Nacaroğlu, açık alanlarda beslenme, besin alerjileri ile karşılaşma riskini artırdığını ifade etti. Bu alerjilerin şiddetinin ve kalıcılığının giderek arttığını söyleyerek hastaların hayat kurtarıcı olarak mutlaka adrenalin otoenjektörlerini yanlarında taşımaları gerektiğini söyledi.
ALERJİK ŞOK SON 10 YILDA 7 KAR ARTTI
Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, "Anafilaksi; alerjik şok en ciddi reaksiyonumuz. Özellikle vücudumuzun ilaç, besin, arı gibi venomlara karşı anormal, abartılı bir bağışıklık sistemi yanıtı. Alerjik şok durumunda dudaklarda kızarıklık, ciltte kabarıklık, nefes almada güçlük, öksürük, hırıltı, kalbin hızlı çarpması, tansiyon düşmesi, kalp durması gibi ölümle sonuçlanabilecek çok ciddi reaksiyonlar karşımıza çıkabilir. Bu durumlarda dışarıda, herhangi bir dış ortamda ya da yanlışlıkla karşılaşma sonrasında alerjik şok durumu tekrarladığında mutlaka yanlarında adrenalin otoenjektörü, kalemi taşımalarını istiyoruz. Adrenalin kalemi hayat kurtarıcı çünkü bir besin alerjimiz var, diyelim ki besinle karşılaştık, 30 dakika içerisinde kalp durmasına bağlı ölüm olabiliyor ya da bu ilaç alerjisinde 5 dakikada gerçekleşebiliyor. Arı sokması sonrası 15 dakika içerisinde gerçekleşebiliyor, bu kadar kısa sürede sağlık kuruluşuna başvurmak çok olmayabiliyor. Şok düzeyinde bir alerjimiz varsa 2 adet otoenjektör yazıyoruz. Bacağımızın kanlanmasının en iyi olduğu bölgeye hızlıca uyguladıktan sonra 10 saniye boyunca beklememiz gerekiyor."dedi
Nacaroğlu, "Özellikle besin alerjisine bağlı da çocuklarda çok sık görmeye başladığımız anafilaksi, arı alerjilerinde de karşımıza çıkıyor. Yazla birlikte tatil bölgelerinde, restoranlarda, teknelerde, herhangi bir yerde, açık alanda, piknik alanında arı sokması sonrası maalesef alerjik şok durumu karşımıza çıkabiliyor. O yüzden mutlaka, mutlaka arı alerjimiz varsa adrenalin otoenjektörü yanımızda taşımamız gerekiyor. Aşılama yapıyoruz, duyarsızlaştırmaya çalışıyoruz. Özellikle arı sokması sonrası şok durumunuz varsa aşı tedavisi için mutlaka bir alerji uzmanına başvurmanız gerekiyor"
SON 10 YILIN ALERJİ SALGINI, BESİN ALERJİLERİ
Prof. Dr. Nacaroğlu, "Açık alanlardaki beslenme, açık büfe kullanımları besin alerjilerinde kazara karşılaşma riskini artıyor. Açık alanlarda satılan yiyecekler, içecekler içerisine arı venomları girebiliyor. Mutlaka bu konuda ebeveynlerimizin dikkat etmesi gerekiyor. Dışarıda yemek yediğimizde restoranlara bilgi vermemiz gerekiyor. Ne zaman, nerede, nasıl karşılaşacakları belli olmayabiliyor. O yüzden adrenalin otoenjektörü hayat kurtarıcı. Son 10 yılın alerji salgını olarak besin alerjilerini adlandırıyoruz. En önemli risk faktörlerinden bir tanesi; işlenmiş, genetiği değiştirilmiş besinlerin kullanımı, besinler içinde tatlandırıcı, koruyucu maddelerin kullanımı, sezaryen doğum, antibiyotik kullanımına bağlı bağırsaktaki iyi bakteri çeşitliliğimizin azalmasının besin alerjisini giderek arttırdığını gösterilmiş."
"Diğer önemli bir husus yeni yapılan bir çalışma sonucu ortaya çıkan özellikle bu sanayi tipi, dışarıda restoranlarda, endüstrinin kullandığı bulaşık makinelerinde yüksek konsantrasyonda deterjan kullanılıyor ve çok kısa sürede bulaşıklar yıkanıyor. Buna bağlı olarak da tabaklar, bardakların üzerinde yüksek miktarda bu deterjanlar kalıntılar olarak kalıyor. O tabakları, bardakları kullandığımızda maalesef deterjanları bir miktar almış oluyoruz. Bu deterjanları ağız yoluyla aldığımızda hem yemek borumuzda hem bağırsaklarımızda bariyerler bozularak besin alerjisi giderek daha sık görülmeye başlanıyor. Evde de deterjan kullanımında yıkama sonrası su ile tekrar bir durulama yapmak bu gibi zararlı etkenlerden uzak durmak açısından bize yol gösterici olabilir" ifadelerini kullandı.
ALERJİK ŞOK, MAALESEF ÖLÜMLE SONUÇLANABİLİYOR
Alerji durumlarına karşı toplumun bilinçli olması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Nacaroğlu sözlerine şöyle devam etti: "Özellikle yer fıstığı alerjisi, ABD'de, İngiltere'de çok sık görülen bir alerjen, anafilaktik şoka neden olabiliyor. Bu konuda toplumumuzu bilinçlendirmemiz, hastalarımızın mutlaka dikkat etmesi gerekiyor. Maalesef bu konuda bilinçliliğimiz çok fazla değil, aynı kullanılan bıçakla geçen miktar, aynı tezgahtaki bulaş bile şoka neden olabiliyor. Burada mutlaka, mutlaka bulaşları, kazara karşılaşmaları önlememiz gerekiyor. 10 yıl önce besin alerjileri görmezken şu an polikliniğimizde neredeyse her gün 17 çocuktan bir tanesinde besin alerjisi görmeye başladık. Şu anki gördüğümüz besin alerjileri daha uzun yaşlara kadar devam ediyor, daha ciddi. Şok düzeyinde reaksiyonlarla karşımıza geliyor. Hem alerji görülme sıklığı hem şiddeti arttı hem de görülen alerjilerin maalesef uzaması, daha kalıcı olması giderek artıyor. Önleyebilmemiz için mutlaka bağırsaktaki canlı bakterilerimize dikkat etmemiz, sezaryen doğumdan, gereksiz antibiyotik kullanımından, katkılı ürün tüketiminden kaçınmamız gerekiyor. Bunlara dikkat ederek bağırsaktaki iyi bakterilerimizi artırarak besin alerjisinin artmasının önüne geçebiliriz. Çocuklarda artan bu besin alerjisine paralel olarak bu anafilaksi son 10 yılda maalesef 7 kat arttı, giderek de artmaya devam ediyor. Besin alerjisi olan çocuklar, diğer çocuklar arasında bazen kazara maruz bırakılmaya çalışabiliyor. Her ebeveyn her çocuğumuzun bu konuda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Alerjik şok, maalesef ölümle sonuçlanabiliyor. Mutlaka adrenalin otoenjektörlerini hastalarımız yanlarında taşısın"