Alper Ayaz 17 yıl önce baygınlık geçirmesi ve kalbinin durması üzerine kaldırıldığı hastanede şoke eden bir teşhis aldı. Ayaz, binde bir görülen ve hayatı tehdit eden ritim bozukluğuna neden olan Brugada sendromuna yakalandığını öğrendi. Teşhisten sonra kendisine kalp pili takıldığını söyleyen Ayaz, işteyken, arkadaşlarıyla vakit geçirirken, hatta trafikte araç kullanırken birçok kez kalbinde meydana gelen ciddi ritim bozukluğu nedeniyle devreye giren ICD'nin verdiği elektroşokun etkisini yaşadı.
17 yılda 150 kez kalbi duran 37 yaşındaki Alper Ayaz, "radyofrekans ablasyon" tedavisiyle kalbinin düzensiz çalışmasından ve sıklıkla elektroşok etkisine maruz kalmaktan kurtuldu. Ayaz, son aylarda kalp pilinin çok sık şoklama yaptığı ve kendini güçsüz hissettiği için İstanbul'daki Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne başvurdu. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Serdar Demir tarafından kontrolleri yapılan Ayaz'a kalbindeki düzensiz ve anormal ritmi engelleyecek ablasyon tedavisi uygulandı.
Tedaviyi gerçekleştiren Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Demir: "İşlem öncesi kalbin haritası çıkarılarak elektriksel aktivite bozukluğu olan bölgelerin tespitini yaptık. Verdiğimiz radyofrekans ablasyon yöntemi sonrası bu elektriksel anormal aktiviteleri yakarak tamamen ortadan kaldırdık. Yaptığımız başarılı operasyon sonrasında hastada uzun süreden beri herhangi bir şoklama, ciddi bir ritim bozukluğu olmuyor" açıklamasında bulundu.
Ayaz'ın hastalığı ve tedavi süreciyle ilgili konuşan Doç. Dr. Serdar Demir, sendrom nedeniyle hastaların kalbinde elektriksel üretimde bir bozukluk meydana geldiğini belirtti. Doç. Dr. Demir, 3 farklı tipi bulunan ve erkeklerde daha sık görülen bu sendromda, genellikle 27 ila 40'lı yaşlarda ani kalp durmalarına bağlı, hastaların yaşamını yitirdiğini söyledi. Hastaların kalp durması öncesinde hiçbir belirtiyle karşılaşamadıkları için tanı konamadığını, bu nedenle de Brugada'dan ölümlerin sık yaşandığını aktaran Demir, ailesinde ani ölüm ve bayılma hikayesi olan hastalarda, öncelikli olarak bu sendromun akla gelmesi gerektiğini vurguladı.
Doç. Dr. Serdar Demir, "ventriküler fibrilasyon" denilen, ani ve hayatı tehdit eden ritim bozukluğuna sahip bu hastaların kalbi sürekli durduğu için şok tedavisi uygulayarak ritmin tekrar normale çevrilmesini sağlayan bir kalp pili takıldığını anlattı. Alper Ayaz'da da bulunan şok pilinin hastaların yaşama tutunmasını sağladığını söyleyen Demir, "Ancak bu tedavi, hastaların hayatını kabusa dönüştürebiliyor. Çünkü sürekli kalbin durmasına bağlı kalp pili devreye girerek şokladığı için hastalar çok ciddi acı hissedebiliyor." dedi.
"HASTA RİTİM BOZUKLUĞU OLMADAN HAYATINI İDAME ETTİREBİLİYOR"
Hastası Ayaz'a uyguladıkları tedaviye ilişkin Demir, "Biz bu hastada, son zamanlarda güncel olan ablasyon tedavisini uygun gördük. Yaptığımız başarılı operasyon sonrasında hastada uzun süreden beri herhangi bir şoklama, ciddi bir ritim bozukluğu olmuyor. Hasta herhangi bir aktivitesi sırasında ritim bozukluğu olmadan hayatını idame ettirebiliyor. Kalbi durmuyor, pili gereksiz yere şoklamıyor." bilgisini verdi.
Yöntemi uygulamadan önce kalbin hem içinden hem dışından 3 boyutlu haritasının çıkarıldığını ve elektriksel aktivite bozukluğuna neden olan bölgelerin tespit edildiğini anlatan Demir, "Alper Bey'de biz buraları tespit ettik. Verdiğimiz radyofrekans ablasyon yöntemi sonrası bu elektriksel anormal aktiviteleri yakarak tamamen ortadan kaldırdık. Damardan verdiğimiz ilaçlarla anormal aktivitelerin bir daha tekrarlamadığını görünce işlemimizin başarılı olduğunu kabul ederek, sonlandırdık." diye konuştu.
KALP PİLİ BİR GÜNDE 12 KEZ ŞOKLANDI
Ayaz, ritim bozukluğu nedeniyle geçmişte kalbinde birkaç kez ağır şoklamalar da yaşadığını belirterek, o anları şöyle anlattı:
"Bazen ritim düzene girmediğinde kalp çıldırırcasına atıyor, pil hemen devreye giriyor. Bir günde 12 şok aldığımı hatırlıyorum. Sonrasında acile gittim, nabzım çok yüksekti, hemen hastaneye yatırdılar. Yine ağır olarak 6-7 şok aldım. Bir de bu ablasyon işlemini yaptırmadan önce evdeyken 7-8 şok birden aldım. Bu durumun zaten normal olmadığını kendim anlayabiliyordum çünkü 1 ya da 2 şokla vücudun düzene girmesi lazım. 1-2 şok yapıldığı zaman ortalama 4 ila 7 ay arasında vücut şok almaz. Çok yüksek şok aldığım için en son yaşadığım şok 9 ay sonra oldu. 9 ayın üzerine Koşuyolu'na geldim. Çok ağır şoklar alınca artık vücudum halsizleşti, vücudumu taşıyamıyordum çünkü elektrik veriyor bana doğal olarak."
Ablasyon işlemini buraya başvurduğunda tesadüfen öğrendiğini belirten Ayaz, "Hocamız, 'Yakacağız.' dedi. Ben de 'Yakacaksınız ama finalinde ne oluyor?' dedim. 'Şoklama olmayacak.' dedi. 'Ne kadar büyük buluş, acaba gerçek mi?' dedim çünkü insan yaşadıklarından dolayı ilk başta inanamıyor. Ablasyon bu konuda muhteşem bir buluş gibi görünüyor. Herhangi bir olumsuzlukla şu ana kadar karşılaşmadım." diye konuştu.