Tuğ'un ifadelerine göre 4-6 hafta içerisinde iyileşmeyen yaralara "kronik yara" şeklinde ifade edildiğini söyledi. Ancak yaraların altında iyileşmeyi engelleyen bir neden bulunduğunu, ve her yaranın ayrı tedavi edilmesi gerektiğini açıkladı.
Prof. Dr. Tuğ, kronik yaraların çeşitlerini "Basınç yaraları, diyabetik ayak yaraları, dolaşım bozukluğu kaynaklı yaralar (venöz ülser-arteriyel ülser), travma veya enfeksiyona bağlı iyileşmeyen yaralar ve beslenme bozukluğu olan, kemoterapi/ radyoterapi alan veya sigara içen hastalarda cerrahi sonrası iyileşme süresi gecikmiş yaralar" olarak sıraladı. Her bir yara türünün farklı tedavi yöntemlerini gerektirdiğini ve hastaların durumlarına göre özelleştirilmiş tedavi planları oluşturulduğunu vurguladı.
Yara ünitesine başvuran hastaların yaralarının detaylı bir şekilde değerlendirildiğini, gerekli tetkiklerin yapıldığını ve yaranın ihtiyacına uygun yara bakım ürünleri ile pansuman yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Tuğ gerektiğinde ilgili birimlerden konsültasyon alındığını ve hastanın kronik hastalıkları varsa buna yönelik ilaç ve beslenme desteğinin multidisipliner olarak sağlandığını ekledi. Ünite içerisinde yara bakımı konusunda eğitim almış uzman personelin görev yaptığını belirtti.
YANLIŞ YARA TEDAVİSİ HAYATI TEHDİT EDEBİLİR
Yara ünitesinin temel amacının, kronik yaraların iyileşmesini engelleyen sebepleri bularak bu sebepleri ortadan kaldırmak ve yaranın iyileşebilmesi için uygun ortamı sağlamak olduğuna değinen Prof. Dr. Tuğ, "Yara ünitesi bu amaçla oluşturulmuş özel bir birimdir. Ünitenin araç gereçleri, ergonomik yapısı yara bakımına uygun şekilde tasarlanmıştır. Yara ünitesinde yara bakımı eğitimi almış uzman kişiler çalışır. Yara bakımı uzman kişiler tarafından verilmediği takdirde hastanın yarasının olduğu uzvunun kaybı ve hayatını tehdit edebilecek yanlış tedavilerin yapılabileceği unutulmamalıdır. Bu ünitede yara bakımına ek olarak hasta ve yakınlarının yaranın önlenmesi ve bakımı ile ilgili eğitimleri de yapılır" diye konuştu.