Hipokondriyazis (hastalık hastalığı) kişinin herhangi fiziksel bir hastalığı olmadığı halde yaşadığı normal hastalık belirtilerini veya ağrıyı ölümcül veya tedavi edilemez bir süreç olarak yorumlayıp yüksek kaygı duygusunun eşlik ettiği bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu hastalığa sahip olan kişiler sürekli olarak kendi sağlıkları ile ilgili korku ve endişelidir. Bedenlerinde yaşadıkları en ufak bir değişikliğe bile yüksek tepkiler gösterirler. Tüm dikkatini henüz doktorlar tarafından anlaşılmadığını düşündüğü bu değişiklikler üzerinde yoğunlaştırır. Sürekli olarak bedenlerindeki değişiklikleri takiptedirler, herhangi bir hastalık belirtisi olabilecek her türlü değişiklikleri sürekli olarak anlamaya çalışırlar. Tüm düşünceleri hastalık kaygısı ile dolu olduğundan sürekli kalp atımı kontrol etme, nabız ölçme, tansiyona bakma, nefes alıp verme hızlarına dikkat etme vb. davranışları sürekli olarak yaparlar. Bu gibi durumlarda en ufak bir uyumsuzluk hissettiklerinde hemen internet araştırması yaparak buldukları hastalığa inanır ve doktor doktor gezmeye başlarlar. Durum öyle bir hale gelir ki, tek doktorun söylediği onlara inandırıcı gelmez bundan ötürü birkaç doktor dolaşmaya başlarlar. Eğer tespit ettikleri teşhis doktorlar tarafından ciddi bir rahatsızlık olarak görülmezse de kendilerinde tıp dünyası tarafından tespit edilemeyen bir hastalığa sahip olduklarına inanırlar. Bu durum o kişiye doktorların kendisini anlayamadığını düşündürür ve kişi alternatif tıp yöntemlerine başvurmaya çalışır.
BİLGİ EKSİKLİĞİ ŞAŞIRTIYOR
Bu hastalığın psikolojik ilk etkisi kişinin vücudunun nasıl çalıştığıyla ilgili bilgi eksikliği yaşayıp vücudundaki belirtileri yanlış yorumlasıdır.
Daha sonrasında kişinin aile öyküsünde de hasta olmaktan, başına bir şey gelmesinden korkan bir aile bireyiyle birlikte yaşaması bu hastalığın gelişmesinde köken oluşturabiliyor.
Geçmiş deneyiminde ağır hastalıklar geçirmiş bir kişi tekrardan aynı şeyleri yaşamaktan çok fazla kaygı duyduğu için bu durum gelişebiliyor.
Bu rahatsızlık diğer psikolojik bozukluklarla birlikte de görülebilir. Hipokondri durumu yaşayan birçok kişide aynı zamanda obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu ile görülebiliyor.
PSİKOLOJİK YANSIMALAR ÖNEMLİ
Sıklıkla hastalığı hakkında konuşmalar yapmak: Hastalık hastalığına sahip olan kişiler sürekli olarak hastalıklarından bahsederler ve bu konu üzerinde konuşmak isterler.
Zamanının çoğunda hastalığı araştırmak: Bu kişiler zamanlarının çoğunu internet veya kitaplarda sahip olduklarını düşündükleri hastalık veya belirtileri araştırmakla geçirirler.
Çıkan tüm iyi sonuçlara rağmen tatmin olamamak: Kişi korktuğu belirtilerle ilgili olumsuz bir sonucun olmadığı ona doktor tarafından bildirilse bile bir iç rahatlama yaşamaz. Hatta durum öyle bir haldedir ki kendisiyle ilgili bile sorunun çıkmaması kişi için daha korkutucudur. Çünkü bir şey çıkmaması demek onun için insanların bir şeyler igözden kaçırdığı veya yeterince kendileriyle ilgilenmedikleri yönünde durumu yorumlamalarını sağlar.
Bazı durumlarda doktora gitmekten kaçınmak: Kişi bazen hasta olmaktan o kadar endişelenir ki sırf bunu duymamak adına doktora gitmekten kaçabilir.
Sosyal ortamlardan uzak durmak: Yakın çevresi ve dostlarından uzak duran kişi, insanlardan bile sağlıklarıyla ilgili risk oluşturabileceklerini düşündüklerinden ötürü kaçınır.
Altı aydan uzun sürmesi risk: Eğer durum altı aydan uzun sürüyorsa bu durum somatik semptom bozukluğunun önemli bir işaretidir ve durumla ilgili acilen destek alınmalıdır. Çözüm bulmanın 7 yolu var
1.Yaşanılan problemle baş etmenin en temel yolu öncelikle yaşadığınız durumu tanımak ve tanımlamaktan geçiyor. Korkularınızı ve kaygılarınızı belirleyin. Bu korku ve kaygıların kökeni ne olabilir araştırın.
2. Korku duygusunun sürmesinin en temel sebebi korkudan kaçınmak için yaptığımız davranış kalıplarıdır. Bu nedenle öncelikle korkularınızın üstüne gitmelisiniz. Öncelikle yaşadığınız her türlü korkuyu yazın. En az korktuğunuz durumdan en çok korktuğunuz duruma doğru yavaş yavaş bu durumla yüzleşin. Tek başınıza bunu yapmak zor gelirse sevdiklerinizden destek almaktan kaçınmayın. İlk olarak gerçek hayatta bu durumla yüzleşmek zor geliyorsa zihninizdeki kötü senaryoyu düşünerek bu durumla zihnen yüzleşme ile başlayın.
3. Kaygı ve korku durumları kişinin fizyolojik sisteminde birçok değişiklik meydana getirir. Kişi daha az nefes alıp kalbi çok hızlı çarpıyormuş gibi hissedebilir. Bu durumu yola sokabilmek için nefes ve gevşeme egzersizlerinden yararlanın.
4. Korkularınızın çarpıtılmış düşünceler ile oluştuğunu unutmayın. Çarpıtılmış olan bu düşüncelerin olma olasılığını araştırın. Örneğin bir koltuğa oturduğunuzda mikrop kapma ve ölme olasılığınız nedir? Bununla ilgili işin uzmanı olan doktorlara danışabilir veya bilimsel yazılar okuyabilirsiniz.
5. Yüzleşmeye çalıştığınız veya yüzleşebildiğiniz her korku için kendinizi mutlaka takdir edin ve ödüllendirin.
6. Hastalık hastalığı durumun uzaması kişinin fiziksel ve ruh sağlığının git gide olumsuz bir yönde ilerlemesine sebep olabilir. Kişinin uzunca ve sürekli yaptırdığı tahliller kişiyi fiziken yorarken sonuçları beklemek sonuçlardan bir şey çıkmaması gibi durumlar da ruh sağlığı açısından yıpratıcı olmaya başlar.
7. Bu hastalık aynı zamanda kişinin sosyal çevresinden kendisini soyutlayarak sosyal ilişkilerinde bozulmalar yaratabilir. Ya da kişi kendisini anlamadığını düşündüğü insanları yaşamından uzaklaştırıp kendini yalnızlaştırabilir. Yani aslında bu bozukluk hayatın her alanının önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Bundan ötürü kişi bu durumla artık baş edemediğinde yaşadığı durum ile ilgili hem psikolog hem de psikiyatr desteği almalıdır.
FİZİKSEL ETKİLERİ İNSANI YORUYOR
Vücudun normal işlevlerinden kaygı duyma: Hipokandriyazis olan bir kişi için normal olan kalp atışı, terleme, bağırsaklardaki hareketlilik gibi vücudun normal biyolojik hareketleri ciddi bir hastalık veya ciddi bir hastalığın habercisi olabilir.
Biyolojik ufak değişimlerden büyük korku duymak: Küçük bir kesik, hapşırma, burun akıntısı gibi durumlar hastalık hastalığı olan kişilere sanki çok büyük bir problemmiş veya büyük bir problemin habercisiymiş gibi gelir.
Sürekli olarak kendini kontrol etme: Kişinin her an hasta olabilirim düşüncesi ile sürekli vücut belirtilerini kontrol etmesidir. Bazı kişiler devamlı olarak kalp atış hızlarını ve ritmini sürekli olarak kontrol ederken bazıları belirli bir hastalığa yakalanmaktan aşırı endişe duyarlar ve üst üste farklı semptomlar gösterdiklerini düşünüp sürekli olarak kendilerini analiz ederler.
Sık sık doktora gitmek: Kişi herhangi bir sebep olmadan sadece korkuları sebebi ile sık sık farklı doktorlara gider, tahliller yaptırır, röntgenler çektirir.
EVDEN ASLA ÇIKAMAYANLAR VAR
Bir koltuğa oturmaktan ötürü mikrop kapacağını düşünmek, defalarca doktora gitmesine rağmen önemli bir hastalığa sahip olduğuna inanmamak gibi haller, kişiyi sürekli kaygılı hissettiren durumlardır. Tabii ki hepimiz insanız, benzer korku ve kaygı durumlarını yaşıyoruz. Fakat burada bahsedilen kaygı kişinin yaşamını uzun zamandır kısıtlayan örneğin hasta olmaktan korku duyduğu için evden asla çıkmamak gibi durumlara dönüşebiliyor.