Aile ve öğretmenler açısından uzun, öğrenciler için ise kısa bir yaz tatili sonrası ilköğretimden yükseköğretime milyonlarca öğrenci yeni bir döneme "merhaba" dedi. Öğrenme etkinliklerinin azaldığı, uyku saatlerinin uzadığı zamanlar, yerini derslere, ödevlere ve sınavlara bıraktı. Başta 8. ve 12. sınıf gibi sınav öğrencileri olmak üzere her kademede heyecanlı ve telaşlı günler başladı.
Yeni eğitim ve öğretim dönemi için öğrenci, öğretmen ve velilere önerilerde bulunan Murat Acet, okulların açılışını izleyen ilk ayların "geçiş ve uyum dönemi" olarak tek başına öğrencilerin sorumluluğuna bırakılmayacak kadar hayati bir önem taşıdığına dikkat çekti. Acet, şunları söyledi: "Planlanmayan bir yaz tatilinin beraberinde getirdiği düşük yoğunluklu çalışma sonucunda yaşanan öğrenme kayıpları birçok öğrencinin yeni döneme uyumunu zorlaştırmakta, zaman planlamasında sorunlar yaşatmakta ve belki de en önemlisi yeni bilgileri öğrenmede aksaklıklar yaşamaktadır. Bu noktada konuyla ilgili atılması gereken en önemli adım, tüm aile bireylerini kapsayan ve katılımının sağlandığı bir planlama yapmak olmalıdır. Böylelikle öğrencilerin yalnız kalarak yaşayacağı ve telafi zor olan hataların önüne geçilebilir ve onlara 'psikolojik oksijen' sağlanarak özgüvenli bir şekilde yol almaları sağlanabilir."
İletişimin büyüsüne inanın
Hem aile hem de öğrenciler açısından istendik sonuçlar elde edilebilecek bir eğitim- öğretim süreci için yapılması gerekenleri anlatan Acet, şöyle devam etti: "Hangi eğitim öğretim kademesinde olursa olsun aile bireyleri arasındaki uyum ve sağlıklı aile içi iletişim öğrencilerin akademik ve sosyal gelişiminin ve başarılarının en önemli anahtarı olacaktır. Ayrıca bir öğrencinin kendine güven ve saygısını açığa çıkaran, kendisine verilen değeri temsil eden pozitif iletişim yaşanması muhtemel birçok sorunun daha oluşmadan önlemesi gibi bir gücü de sahiptir. Bu nedenle işleriniz ve şartlarınız ne olursa olsun birleştiren, ortak başarı hissini yaşatan ve belki de yaşamı daha bir anlamlı kılan iletişimin gücünün sağladığı olanaklardan faydalanabilmenin yollarını aramalısınız.
Sonuç tek başına yeterli olmayabilir
Çoğu zaman doğru hedefler belirleyemediğimiz için sabırsızlıkla öğrencinin bir konudaki/dersteki öğrenme zayıflığını, bir sınav ya da bir karne sonucunu eğitim- öğretim sürecinin tümünü kapsayan bir genellemeyle değerlendirme eğilimine gireriz. Oysa öğrenme hem doğal hem hızı ve ilerleyişi açısından kişisel bir süreçtir. Bu noktada öğrenme aksaklıklarının büyük bir çoğunluğu planlama, isteksizlik ve doğru çalışma yöntemlerinin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. O halde ilk yapılması gereken, öğrencilere bu teknik eksiklileri giderebilmeleri konusunda yardımcı olmak, gerekirse uzman destek sağlamak olmalıdır. Ayrıca kişisel özelliklerimiz, ilgi ve isteklerimiz çerçevesinde her şeyi istenilen düzeyde öğrenme şansımız olmayabilir. Eğer öğrenme sürecimize bir ölçüt belirleyeceksek, bu en doğrusundan "planlı ve gayretli bir çalışma" olmalıdır. Doğru sorular, gerçekçi hedefler ve gayretle başlayan bu öğrenme yolcuğu ne kadar zorlu olursa olsun karşılığını elbet bulacaktır.
Aile-Öğrenci-Öğretmen iş birliğine güvenin; başarının bir 'takım oyunu' olduğu varsayımından yola çıkarak ailelerin düzeni olarak yapması ve organize etmesi gereken en önemli konulardan biri de, öğrenci ile okul-öğretmen arasındaki ilişkiye gerektiği oranda dengeli bir şekilde dahil olabilmektedir. Öğrencinin eğitim-öğretim fırsatlarından en üst düzeyde faydalanabilmesi, yaşanması muhtemel sorunların etkili ve hızlıca çözülebilmesi için bilinçli ve amaçlı bir takibe ihtiyacı olacaktır. Öğrencinin davranışsal ve duygusal yaşantısı, sosyal çevreye uyumu ve tedbir alınması gereken öğrenme eksikliklerini gidermenin en önemli yolu, okul yönetimleri ve öğretmenleriyle kurulacak dengeli ve güçlü bir iletişimdir."