Turna yemişi, zarlarındaki proteinleri değiştirerek virüsleri etkisiz hale getirebilen polifenol adı verilen bileşiklere sahiptir. Uzmanlar, grip gibi rahatsızlıkların uzun zaman boyunca dolaşımda kalmasını engellemek için bu "ruj görünümlü kalkanın" işe yarayabileceğini umuyor.
"ANTİBAKTERİYEL VE ANTİVİRAL ÖZELLİKLERİYLE ÖNE ÇIKIYOR"
Turna yemişi özüyle ilgili önceki araştırmalar yetersiz olsa da anti-mikrobiyal özelliklere sahip olduğunu gösteriyor. Bu da araştırmacıları daha fazla araştırmaya yönlendirir. 2020 yılında Madrid'den araştırmacılar, turna yemişinin diş eti enfeksiyonlarına neden olabilen patojenlere karşı antibakteriyel etkiye sahip olduğunu keşfetmişti.
Avustralyalı bir başka araştırma grubu ise 2012'de yapılan bir başka araştırma, turna yemişi suyunun insanların yaklaşık %30'unun burunlarında taşıdığı ve enfeksiyonlara neden olan bir mikrop olan Staphylococcus aureus'a karşı korunduğunu buldu. Turna yemişlerinin iyileştirici özellikleri, virüslerin zarlarıyla etkileşime giren ve glikoproteinlerini değiştirerek onları tamamen devre dışı bırakan meyvedeki polifenollerden kaynaklanmaktadır.
"BİR RUJ KARIŞIMINDA TURNA YEMİŞİ ÖZÜ KULLANILDI"
Meyvenin ayrıca E. coli ve Candida albicans ile savaşmada çok güçlü olduğu gösterilmiştir. Valensiya'daki Saint Vincent Martyr Katolik Üniversitesi'nden araştırmacılar, turna yemişi özünü karite yağı, E vitamini, provitamin B5, babassu yağı ve avokado yağından oluşan bir ruj kremine karıştırarak koyu kırmızı bir ruj tonu oluşturdular.
Karışımlarını farklı virüsler, bakteriler ve Candida albicans adlı enfeksiyona neden olan bir mantar içeren petri kaplarına ekleyerek denediler. Araştırmacılar, ruj karışımını biri Covid, grip, Ebola ve herpes'i, diğeri hepatit A, çocuk felci ve norovirüsü temsil eden iki sahte virüs üzerinde test etti.
"BİR DAKİKADAN KISA SÜREDE BLOKE EDİLDİ"
Zarflı virüslerde zar bulunurken, zarfsız virüslerde yoktur. Araştırmacılar, rujun her iki virüs varyasyonuyla temas ettikten sonra bir dakikadan kısa bir süre içinde onları bloke ettiğini ve bu sürenin antimikrobiyal rujla ilgili daha önce yayınlanmış herhangi bir çalışmadan çok daha kısa olduğunu belirtti.
Uygulamadan sonraki beş saat içinde, çoklu ilaca dirençli bakteriler ve mantar önemli ölçüde zayıfladı. Araştırma ekibi, çalışmalarının mikropların ve hastalıkların yayılmasını sınırlamaya yönelik mevcut araştırmalara yardımcı olmasını ve doğal antimikrobiyal kozmetiklerin üretimini beslemesini umuyor. Her ne kadar daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da önümüzdeki günlerde virüsle mücadele noktasında koruyucu yöntemler arasında yer alacağı düşünülüyor.