtreli camlar LED ekranların görülmesine engel olur."
Fazla UV ışınlarına maruz kalan gözlerde, göz etrafındaki ve göz kapaklarındaki deride ayrıca göz içi dokularda kanser gelişme riskinin arttığını da ifade eden Dr. Ertürk UV ışınlarının; alerjik konjonktivite, halk arasında kuş kanadı denen pterjiyuma, gözün şeffaf tabakası olan korneada hasara, kataraktın oluşmasına neden olabileceğini söyledi. Ayrıca UV ışınlarının, sarı nokta denilen ve görüş keskinliğinin en yüksek seviyede sağlandığı, gözün arkasında yer alan retina tabakasındaki makulada kalıcı ve gözlükle dahi düzelmeyen bozulmaların oluşmasına neden olabileceğini sözlerine ekledi.
"Yaz aylarında UV ışınlarının etkisi 3 kat artıyor"
UVA ve UVB radyasyonunun yaz aylarında diğer aylara oranla en az 3 kat daha fazla olduğu için özellikle plajda, denizde ve rakımı yüksek yerlerde mutlaka güneş gözlüğü kullanmak gerektiğini vurgulayan Dr. Ertürk yüzey yansıması nedeniyle su sporları ve karda yapılan aktivitelerde de güneş gözlüğü kullanmak gerektiğini dile getirdi.
Çocukların aynı ortamda güneş ışınlarına maruziyetinin bizden fazla olduğunu kaydeden Dr. Ertürk, çocuklarda görülen alerjilerin en büyük sebeplerinden birinin güneş ışınları olduğunu; çocuklarda da gözlük kullanımının çok önemli olduğunu söyledi. Gözlük camlarını temizlerken de dikkatli davranmak gerektiğinden bahseden Dr. Ertürk, "Elinize ne geçerse onunla silmek değil de yumuşak pamuklu bir bez veya özel optik temizleme ürünleri tercih edilmelidir" diye konuştu.
Dr. Ertürk sonuç olarak güneş gözlüklerinin, görüş netliğini artırıp göz yorgunluğuna engel olduğuna ve en önemlisi güneşten gelen zararlı UV ışınlarından gözlerimizi koruduğuna değindi; bu nedenle sadece yazın değil diğer mevsimlerde de, gün ışığı yansımalarının olduğu havalarda güneş gözlüğü takılmasını tavsiye etti.