Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Babürhan Özbek, doğumsal kalp hastalıklarının 100 doğumdan birinde tespit edildiğini belirterek, "Genetik ve çevresel faktörlerin de sorumlu tutulduğu patolojilerdir. Gelişim geriliği, morarma, üfürüm, akciğerde yüksek tansiyon ya da kalp yetmezliği gibi farklı klinik bulgularla seyredebiliyor" dedi.
ANNE KARNINDA TEŞHİS
Kalp deliklerinin, doğumsal kalp hastalıkları arasında en sık karşılaşılan hastalıklardan biri olduğunu söyleyen Doç. Dr. Özbek, şöyle dedi: "Bu hastalıkların birçoğunun net olarak tanısı, henüz anne karnındayken konulabilmektedir." Ayrıntılı olarak yapılan fetal muayene ve ultrasonografinin kalp hastalıkları hakkında doğum öncesi erken teşhis olanağı sağladığını belirten Doç. Dr. Özbek, "Kadın hastalıkları ve doğum, yenidoğan, çocuk kardiyolojisi, anesteziyoloji ve çocuk kalp damar cerrahisi klinikleri gözetiminde doğum ve doğum sonrası süreç sağlıklı olarak yönetilebilmektedir. Ayrıca, tüm yenidoğanlara, kalp hastalıkları taraması açısından ilk 3 ay içinde çocuk kardiyolojisi muayenesi önerilmektedir. Bunlara ek olarak anaokulu öncesi bir kere daha kalp hastalıkları açısından muayene tavsiye edilmektedir" dedi. Doç. Dr. Özbek, kalbin kulakçıkları ve karıncıkları arasında görülebilen bu izole doğuştan kalp deliklerinin; Atriyal Septal Defekt (ASD) ya da Ventriküler Septal Defekt (VSD) isimleriyle tanı alabildiğini söyleyerek "Bu iki patoloji, aynı zamanda birlikte de görülebilmektedir" diye konuştu.
KALPTE BÜYÜMEYE NEDEN OLABİLİR
Atrıyal Septal Defekt (ASD) hakkında bilgi veren Doç. Dr. Özbek, şöyle dedi: "Kalbin kulakçıkları arasında bir ya da birden çok delik mevcuttur. Bu delik ya da delikler, kalpte basıncın daha yüksek olduğu sol kulakçıktan sağ kulakçığa geçişe neden olmakta ve kalbin sağ tarafında zamanla büyümeye sebebiyet verebilmektedir. Kalpteki bu büyüme ritm bozukluklarına yol açabilmektedir. Soldan sağa geçiş nedeniyle de sık akciğer enfeksiyonları görülebilmektedir. Küçük çaplı ASD, doğumdan sonraki ilk sene takiplerinde yüzde 80'e yakın sıklıkla kendiliğinden kapanabilir. ASD çapı büyüdükçe kendiliğinden kapanma sıklığı da azalmaktadır. Büyük çaplı ASD'lerde, sol kulakçıktan sağ kulakçığa fazla kan geçişi olacağından, kalpte büyüme ve akciğer tansiyonunda yükselme görülebilmektedir. ASD tanısı alanların takibinde, soldan sağa yüksek şant akımı ve sağ kalpte büyüme artık müdahale zamanının geldiğini göstermektedir. Ritm bozukluğu, kapakçıkta yetersizlik, paradoks emboli ya da akciğer tansiyonunda yükselme görülmesi beklenmeksizin tedavi planlanmalıdır."
DAMARSAL ONARIMLAR YAPILABİLİR
Doç. Dr. Özbek, büyük çaplı ASD'lerde, transkateter ya da cerrahi olarak kapama seçenekleri bulunduğuna dikkat çekerek, "Kasık damarından bir kılavuz tel yardımıyla kalbin kulakçıkları arasında bulunan deliğe ulaşılması ve kapayıcı cihaz yerleştirilmesi işlemidir. Transkateter kapamaya uygun olmayan durumlarda cerrahi kapama ön plana çıkmaktadır. Cerrahi tedavide, kalbin kendi dış zarı kullanılarak tüm delikler tamamen kapatılmakta, bununla birlikte gerekli görülen durumlarda kalp kapakçığı tamirleri ve damarsal onarımlar da eş zamanlı olarak gerçekleştirilmektedir" dedi.
YAMA İLE KAPATILABİLİR
Doç. Dr. Özbek, Ventriküler Septal Defekt (VSD) hakkında da şunları söyledi: "VSD'lerin kendiliğinden kapanma sıklığı, ASD'lere oranla daha düşüktür. Yüksek soldan sağa şant akımı, kilo alamama, büyüme gelişme geriliği, sık akciğer enfeksiyonu ve akciğer basıncında yükselme gibi bulgular, VSD'li hastalarda gecikilmeden kapatılma ihtiyacını göstermektedir. Özellikle büyük çaplı VSD'lerde, akciğer yüksek tansiyonunun kalıcı olmasına izin verilmeden, ilk altı 6 içerisinde kapatılma planlanmalıdır. VSD kapatılmasında cerrahi tedavi ön plandadır. Ancak seçilmiş uygun vakalarda transkateter kapama da denenebilmektedir. Cerrahi tedavide; VSD, yama ile ya da doğrudan kapatılmakta, gerekli görülen durumlarda kalp kapakçığı tamirleri ve damarsal onarımlar da eş zamanlı olarak gerçekleştirilmektedir."