Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Yaldız, "Soğuk algınlığı nasıl bulaşır, nasıl önlenir, tanısı nasıl konur, tedavisinde neler yapılır?" sorularının yanıtını verdi. Dr. Elif Yaldız, soğuk algınlığının üst solunum yollarında (burun ve boğazda) meydana gelen viral bir enfeksiyon olduğunu belirterek, genellikle mevsim geçişlerinde ve ani sıcaklık değişimlerinin gündemde olduğu vakitlerde etkin olduğunu ifade etti. Dr. Elif Yaldız, "Soğuk algınlığı insanlar arasında görülen en yaygın bulaşıcı hastalık türüdür. 200'den fazla nezleye sebep olan virüs mevcuttur. En yaygın olanı rinovirüslerdir," dedi.
SOĞUK ALGINLIĞI NASIL BULAŞIR?
Hasta olan kişinin hapşırık ve öksürüğü ile havaya yayılmış olan virüsleri başka insanlar soluduğunda onlara da geçmiş olur. Ayrıca virüsler yüzeylerde de uzun süre yaşayabilir. Bu yüzeylere elle temastan sonra elin ağız, yüz ve buruna götürülmesi ile de bulaş olmaktadır. Diğer bulaş şekli de yakın temastır. El tokalaşma ve öpüşme ile de virüs bulaşabilmektedir. Virüs alındıktan sonra 1-3 gün arasında , kırıklık, burun akıntısı, hafif ateş, öksürük, gözlerde kızarma ve yaşarma gibi semptomlarla kendini belli eder ve 7-10 günde kendiliğinden geçer. Ancak sinüzit orta kulak iltihabı veya pnömokok gibi hastalıklara sebebiyet verirse iyileşme süresi uzar. Ayrıca sigara kullanan kişilerde belirtiler daha uzun süre seyredebilir. Soğuk algınlığına bazı kişiler daha yatkındır. 6 yaşından küçük çocuklar, kronik hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi zayıflamış kişiler, sigara tüketenler, kalabalık ortamlarda bulunanlar risk altındadır" dedi.
SOĞUK ALGINLIĞI TEDAVİSİNDE NELER YAPILIR?
Dr. Elif Yaldız, soğuk algınlığına dair açıklamarını şöyle sürdürdü: "Soğuk algınlığı viral bir enfeksiyon sebebiyle meydana geldiği için kesin bir tedavisi bulunmaz. Hastalığın tedavisinde hastalık semptomlarının giderilerek kontrol altına alınması ve yaşam kalitesinin artırılması hedeflenir. Antibiyotiklerin soğuk algınlığı virüslerine karşı bir faydası yoktur ve doktor tarafından teşhis edilen bakteriyel bir enfeksiyon olmadığı sürece kullanılmamalıdır. Hastalık süresince bol sıvı alınması belirtilerin azalmasında ve vücut direncinin korunmasında oldukça faydalıdır. Sıvı alınması burun mukozasını nemli tutmaya da yardımcıdır. Hastalık süresince istirahat edilmesi gerekir. İstirahat süresince vücut direncini azaltacak ağır işlerden kaçınılmalıdır. Dengeli ve sağlıklı beslenme, C vitamini takviyesi hastalığın şiddetini azaltmaz ama hastalık süresini kısaltır. Yeterli ve kaliteli uyku vücut direncine katkıda bulunarak iyileşme sürecini kolaylaştırır. Ateş, halsizlik ve vücut ağrısı gibi semptomlara yönelik anti-inflamatuvar ve ateş düşürücü özelliğe sahip ilaçlar sıklıkla kullanılır. Gebelerde ve küçük çocuklarda parasetamol içerikli ateş düşürücülerin kullanılması uygundur. Burun tıkanıklığı hayat kalitesini düşürüyorsa burun damlası, spreyi kullanılabilir. Burun tıkanıklığı hayat kalitesini düşürüyorsa burun spreyi ya da damlaları kullanılabilir.(6 yaşından küçük çocuklara önerilmez.) Boğazı rahatlatmak için öksürük şurubu ya da pastil kullanımı gerekebilir.
SOĞUK ALGINLIĞI VE GRİP ARASINDAKİ FARKLAR NELERDİR?
Elif Yaldız, soğuk algınlığı ve grip arasındaki farkları anlattı. Yaldız, "Dr. Soğuk algınlığı belirtileri yavaş başlar, grip başlangıcı anidir. Gripte kas ağrıları, baş ağrısı, kırgınlık ve halsizlik belirgin görülürken soğuk algınlığında ise bu belirtiler nadir görülür. Burun akıntısı, hapşırma ve boğaz ağrısı belirtileri soğuk algınlığında gribe göre daha sık görülür. Soğuk algınlığında ateş nadirdir, ancak gripte ateş sıktır ve 39 derece üstünde ateş 3-4 gün devam edebilir. Soğuk algınlığında öksürük nadirdir ve hafiftir, gripte ise öksürük sık görülür ve giderek şiddetlenebilir. Soğuk algınlığı engellenemezken grip, grip aşısı ve antiviral ilaçlar ile engellenebilir. Gripte de antibiyotik tedavisinin yeri yoktur. Ancak hastalık belirtilerinin başladığı ilk 48 saatte alınan antiviral ilaçlar çok etkilidir. Soğuk algınlığı bazen astım krizini tetikleyebilir. Uzun süren soğuk algınlığı orta kulak enfeksiyonu, sinüzit ve zatürreye yol açabilir. Bu nedenlerle; erişkinlerde 38.5 derece ateş 4-5 günden fazla sürdüyse, çocuklarda 38.5 derece ateş 2 günün üstünde devam ederse, nefes darlığı, hırıltılı solunum varsa, şiddeti giderek artan baş ağrısı oluyorsa, kulakta dolgunluk hissi ve kulak ağrısı hissediliyorsa mutlaka hekim değerlendirmesi gerekir.