Optik siniri etkileyerek görme kaybına neden olan glokom, belirti vermediği ve sinsice ilerlediği için tehlikeli göz hastalıkları arasında yer alıyor. Dünya Glokom Derneği'nin verilerine göre dünyada yaklaşık 80 milyon kişinin glokom olduğu tahmin ediliyor. Tahminlere göre de bu hastaların neredeyse yarısının hastalığından haberi bulunmuyor. Göz Hastalıkları Bölümü uzmanlarından Doç. Dr. Sait Alim, "Halk arasında göz tansiyonu olarak bilenen glokom ilerleyici göz siniri hasarı ile seyreden sinsi ve kronik bir hastalıktır. Genellikle göz içi basıncının yüksekliğine bağlı olarak gelişen glokom göz içi basıncının normal olması durumunda dahi görülebilen bir hastalıktır. Glokom hastalığında oluşan göz siniri hasarı geri dönüşümsüzdür. Dolayısıyla da körlükle sonuçlanabilir" açıklaması yaptı.
GÖZ İÇİ BASINCIN ARTMASINA BAĞLI GELİŞİYOR
Glokomda göz içi basıncının arttığını söyleyen Doç. Dr. Alim, "Gözler, kendisini destekleyen bir sıvı üretir. Bu sıvı gözbebeklerinden gözün önüne doğru akar. Sağlıklı bir gözde sıvı, iris ve kornea arasında bulunan kanallardan çıkar. Göz tansiyonunda bu kanallarda ki direnç artar, hareket edemeyen sıvı gözde birikir ve göze baskı uygular. Bu baskının oluşturduğu basınç, optik sinire zarar verdiğinde göz tansiyonu oluşur. Glokom genellikle belirti vermediği için hastalar, hastalığın farkına varamayabilir. Sinsi bir hastalık olduğu için özellikle 40 yaştan sonra ve ailesinde glokomu olanlar senelik göz kontrollerini yaptırmalıdır. Hastalar muayene geldikleri zaman tonometre denilen cihazlarla göz içi basınçları ölçülmektedir. Göz içi basıncı yüksek çıkan hastalara, göz dibi muayenesi, göz retina tomografisi ile göz siniri kalınlığı ve maküla gangliyon hücre kompleksi kalınlığı ölçülmekte ve görme alanı testleri yapılmaktadır. Tüm bu tetkikler sayesinde de tanı konulmaktadır" şeklinde konuştu.
ERKEN TEŞHİS EDİLİRSE KÖRLÜKLERİN YÜZDE 90'I ÖNLENEBİLİR
Glokomun ana risk faktörlerinden birinin yüksek göz tansiyonu olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Alim, şöyle devam etti:
"Yaş ilerledikçe hastalığın görülme sıklığı da artmaktadır. Glokom her yaşta görülebilir. Özellikle 40'lı yaşlardan sonra görülme sıklığı artmaktadır. Glokom için en önemli risk faktörü aile öyküsüdür. Ailesinde glokomu olanlar bu hastalık riskini taşımaktadır. Ayrıca ilerlemiş yaş, şeker hastalığı, miyop göz bozukluğu, göz yaralanması geçirenler ve kortizon tedavisi gören bireyler daha çok risk taşımaktadır. Glokomun dar açılı ve açık açılı olmak üzere iki türü vardır. Glokom, dünya çapında geri dönüşü olmayan körlüğün ilk nedenidir. Üstelik teşhis edilip kontrol altına alınan her vakaya karşılık, sokakta yürüyen ve glokom hastası olduğunu bilmeyen bir kişi var olduğu tahmin edilmektedir. Yani glokom vakalarının yaklaşık yüzde 50'sinin teşhis edilemediği tahmin edilmektedir. Hastalığın tedavi edilemez olduğu doğru olmakla birlikte, erken teşhis ve tedavi ile glokomdan kaynaklanan körlüğün yüzde 90'ının önlenebileceği de bir gerçektir."
TEŞHİSİN TEK YOLU RUTİN GÖZ MUAYENESİ
Glokoma bağlı görme kaybını önlemen için yapılacak en önemli şeyin rutin göz muayenelerinden geçmek olduğunun altını çizen Doç. Dr. Sait Alim, "Glokom teşhisi konulduktan hemen sonra hastalara tedavi planlaması yapılmaktadır. Tedavi planlaması hastadaki glokom çeşidine, göz içi basıncı yüksekliğine ve gözün etkilenme durumuna göre değişmektedir. Her hastada hedef göz içi basıncı belirlenmektedir. Hedef göz içi basıncı değeri her hastada farklı olmaktadır. Hastalarda öncelikle ilaç tedavisi başlanmaktadır. Bu ilaç tedavisi hastanın hedef göz içi basıncına göre tek ilaç, iki ilaç veya üç ilaç şeklinde olabilmektedir. İlaç tedavisi yetersiz gelen hastalara lazer tedavisi de yapılır. Eğer lazer tedavisi de yeterli gelmezse bu sefer hastalara glokom (göz tansiyonu) ameliyatı uygulanır. İlaç ve lazer tedavisi yeterli gelmeyen hastalara öncelikle trabekülektomi denilen ameliyatlar yapılır. Eğer bu ameliyat da yeterli gelmez veya başarılı olmazsa bu sefer Seton ameliyatları uygulanır" dedi.
DOKTORLA TEMAS KURMAKTAN KAÇINMAYIN
Göz tansiyonu bulunan kişilerin düzenli doktor kontrolünde olmalarının önemli olduğuna değinen Doç. Dr. Sait Alim son olarak, "Verilen ilaçlar düzenli kullanılmalıdır. Bunun yanında sağlıklı beslenmek, sigara içmemek, kolesterol ve şeker kontrolünü sağlamak önem taşımaktadır. Glokom hastalığının tedavisinin ömür boyu sürdüğü unutulmamalıdır. Burada en önemli konu doktor ile temas kurmaktan asla çekinilmemesi gerektiğidir" önerisinde bulundu.