Kadınlarda sık görülen mide ve bağırsak problemlerinin altında yatan nedenlere ilişkin uyarılarda bulunan Gastroenteroloji Bölümünden Prof. Dr. Vedat Göral, gastrointestinal sistemin birçok nedenden dolayı kadınlarda, erkeklere göre daha karmaşık olduğunu belirterek, "Kadın hormonları kesinlikle önemli bir faktördür, çünkü araştırmalar kadınların, menstrüel döngüleriyle ilgili olarak sıklıkla tekrarlayan sindirim sistemi semptomları yaşadıklarını göstermiştir. Kadınların bağırsakları da ortalama erkeklerden 10 cm daha uzundur ve bir kadının mide-bağırsak organları, erkeklere göre daha karmaşıktır, çünkü üreme organları ile de yer paylaşmak zorunda kalırlar. Kadınlarda gerek hormonların farklı etkisi gerekse yaşadıkları sorunlar, sorumluluklar, çocuk, iş ve ev problemleri, sindirim sistemi ve bağırsak sorunlarının daha sık olmasına neden olmaktadır. Fizyolojik ve hormonal farklılıklar nedeniyle, kadınlar sindirim sağlığı konusunda, zorlu bir savaşla karşı karşıya kalmaktadır" diye konuştu.
'ERKEKLERDEN DAHA FAZLA BU SORUNLARI YAŞIYORLAR'
Kadınlarda en sık görülen sindirim sistemi hastalıklarını anlatan Prof. Dr. Göral, şunları kaydetti:
"Kadınlarda irritabl bağırsak sendromu yani Huzursuz Bağırsak sendromu, safra taşı, kabızlık, karında şişkinlik ve gaz, artmış mide sorunları (bulantı, yanma vs.), kalın bağırsak iltihabı ve kalın bağırsak kanseri ile mide tembelliği çok sık görülür. Kadınlar hem acı hem de tatlı yiyecekleri, erkeklerden daha güçlü tadabilirler. Yiyeceklerin acı mı yoksa tatlı mı olduğunu belirlemek için çok fazla yiyeceğe ihtiyaçları yoktur. Yani daha iyi algılarlar. Bağırsakların da farklı uyarı türlerine karşı artan bu duyarlılığı, bir kadının sindirim sistemi yolunda rahatsızlıklara neden olabilir. Normal kadınların yemek borusuna, ince bağırsak, kolon veya kalın bağırsak ve rektuma yerleştirilen şişirilmiş bir balonun basıncına, erkeklerden daha duyarlı oldukları gösterilmiştir. Yani aşırı tepki verirler ve daha hassastırlar."
'MENOPOZ DÖNEMİNDE MİDE KORUYUCU KULLANIMINA DİKKAT'
Prof. Dr. Göral, kadınların tahriş edici maddelere karşı, daha hassas olduklarından, erkeklerden daha fazla mide ekşimesi yaşayabildiklerine vurgu yaparak, "Baharatlı veya asitli yiyecekler, kafein, büyük öğünler, obezite veya yatmadan önce yemek yeme gibi birçok şey, mide ekşimesi semptomlarını hızlandırabilir. Uzun süreli yüksek dozlu mide koruyucu ilaçların, kemik erimesi yani osteoporoz riskini artırabileceğini gösteren veriler vardır. Bu risk, eğer hasta menopozda ise daha fazladır. Yani mide koruyucularını uzun süreli almamaları gerekir. Kadınlar ayrıca, mideden, yiyecekleri erkeklere göre daha yavaş boşaltıyor gibi görünüyor. Bu, kadınların neden erkeklerden daha sık mide bulantısı ve şişkinlik yaşama eğiliminde olduğunu açıklamada önemli olabilir. Diyabet, önceki mide ameliyatları, enfeksiyonlar, ilaçlar ve tiroid bezinin az çalışması gibi belirli durumlar, mide boşalmasından sorumlu sinirlere zarar vererek gastroparezi (gecikmiş mide boşalması) adı verilen bir duruma yol açabilir. Yaygın semptomları; karın şişkinliği, mide bulantısı, dolgunluk ve kilo kaybıdır. Teşhis, doktorunuz tarafından test edilmesini gerektirir. Tedavi, yağ oranı düşük, daha küçük, daha sık yemek yemeyi içerir. İlaçlar doktorunuz tarafından reçete edilebilse de ilaç yan etkileri nedeniyle seçenekler sınırlıdır" dedi.
'KADINLAR DAHA ÇOK AĞRI KESİCİ KULLANIYOR'
Prof. Dr. Göral, kadınları etkileyebilecek başka bir mide sorunu mide iltihabını (gastrit) olduğunun altını çizerek, "Kadınlar, özellikle yaşlı kadınlar, ağrı kesici ilaçları çeşitli nedenlerle (romatizma, kemik erimesi vs.), erkeklerden daha sık kullanırlar. Bu ilaçların ısrarla kullanılması midede tahrişe neden olurken, ülserlerden kanamaya da neden olabilir. Kadınlar, sık ağrı kesici kullanırlarsa, midede ve bağırsakta ülser veya kanamaya daha yatkındırlar" diye konuştu.
Prof. Dr. Göral, kadınlarda da kalın bağırsaktan erkeklere göre daha yavaş boşalma olabileceğini ancak bu farkın yaşlılıkta ortadan kalkacağına vurgu yaparak, "Bu, kadınların neden erkeklerden daha fazla kabızlık eğiliminde olduklarını açıklamak açısından önemli olabilir. Kadınlarda anal kanal (açıklıktan rektuma geçiş) daha kısadır ve kadınlarda hem sfinkter hem de en yüksek basınç alanının uzunluğu da daha kısadır. Erkekler rektal bölgede daha fazla hacmi tolere eder. Genel olarak, erkekler anatomik olarak bir ishal dönemini kadınlardan daha iyi idare edebilmelidir. Bu da, kadınlarda, sorun yaratabilmektedir. Kronik kabızlık, kadınlarda daha yaygındır ve yaşla birlikte kötüleşme eğilimindedir. Tedavi, günde en az 20-35 gram diyet lifi, yeterli sıvı alımı ve düzenli egzersizi içerir. Reçetesiz ilaçlar dışkı yumuşatıcıları ve müshilleri içerebilir. Bu tedavilere yanıt vermezseniz, doktorunuz ek testler veya ilaçlar isteyebilir" ifadesini kullandı.
'IBS KADINLARDA 6 KAT DAHA FAZLA GÖRÜLÜR'
İrritabl Bağırsak Sendromu'nun (IBS), kadınlarda erkeklere göre, 2 ila 6 kat daha sık görüldüğünü anlatan Göral, sözlerine şöyle devam etti:
"IBS'li hastalarda tahriş edici maddelere (bağırsak gazı gibi) karşı diğer insanları rahatsız etmeyecek aşırı hassasiyet vardır. Bir kişinin duygusal stresi varsa, IBS yanıtı daha kötü olabilir. Bu, "fonksiyonel" bir problemdir - yani, bağırsak beyin mutsuzluk yaratıyorsa, bağırsak da, mutsuz olabilmektedir. Beyindeki stres ve huzursuzluk, bağırsakları da huzursuz etmektedir. Çünkü beyin ve bağırsaklar beraber çalışmaktadır. Semptomlar genellikle ishal, kabızlık veya her ikisinin kombinasyonunu içerir. Şişkinlik ve karın ağrısı, sendromun bir parçasıdır ve genellikle bağırsak hareketlerinden sonra düzelir. Tanı, belirli kriterlerine ve diğer objektif bulguların eksikliğine göre konur. Yaşam stresini yönetme, destek alma için başa çıkma stratejilerinin geliştirilmesini içeren yaşam tarzı değişiklikleri önerilir."
"İnflamatuar bağırsak hastalığı, hem Crohn hem de Ülseratif Koliti içerir. Bu hastalık, yaklaşık 2:1 oranında, kadınlarda daha sık görülür" diyen Prof. Dr. Göral, şu ifadeleri kullandı:
"Kadınlar, özellikle birkaç çocuk doğurmuşlarsa, daha hafif bir Crohn hastalığı geçirebilirler. Hamilelik sırasında hormonlar, hastalığı iyileştirebilir veya kötüleştirebilir. Belirtiler, ishal, dışkıda kan, kilo kaybı ve kansızlıktır. Tanı genellikle, kolonoskopi ve biyopsi örneklerinin patoloji ile incelenmesinden sonra konur. Tedavi değişebilir, ancak çoğu zaman, çoğu hamilelikte güvenli olan uzun süreli ilaçlar gerektirir. Kolon kanseri, Amerika Birleşik Devletleri'nde kadınlar için 3 numaralı kanserdir. Kadınlara 50 yaşında tarama için güncel kılavuzlara uymaları ve ailelerinde hastalık öyküsü varsa, doktorlarıyla konuşmaları, bu durumda, daha erken yaşta ve daha sık aralıklarla tarama yaptırmaları önerilmelidir. Rahim, yumurtalık ve meme kanserleriyle de ilişkili, ailesel kolon kanseri sendromları vardır. Bu nedenle bir ailede bu kanserlerden birkaçı bulunursa, genetik danışmanlık önerilmelidir."
'DOĞUMDAN SONRA SAFRA KESESİ TAŞI GELİŞEBİLİR'
Kadınların safra kesesi boşalmasının erkeklerden daha yavaş olduğunu ve safra taşı geliştirme olasılığının erkeklere göre 2 kat daha fazla olduğunu açıklayan Göral, "Bu etki, benzersiz kadın hormonları nedeniyle hamilelik sırasında abartılır ve birçok kadının bebek sahibi olduktan sonra, safra taşı geliştirmesinin bir nedeni olabilir. Annesinde safra taşı olan kadınların, erkeklere göre, kendilerinde de safra taşı daha sık görülmektedir. Safra kesesi hastalığının belirtileri, yemek yedikten sonra sağ üst karın ağrısı, bulantı veya kusmayı içerebilir. Safra kesesi hastalığı genellikle doktorunuz tarafından öykü ve ultrason sonuçlarına dayanarak teşhis edilebilir. Safra taşı varsa, karında gaz, şişkinlik ve ağrı ile beraber, bazen de, kabızlık da olabilir" dedi.
Prof. Dr. Göral, sözlerini şöyle noktaladı:
"Hamilelik, hamileliğin erken döneminde ortaya çıkan, mide bulantısı ile ilişkilidir. Bu etki, kadınlarda normal olarak görülenin ötesinde mide boşalmasının yavaşlamasına bağlı olabilir. Hamilelik hormonlarından biri olan progesteron, kas kasılmasını geciktirmekle ilişkilidir ve bunun hamilelikte görülen mide bulantısının önemli bir nedeni olduğuna inanılmaktadır. Kadınlar, ayrıca hamilelik sırasında daha sık mide ekşimesi ve reflü hastalığı yaşarlar. Bu, hamilelik sırasında artan progesteron seviyelerinin yanı sıra, bebeğin artan boyutundan kaynaklanıyor gibi görünüyor. Hamileliğin ikinci yarısında en belirgindir. Kabızlık benzeri belirtiler de, hamilelikte yaygındır."