Milyonlarca insanın erken evre yağlanmış karaciğerle mücadele ettiğini düşünülüyor. Ancak çoğu insan, semptom göstermemesi nedeniyle bu gerçeğin farkında değil. Durumu, ilk evrelerde yönetmek, ileri dönemlerde ortaya çıkabilecek birçok sorunu engelleyebiliyor.
"BEYİN FONKSİYON BOZUKLUĞU ORTAYA ÇIKTI"
King's College London'da yapılan bir çalışma, çok fazla şeker ve yağ tüketmenin neden olduğu yağlı karaciğer hastalığının ciddi beyin fonksiyon bozukluklarına yol açabileceğini düşündürebiliyor. Fransa'da Poitiers Üniversitesi'nden bilim insanları, fareleri iki farklı beslenme sistemiyle besledikten sonra bu bulguya ulaştı.
Kemirgenlerin yarısına kalori alımında yüzde 10'dan fazla yağ içermeyen bir diyet uygulanırken, diğer yarısının kalori alımında yüzde 55 oranında yağ vardı. 16 hafta sonra araştırmacılar, hem beslenme trendlerinin karaciğer hem de beyin üzerindeki etkisini belirlemek için bir dizi test gerçekleştirdiler. Daha yüksek seviyelerde yağ tüketen farelerin obez olarak kabul edildiği ve yağlanmış karaciğer, insülin direnci ve beyin fonksiyon bozukluğu geliştirdiği ortaya çıktı.
"KAN DAMARLARININ SAYISINI VE KALINLIĞINI ETKİLİYOR"
Çalışmanın bir başka önemli bulgusu ise; yağlanmış karaciğerin, bu gruptaki farelerin daha düşük oksijen seviyelerine sahip olmasıydı. Araştırmacılar, bu durumun karaciğer yağlanmasında kan damarlarının sayısını ve kalınlığının da etkilenmesi sonucunda ortaya çıktığını belirtti. Sonuç olarak, dokulara daha az oksijen belirtilmiş ve beyin iltihaplandıkça bazı hücrelerin daha fazla oksijen tüketmeye başladığı tespit edildi.
Araştırmanın başındaki Doktor Anna Hadjihambi, bulguları oldukça endişe verici olarak nitelendirirken karaciğerdeki yağ birikiminin beyin üzerindeki etkisini görmenin endişe verici olduğunu, özellikle genellikle hafif bir düzeyde başladığını, insanların ise farkında olmadan yıllarca sessizce var olabildiğini belirtiyor.
"BİR PROTEİN TÜRÜ ÇARE OLABİLİR"
Karaciğer yağlanmasının beyin üzerindeki zararlı etkilerine karşı koymak için araştırmacılar, düşük düzeyde Monokarboksilat Taşıyıcı 1 (MCT1) içeren fareler ürettiler. Protein, çeşitli hücreler tarafından normal işlevleri için kullanılan enerji substratlarının taşınmasında uzmanlaşmıştır. Bu fareler, şeker ve yağ açısından zengin aynı diyeti uyguladıklarında, daha az karaciğer yağlanması belirtisi gösterdiler ve beyin işlev bozukluğu belirtisi göstermediler.
Araştırmacılar, bunun ilginç perspektifler açtığını ve potansiyel bir terapötik hedef sunduğunu belirtti. Doktor Hadjihambi, bu araştırmanın, diyetlerimizdeki şeker ve yağ miktarını azaltmanın sadece obezite ile mücadelede değil, aynı zamanda beyin sağlığını korumak için karaciğeri korumak ve sırasında depresyon ve bunama gibi durumların gelişme riskini en aza indirmek için de önemli olduğunu vurguladığını dile getirdi.
"DEMANS RİSKİNİ İKİ KATINA ÇIKARIYOR"
Bulgular, Neurology dergisinde yayınlanan ve karaciğer yağlanmasını demans riskini ikiye katlayabileceğini öne süren önceki araştırmaları destekliyor. Araştırma, karaciğer yağlanması ile bunama arasındaki bağlantının beyindeki vasküler hasarın yanı sıra yetersiz kan akışından kaynaklandığını ileri sürdü.
Bilim insanları, beyne giden kan akışının azalmasının ve daha sert kan damarlarının demans ile ilişkili olduğunu tutarlı bir şekilde göstermiştir. Bunun nedeni, oksijen yoksunluğu kronikleştiğinde, beyindeki beyin hücrelerinin sonunda öldürülmesi ve belirgin bilişsel eksikliklere neden olmasıdır.